Gülün tradutor Francês
378 parallel translation
Hayır, lütfen gülün.
Oh, non. Sérieusement, vas-y, ris.
İstediğiniz kadar gülün.
Gausse-toi.
Gülün beyler, gülün... ama ömrümde ilk kez hayattan zevk aldım!
Vous riez! Pour la 1ère fois de ma vie j'ai vécu!
İşte böyle. Bayan Floud, Albaya bakıp gülün, lütfen.
Mme Floud, regardez le colonel et souriez gentiment.
Biraz daha gülün. Albay, Bayan Floud'a bakın. Bayan Floud, Albay'a bakın.
Allez, regardez-vous.
Gülün en sevdiğim çiçek olduğunu nereden bildin?
Comment saviez-vous que j'aimais les roses blanches?
Gülün, dünya da sizinle gülsün.
Souriez et le monde sourira avec vous.
Gülün çakallar gülün!
Vous pouvez rire, sales coyotes!
Gülün ona. Düşmüş ne de olsa, tekmeleyin.
Moquez-vous, maintenant qu'il est faible.
Cupid tanrılar arasında dans ederken fırlatmış yeryüzüne nektarı beyaz gülün üstüne dökülen nektar, onu sonsuza kadar yapmış kırmızı.
On dit que Cupidon dansant parmi les Dieux, jeta le nectar... qui tomba sur la rose blanche la rendant éternellement rouge.
Ayrıca müdür de "Zambak ve Gülün Düğünü" parçasını söylememi bekliyor.
Et il y a le directeur... Lui!
Zambak ve Gülün Düğünü'nü söylemesi gerekiyordu.
Elle doit chanter Le mariage du lys et de la rose!
Neden herkes bizim kadar neşeli değil ki? Gülün ve keyfinize bakın.
Pourquoi tout le monde ne peut-il, comme nous, se donner du bon temps?
Siz de oyuna katılın. Gülün.
Flattez-les, flattez-les.
Gülün ki ölsünler
Riez, ils retournent dans leur tombe
Tamam, istediğiniz gibi gülün. Hiç kimsenin ettiği yanına kalmaz.
Riez si vous voulez mais personne n'échappe à la punition.
Benim için ne yapabileceğinizi söyleyeyim. Elinizden geldiğince gülün.
Ecoutez...
- Oraya geliyordum. " Vahşi İrlanda Gülün'ü üç kere söylettiler.
J'ai chanté "Ma rose d'lrlande" trois fois.
İşte bu gülün üzerindeki benim davam. Nedir benim davam?
Tout mon plaidoyer tient dans cette rose.
- Kameraya gülün.
Souriez pour la caméra.
Gülün! Gülmekten yarılın!
Riez à en éclater!
Gülün elbette. Benimki şaka sadece.
J'étais un peu sarcastique à l'instant.
Gülün becerebidiği kadar yüzünüz kızarsın
En rougissant comme les roses
Bir gülün, gül olabilmek için yaşamayı istemesi gibi.
Une rose désire être une rose et veut pousser ainsi...
Hayır, buna gülün öyleyse.
Ah non? Alors regarde ça, et ris.
Bence bu hiç de hoş değil. Pekala, patlayıncaya kadar gülün bakalım.
Ce n'est pas très gentil.
Bak, kalbimde sakladığım gülün külleri.
Vous voyez, ce sont les cendres de la rose que je porte dans mon cœur.
O gülün kalbimdeki hatırası o kadar mükemmel ki.
Le souvenir de la rose est sans taches dans mon cœur.
Gülün zamanı değil şimdi.
Ce n'est pas la saison des roses.
Gülün bakalım aptallar.
Riez, imbéciles.
Gülün beyler gülün...
Moquez-vous, messieurs.
Gülün bakalım şerefsizler!
Moquez-vous!
Gülün! Gülün!
Riez, riez!
" 1951 Eylül'ü Hatırla. Gülün adı ne olursa olsun kokar.
" rappellez vous septembre 1951. une rose par un autre nom sentirait.
Görmüyor musun? "Gülün adı ne olursa olsun kokar".
vous ne voyez pas? "Une Rose par un autre nom sentirait".
Gülün! Gülün! Bugün mutlu günümüz!
Riez, c'est fête aujourd'hui!
İngiltere'de gülün modası geçti. Ot modası var. - Hepsi bu mu?
En Angleterre, vous aurez plutôt des mauvaises herbes que des roses!
Gülün salaklar!
Souris, idiot!
Devam edin. Gülün. umurumda bile değil.
Allez-y, riez, ça m'est égal!
Durmayın, gülün.
Riez, riez.
Adın ne değeri var? Gülün adı gül olmasaydı. yine de böyle güzel kokmaz mıydı?
Une rose aurait-elle un autre parfum si nous l'appelions autrement?
- "Gülün adı değişse de."
- "Une rose... sous un autre nom."
"Gülün adı değişse de... yine tatlıdır kokusu."
"Ce que nous appelons une rose embaumerait autant sous un autre nom."
Yaşlı Cable Hogue'a gülün, ha?
Riez de Cable Hogue!
Gülün biraz!
Allez, je veux de la joie!
Pekala. Gülün, sizi hırsızlar.
C'est ça, riez, gredins.
Evet, gülün bakalım. İşyerim batıyor, siz gülüyorsunuz.
Riez, mon entreprise va à vau-l'eau et vous riez!
Sevgisi, bir kuşun cıvıldaması... ya da bir gülün topraktan bitmesi gibidir.
Il aime comme l'oiseau chante... comme la rose s'épanouit... par nature.
* Bir gülün dikeni battığında * * Devam et * * Dolu veya kar yağdığında *
Si tu te piques à l'épine d'une rose, continue à aller de l'avant, qu'il grêle ou qu'il neige.
Gülün budalalar!
Riez, bande d'idiots!
İşte böyle, gülün.
Un sourire!