Güneş doğuyor tradutor Francês
156 parallel translation
" Dünyamızda, güneş doğuyor...
Le soleil se lève sur notre Terre...
Diyelim ki New York'tasın. New York'ta güneş doğuyor.
Quand tu es à New York, le soleil se lève à New York...
Kuşlar cıvıldıyor, güneş doğuyor...
Les oiseaux chantent, le soleil brille,
Sadece bisiklete biniyor ama güneş doğuyor sanki.
sauf qu'elle est à vélo et qu'il fait jour.
Güneş doğuyor şerif.
Le jour se lève, shérif.
Sudan nefret ediyorum! Güneş doğuyor.
Je déteste l'eau!
Böylece mutlu şekilde uyanabilir... Bak... Güneş doğuyor.
Pour qu'elle s'éveille joyeuse avec le jour
Zaten güneş doğuyor bile.
Et puis la nuit est terminée, le jour se lève...
Bakın, güneş doğuyor.
Regardez, le jour passe.
Güneş doğuyor, horoz ötüyor, Mussolini atına biniyor.
Le soleil se lève, le coq fait cocorico,
Güneş doğuyor.
Le jour se lève.
Güneş doğuyor. Bir depoya sızmaya çalışıyoruz. Kesin hapse düşeceğiz, kesin.
En rôdant dans un entrepôt... on va se retrouver en prison, voilà comment ça va finir.
Sanki güneş doğuyor gibi.
C'est comme... si le soleil se le vait.
Güneş doğuyor, kardeşim.
Le soleil est levé, petite.
Güneş doğuyor, gitmeliyim!
Le soleil se lève, je vais disparaître!
Güneş doğuyor.
Le soleil se lève...
Harika bir kar kraliçesi. Bir gülüşü var ki, sanki buz kütlesine güneş doğuyor.
Elle s'appelle Heba, une géante des neiges au sourire pur comme l'aube sur la banquise.
- Güneş doğuyor evlat.
Le soleil se lève.
Bob, güneş doğuyor, hadi Bob.
Bob, le Soleil se lève! Allez!
Saat 6 : 00 güneş doğuyor, güneş doğuyor.
IL EST SIX HEURES! LE SOLEIL SE LÈVE LE SOLEIL SE LÈVE!
Güneş doğuyor, paramız yok, pasaportlarımız yok ve üstelik hiçbir mazeretimiz yok.
- Que peut - on faire? Le jour va se lever. On n'a pas d'argent, pas de passeport, aucune raison valable d'être ici.
Güneş doğuyor, ama hepsi bu.
Que le soleil est levé, pas plus.
- Charo, güneş doğuyor.
- Charo, le soleil se lève.
Arkanızdan güneş doğuyor. Hızla yükseliyor.
Le soleil se lève derrière vous.
Adam, gitmeliyiz. Güneş doğuyor. Hadi!
Adam, dépêchons, le jour se lève!
- Angel, lütfen. Güneş doğuyor.
- Le jour se lève.
Güneş doğuyor! Oturur musun lütfen!
Le soleil se leve!
Güneş doğuyor, artık iyiyiz.
Je ne sais pas, quelque heures.
Güneş doğuyor.
Le soleil s'est levé.
Güneş doğuyor.
Le soleil se lève.
Çabuk, güneş doğuyor!
dépechons nous, le soleil se léve!
Dur bir dakika. Güneş doğuyor.
Attends, les dieux sont avec nous.
Güneş yeni doğuyor.
Le Soleil se lève
Herkesin hayatına güneş gibi doğuyor, değil mi?
Un vrai rayon de soleil, n'est-ce pas?
Güneş bizi kucaklamak için doğuyor aşkım.
Le soleil va se lever pour nous accueillir, mon aimée.
Tatlım, sen gülümsediğinde sanki güneş yeniden doğuyor.
Mon ange, quand tu souris, c'est comme si le soleil se levait.
Güneş yavaşça doğuyor ve batıyor.
Le soleil monte et baisse péniblement.
Sabah güneş kaçta doğuyor?
Quand a lieu le lever du soleil?
"Güneş, yeni bir güne doğuyor. " Ve umut kulağıma fısıldıyor.
Le soleil luit sur un autre jour... et l'espoir me souffle à l'oreille.
Ama bugün, Güneş yeniden doğuyor. Refah yok.
Mais aujourd'hui, la cérémonie solaire n'apporte aucun réconfort.
Güneş neden doğuyor?
Pourquoi le soleil se lève-t-il?
Güneş her gün bir mucize gibi doğuyor!
Le lever du soleil chaque jour est déjà un miracle.
Güneş her gün doğuyor ve batıyor.
Chaque jour le soleil se lève et se couche
Güneş sabah altıda doğuyor.
Le soleil se lève à six heures du matin.
Güneş şu tepenin üstünden doğuyor.
Quel superbe point de vue!
Ama güneş bu taraftan doğuyor, patron.
Mais le soleil brille de ce côté.
Güneş hayatıma doğuyor.
Le soleil entre dans ma vie.
Kişisel algılama ama, sanki güneş kıçınıza doğuyor sanıyorsunuz.
Vous autres, vous croyez que vous sortez de la cuisse de Jupiter.
- Sarah, Güneş kıçıma doğuyor.
Sarah, je sors de la cuisse de Jupiter.
Güneş doguyor geç kalıyoruz.
Le soleil se lève. On va être en retard.
Güneş kızıl doğuyor.
Le soleil levant est rouge.