Gülerler tradutor Francês
113 parallel translation
Eğer evlenirsen sana bakıp gülerler.
Si vous l'épousez, c'est de vous qu'on se moquera.
Bunu mahkemede anlat. Çok gülerler.
Le juge des divorces rira bien.
Ara sıra insanlar bana gülerler.
Parfois, les gens rient de moi.
Eveet! 6 metre atladığında gülüyorlarsa 12 metre atladığında iki katı gülerler.
Si on rit quand il tombe de six mètres, on rira deux fois plus s'il tombe de douze.
Çalışmaları gerektiğinde çalışır, içlerinden gelirse gülerler... ve insanlara hürmet etmezler.
Ils travaillent par obligation, sourient quand ils en ont envie et ne s'en laissent pas imposer.
Tabii, gülerler, ağlarlar.
Ça rit, ça pleure.
- Gülerler ama!
Ils vont se moquer...
Sana gülerler.
Sinon on se fout de lui.
- Çadırda mı? Gülerler bize.
- On va être la risée de la ville.
Bize sadece gülerler.
Ils se contenteraient de se moquer de nous.
Nihilistler mutlu olsa bile acı içinde gülerler.
Je suis plutôt gai. Un nihiliste aussi peut être gai, se moquer des gens qui souffrent.
Burada bunu yapana gülerler ve sokaktan atarlar.
On se moque de ceux qui font ça aujourd'hui.
Sanki hayattaymışlar gibi sohbet eder, gülerler.
Ils rient et parlent comme s'ils étaient vivants.
Bunlarla sana mahkemede gülerler.
Avec ça, on vous rira au nez au tribunal.
Sürekli şakalar yapıp gülerler.
Des types qui essaient de s'en tirer avec des sourires et des blagues.
Ben bir komedyenim. Zaten ot içmiş birini güldürürsem, bunun ne anlamı var ki? Onlar zaten her şeye gülerler.
Si, en tant que comique, je fais rire quelqu'un qui plane, ça ne compte pas, parce qu'ils se marrent tout le temps.
Hayır. Mahkemede bize gülerler.
Non, le tribunal ne nous prendrait pas au sérieux.
Veya insanlar korkunç şeylerden bahsederler Ted Kennedy'le birlikte arabadaki kızın ölümü gibi ve bağıra çağıra gülerler.
Ou alors on se régale d'histoires horribles... comme... la mort de cette fille dans la voiture de Ted Kennedy, et on se tord de rire!
Küçük çocuklar kolay gülerler. Bu bir saniye için bile olsa... Latince'den uzaklaşmalarına yardımcı olur.
Ils rient facilement quand on leur permet, même un instant... d'abandonner leur latin!
Sakın kendini kötü hissettiğini falan söyleme. Yüzüne gülerler.
En aucun cas dire que tu t'es soudain senti mal, il te rira au nez.
Kıçlarıyla gülerler.
Ils se taperaient le cul par terre de rire.
Aylarca gülerler şimdi!
Ils ont pas fini de rigoler!
Sürekli bana gülerler ama biliyorum ki şimdi bana ihtiyaçları var.
Ils rient toujours de moi, mais je sais qu'ils ont besoin de moi.
Sonra da birbirlerine anlatıp gülerler.
Et après, ça les fait rire.
Oh, evet gülerler.
Bien sûr que si.
kesinlikler gülerler.
Evidemment.
Bu sersemler artık her şeye gülerler, telefon defterine bile.
Le moindre truc fera rire ces imbéciles, même l'annuaire de téléphone.
Ondan ancak ahlâksız serseriler hoşlanır. Çünkü insanları, hem eğlendirir hem de kızdırır. Sonra ona hem gülerler hem de döverler.
Il n'y a que les libertins qui l'apprécient, car il amuse et fâche les hommes en même temps, ils rient de lui et finissent par le battre.
Dünyadaki bütün uygar şehirlerdeki - tüm organizasyonlar bize gülerler. - Böyle bir kural yok- -
On sera la risée de toutes les associations canines du monde entier!
Onlardan istendiğinde, gülerler ve ağlarlar.
Et quand c'est nécessaire, ils pleurent.
Gülerler ve geçip giderlerdi.
Elles riaient et passaient.
Doktorlar röntgene bakarlar ama nadiren gülerler.
En scrutant leurs radios, moi qui suis leur docteur
Eğer yarın işe böyle gidersem gülerler
Ils vont se moquer si j'arrive au boulot comme ça!
- Hayır, onu oynarsan Seneca'da üstüne gülerler.
- Je saurais la jouer. - Non, tu rendrais Sénèque drôle.
Neden güldüklerini bile bilmezsin ama gülerler işte.
On sait pas pourquoi
Ama Limerick'te gülerler insana.
Mais à Limerick on ne peut pas.
Adama gülerler.
C'est absurde.
Genç kızlar konuşmazlar gülerler, yaşarlar anı yaşarlar.
Les jeunes filles ne parlent pas. Elles rient. Elles vivent au présent.
Çalışırlar ve severler ve hayal kurarlar ve gülerler ve ağlarlar.
Ils travaillent, aiment, rêvent et rient et pleurent.
Gülerler, seninle konuşurlar.
Merde, c'est vrai.
Kocaman! " değil! Bunu çıkarırsam bana gülerler.
On va rire si je dégaine ça!
Da-da-da-da! [Gülerler]
- Da-da-da-da!
Seyirciler buna bayılır, çok gülerler.
La foule adore. Ils rigolent.
- "Sırtlan Ridens". - Hep gülerler.
La hyène "ridens"!
İnsanlar hamile bir kadın başkanı askeri bir törende görürlerse, gülerler.
Si elle est enceinte et présidente de la république, tout le monde se moquera d'elle.
İçindeki iblisler, bu düşünceye gülerler.
Les démons que tu as à l'intérieur se marrent en y pensant.
Çok yükseldiğinde gülerler ve yaptığın her şeyi dümdüz ederler.
Ils rient quand tu vas trop haut et détruisent tout par caprice.
Orada bana gülerler. Beni dolaplara kitlerler.
Ils se moqueraient de moi et m'enfermeraient dans les vestiaires.
Sana Avusturya'da kıçlarıyla gülerler.
Je t'imagine en Autriche.
Çünkü diğer insanlar sana gülerler.
Pourquoi?
Adımın Scott Mary olduğunu söylersem, bana gülerler.
Peut-être.