Görüsmek tradutor Francês
6,985 parallel translation
- Niye benimle görüşmek istiyormuş?
Pourquoi veut-il me rencontrer? Je ne sais pas.
Muhtemelen kafama sıkmak için görüşmek istiyordur.
Il veut surement me voir pour me mettre une balle dans la tête.
Olabildiğince çabuk Greer'in çeyiz meselesini görüşmek istiyorum. Şimdi?
J'aimerai discuter de la question de la dot de Greer aussi rapidement que possible.
- Bay Polmar ile görüşmek için yeteri kadar zamanınız olduğunu varsayıyorum.
Je suppose que vous avez eu assez de temps - pour consulter M. Polmar. - Oui, merci.
Onu görmek hoşuma gitti. Ve kesinlikle tekrar görüşmek istiyorum.
J'ai bien aimé la voir, et je veux vraiment la revoir, mais je ferais peut-être mieux pour aujourd'hui de l'appeler, lui dire
Kendisiyle şahsen görüşmek istiyordum.
Mais je voulais lui parler en personne.
Evet, yalnızca Alicia ile bir dakika görüşmek istiyorum.
Oui. Je voudrais juste un moment avec Alicia.
Tekrar görüşmek üzere.
Je vous rejoindrai plus tard.
İki saniye önce adaylarla görüşmek için yeterince vasıflı değildim birden bire iş için ideal bir aday mı oldum yani?
Il y a deux secondes, je n'étais pas compétente pour interroger les candidats, et maintenant tu dis que je suis parfaite pour le job?
Elbette ama ortaklar sizinle konferans odasında görüşmek istiyor.
Bien sûr, mais on vous demande dans la salle de réunion... les associés.
Onunla görüşmek için bahaneler bulmaya devam ettim.
J'ai trouvé toutes sortes d'excuses pour la rencontrer.
Benimle görüşmek istediğin bir şey varsa söylemen yeterdi.
S'il y avait quelque chose dont tu voulais discuter, tu devrais le dire.
- Seninle görüşmek istediğini söyledi.
Il a dit qu'il voulait te rencontrer.
- Herkes görüşmek istiyor.
Tout le monde veut me rencontrer.
Pazartesi görüşmek üzere.
Bon weekend.
Hem yeniden görüşmek güzel olur diye düşündüm.
De plus... ça serait bien de, tu vois, renouer.
Thomas Shelby'le görüşmek için geldim.
Je suis ici pour voir Thomas Shelby.
Yakın bir gelecekte,... Bay Churchill sizinle bizzat kendi görüşmek istiyor Bay Shelby.
À un moment donné dans un futur proche, M. Churchill voudra te parler en personne, M. Shelby.
Evet, bir kez daha müdürünüzle görüşmek istiyorum.
Encore une fois, j'aimerais parler à un superviseur.
İş görüşmek istediğini söylemişsin
Vous disiez que vous vouliez discuter affaire?
İngiltere'deki Elizabeth'e yazdığın bu mektubu görüşmek istedim.
Je voulais discuter de cette lettre que vous avez écrite à Elizabeth d'Angleterre.
Bir sonraki odada görüşmek üzere.
On se revoit dans la prochaine pièce.
Sizinle haftada iki kez görüşmek isterim.
J'aimerais te voir deux fois la semaine.
Network'un başı bizimle üç hafta içinde görüşmek istiyor. Ne yapmamı istiyor?
Le chef du réseau veut nous rencontrer dans trois semaines.
Ama yine de benimle görüşmek istiyorsun.
Mais tu veux encore me voir.
Ben seninle hep görüşmek istiyorum.
Je n'ai jamais cessé de vouloir te voir.
Haftaya bu vakitte görüşmek üzere.
À la semaine prochaine, même heure.
Görüşmek üzere.
Á plus tard.
Bunu özel olarak görüşmek istiyorum.
Je voudrais faire ça en privé.
Hâlâ görüşmek istiyor musun?
Toujours partant?
Tekrar görüşmek için sabırsızlanıyorum. -
Super moment, j'ai hâte de te revoir.
Görüşmek üzere.
On reste en contact.
Görüşmek üzere.
On se voit là-bas.
Şehrimin duvarlarının önüne ordunla dikilip, benimle görüşmek istedin.
Vous demandez des pourparlers, mais votre armée attend devant ma cité.
Çünkü içinde hiç para yok o yüzden görüşmek üzere.
Parce qu'il n'y a plus d'argent.
Anlıyorum. Görüşmek üzere.
À tout à l'heure.
Dekan Jovich benimle görüşmek istiyormuş. Keder danışmanlığını halledebilmem için.
Le Doyen Jovich veut que je sois à la réunion sur la gestion du deuil.
Tanıştığımıza memnun oldum, görüşmek üzere Les.
C'était sympas de te rencontrer, et je te verrai plus tard Les.
Sanırım sorun şu ki ne zaman ikinci kez görüşmek istediğim bir kız olursa o tip kadınlar benimle bir daha görüşmek istemiyor.
Je pense que le problème est que quand il y a une fille que je veux voir deux fois, c'est le genre de femme qui ne veut plus jamais me revoir, et ce que j'essaie de dire est,
Söylemeye çalıştığım şey ikinci kez görüşmek istediğim bir kadınsın.
que tu es le genre de femme que j'aimerai revoir une deuxième fois.
Bay Shaw'la görüşmek için yarın sabah hapishaneye gidebiliriz.
On peut rouler jusqu'à la prison dans la matinée, parler à M. Shaw.
Belediyeyle görüşmek zorunda kaldı.
Elle devait rencontrer le district.
- Görüşmek derken, seks gibi mi yani?
Le revoir...? Comme pour... - Coucher avec?
Seninle tekrar görüşmek istiyor, eğer ayrılmasını sorun etmeyeceksen.
Donc, elle voudrait vous revoir si vous comprenez le fait qu'elle doit partir dans un mois.
Görüşmek üzere.
À la prochaine.
Büyük bir yapımcıya senin taslaktan bahsettim, seninle görüşmek istiyor.
J'ai raconté votre script à un grand producteur et il veut vous voir.
- Görüşmek üzere.
- On se voit plus tard?
Çavuş Taylor sizinle görüşmek istiyor.
Le sergent Taylor aimerait vous parler.
Görüşmek üzere hususlar vardır.
Il y a matière à débattre.
Cumhurbaşkanı Chu'yla görüşmek üzereydim.
Je suis sur le point de rencontrer le Président Chu.
- Görüşmek üzere.
Namasté.
görüşmek üzere 485
görüşürüz 4131
görüsürüz 30
görüşelim 28
görüşeceğiz 52
görüşürüz o zaman 27
görüşürüz tatlım 22
görüşürüz dostum 23
görüşebilir miyiz 16
görüşürüz baba 21
görüşürüz 4131
görüsürüz 30
görüşelim 28
görüşeceğiz 52
görüşürüz o zaman 27
görüşürüz tatlım 22
görüşürüz dostum 23
görüşebilir miyiz 16
görüşürüz baba 21