Hades tradutor Francês
495 parallel translation
- "Cehennem" den bile diyecektin. - "Hades" ten bile diyecektim.
- Tu allais dire "aux enfers".
Kanatlarını çırparken, hain hain gülen gözleriyle Hades'in genişleyen çukurlarına giden yolu işaret eder.
De son regard mauvais il indique le royaume de Hadès.
Hades'in kara cukuruna bile düssen kollarin günes dolu olarak cikarsin.
Tu tombes en enfer... et en ressors plein de soleil!
- Onu Hades'e geri gönderelim!
- Qu'il retourne aux enfers!
Ondan önce de Homeros'tan alınma bir tabirle... Hades'in evi denirdi.
Avant cela, Homère disait que l'enfer est la demeure d'Hadès.
Hades aşkına, ne sanıyorsunuz kendinizi, Vesta Rahibeleri mi?
Pour qui vous prenez-vous? Des vestales?
Hades aşkına, buraya nasıl geldi sizce?
Et comment est-il arrivé là?
Hades'in ateşlerinden bir adamı kurtaran karanlık bir melek gibiydi.
On aurait dit un ange noir qui remontait quelqu'un des enfers.
İşte, kardeşim geliyor. Lord Hades.
Allons accueillir mon frère, Hadès.
- Hoş geldin, Lord Hades.
- Bienvenue, Hadès.
Yıkıl karşımdan, Lord Hades.
Va-t'en, Hadès.
Demek gökyüzündeki bir kartala karşı sürünen zavallı bir solucan gibi Lord Hades Olimpos'u geri kazanmaya çalışıyor.
Ce n'est plus comme un aigle dans le ciel, mais comme un ver dans la saleté qu'Hadès essaie de rejoindre l'Olympe.
Onu Hades'e yollayın.
- Envoyez-la dans l'Hadès!
Onu Hades'e göndereceğim.
- L'envoyer en enfer. Non.
Hades hiçbir şey yapamazken mi?
Même Hadès est impuissant.
Her nasılsa Hades'in görünmezlik başlığını çalmanın yolunu buldu, ve onu Hades'i hapsetmek için kullandı ve bu yeri ters düz etti.
Il a volé le casque d'invisibilité de Hadès et a semé la pagaille.
- Hades'in başlığıyla kendini görünmez yapabiliyor.
Va savoir, il se rend invisible.
Sadece onu Hades'den onun çalması, ona ebediyete kadar hepimizi yönetme hakkı vermez!
Maintenant qu'il l'a, il pense pouvoir régner.
- Benim Hades'le konuşmam gerekiyor.
- Je dois parler à Hadès.
Harika Tanrı Hades, krallığını kurtarmak için bu küçük bir şeyi yapamayacak kadar güçsüz mü oldu?
Le grand Hadès est-il devenu si faible qu'il ne peut pas faire ce petit geste pour sauver son royaume?
Ne kadar zamandır bekledim... seni Hades'e sonsuza kadar göndermek için!
J'ai tant attendu. Je vais t'envoyer en Enfer!
Görünmezlik başlığı olmadan, kötü ruhluların Hades'in üzerinde gücü yok. Hades herşeyi eskiden oldukları hale getirebilir.
Les mauvais ne peuvent rien contre Hadès, sans ce casque.
Peki ya Hades bunu başlık olmadan yapamazsa?
Et si Hadès était en danger?
Hades, nihayet gelebildin.
Hadès, tu es venu!
Hades, bu kadar aksi olma, kutlamalara katıl.
Hadès, fais pas cette tête de mort. Fais la fête!
Kızdırmak istemeyeceğin bir tek tanrı varsa, o da Hades'tir.
Si un dieu sent le roussi, c'est ce Hadès!
Hades kötü ve acımasızdır.
Il n'est qu'injures, blessures et brûlures.
Gururlu Zeus nihayet yenilecek. Ve kötü Hades hükümdar olacak.
Alors Zeus, l'orgueilleux vaincu, abdiquera et toi, Hadès, tu régneras!
Hükümdar Hades!
Hadès est le maître!
Hades bunu öğrenince ikimizi de gebertecek!
Hadès nous tuera quand il le saura.
Hades korkunç planını,
Malgré ses noirs desseins,
Hades! Kızdı!
Hadès... furax!
Ben Hades, Ölülerin Efendisi.
Badaboum! Hadès, roi des morts.
Hades'in anlaşması bozuldu.
Le pacte d'Hadès est rompu.
Hades'i durdurabilirsin.
Tu peux encore arrêter Hadès.
Yemin ederim Hades...
Je te jure, Hadès, quand je sortirai d'ici...
Hiç heveslenme Hades.
Ne t'installe pas encore, Hadès!
Bu bizim yarattığımız dünya! Zeus, Athena, Hades, Poseidon!
C'est le monde créé par Zeus, Athéna, Hadès et Poséidon!
Hades'in adı aşkına orada neler olu...
- Que se passe-t-il ici?
Kader tanrısı ve Zeus, Hera, Poseidon ve Hades'in babasıydı.
Il fut le dieu du destin et père de Zeus, Héra, Poséidon et Hadès.
- Son şans. Bunu ya bana söylersin... ya da Hades'e.
Pour la dernière fois, soit tu me le dis,
Mourne dağlarından Hades'e.
Des montagnes de Mourne à l'Hades.
Hades mi?
Hadès?
Hades, cennet bahçelerindeyken, ölmüş olduğunu bile bilmediğini söyledi.
Hadès m'a dit qu'on n'a pas conscience d'être mort dans l'Elysée.
Onları ebediyen savuşturabiliriz, Hades.
- On peut se cacher à l'infini, Hadès.
Ares, ve sevgili kardeşim, Hades, ama biliyorsunuz ki, Ölüm'ün doğasında ayrımcılık yoktur.
Arès et Hadès, cher frère bien-aimé. - La Mort ne fait pas de distinction.
- Hades.
- Hadès.
Hades.
Hadès?
Hades!
Hadès?
Daha önce, Tartarus'ta Hades'e yardım etmek için kullanmıştım.
- J'ai aidé Hadès une fois.
Hades.
Hadès!