Harvard tradutor Francês
2,309 parallel translation
En son 8.00 civarı Ardmore ve Harvard'daki bir durakta görülmüş. Amirinle konuştum.
Elle a été vue à un arrêt de bus entre Ardmore et Harvard vers 8 h.
Ben de Harvard'da Biyokimya bölüm başkanıydım. Ve dar kafalı bürokratlar için sabrım yok.
J'ai été directeur du département de biochimie à Harvard et j'ai peu de patience pour les bureaucrates mesquins.
MIT öğrencileri bir arabayı John Harvard'ın heykeline kaynaştırmıştı. Muziplikti.
Des étudiants ont fusionné une voiture avec la statue d'Harvard.
Yaptığım ilk iş öğretmenlikti. Harvard'da lisansüstü eğitim yaptım. Eğitim konusunda uzmanlaştım ve bitirdiğimde hazırdım artık.
J'avais fait des études pédagogiques à Harvard et j'étais prêt à l'assaut.
Harvard'da Tıbbî teknisyenlik okudum.
J'ai été diplômé de l'école de médecine à Harvard,
Harvard'a gittiğin için, kendini çok önemliymiş gibi hissettiğini biliyorum ama... -... bu kimsenin umurunda değil.
Je sais que tu crois être super important parce que tu es allé à Harvard mais tout le monde s'en fiche.
Benim 25. Harvard Ticaret Okulu buluşmamın tarihi... 5 Haziran.
La 25e réunion des anciens d'Harvard tombe le... 5 juin.
- Harvard'lı çocuktun.
T'étais le gars de Harvard.
Ama eğer çocuğun iyi bir okulda başlarsa... Harvard-Westlake ya da Brentwood'a gidiyorlar, oradan da direkt Yale'e veya Stanford'a.
Votre enfant va dans une des meilleures écoles, il va à Harvard-Westlake ou Brentwood, et de là Yale ou Stanford.
2005'te Harvard'daki psikoloji konferansının açılış konuşmasında sahnedeki kişiyle alay ettiğini hatırlıyor musun?
En fait, tu te souviens avoir été chassé de la scène par les huées... lors de la Conférence globale de psychologie de Harvard en 2005?
Aldığımız bilgilere göre bomba patlayıp, kimliği henüz belirlenemeyen sürücüyü öldürmeden önce araç, güneye, Harvard meydanına doğru yol alıyormuş.
... vers et du site de l'explosion. La voiture roulait vers le sud sur la 7 e et la place Mount Vernon... quand la bombe a explosé, tuant sur le coup le chauffeur... dont l'identité est inconnue à ce stade.
Harvard'a.
À Harvard.
Harvard'da, pipo dükkanının orada...
À Harvard. Au magasin de pipes.
- Arkadaştık çünkü ben oradaki... - Hayır, Gabriel, ben Harvard'a gitmedim.
On était amis, car j'étais le concierge.
California'ya geldim. UCLA'e gittim.
Je suis pas allée à Harvard, mais à l'université de Californie.
Harvard bir dönüm noktasıydı.
Harvard était une bifurcation.
Harvard'dan birincilikle mezun oldum, ihtisasımı Johns Hopkins'de yaptım üçüncü ventrikülle ilgili yüzlerce uygulama yaptım.
J'étais major de ma promo. En tant qu'interne, j'ai opéré très souvent le 3e ventricule.
Cam, insanların Billingsley'e gitmesinin bir sebebi var. Orası kreşlerin Harvard'ı gibi.
Tout le monde va à Billingsley, car c'est le Harvard des crèches.
Kreşlerin Harvard'ına gitmesine gerek yok ki.
Elle a pas besoin d'Harvard.
Annen ve ben, bilirsin, biz harvarddaki bir partide karşılaştık.
Ta mère et moi Sommes arrivés à cette... terrible... célébration à Harvard.
Aslına bakarsanız Harvard'ı yarıda bıraktım.
En fait, j'ai quitté Harvard.
Tatlım, Kanada'nın Harvard'ı, McGill'e gidebilirsin.
Tu pourrais aller à McGill, le Harvard du Canada.
Jason Kerrigan 29 yaşında Yale'de okumuş, sutopu takımının kaptanı Harvard Hukuk Fakültesi.
Jason Kerrigan. 29 ans, diplômé de Yale. Capitaine de l'équipe de water-polo.
Harward Review makaleyi yayınlamadı.
Le Harvard Review ne l'a jamais publié.
Amory Blaine yakışıklılık bursunu kazanarak Princeton'a gittim ve Harvard Yüksek Ticaret Okuluna gittim. Orada "en" seçildim.
J'ai gagné la bourse de beauté Amory Blaine de Princeton, puis je suis allé à Harvard où j'ai été élu "le plus".
Bir Harvard'lının asla söylemeyeceği iki kelimeyi söylemek üzereyim. Ben havalıyım mı?
Je vais prononcer deux mots qu'un homme d'Harvard ne dit jamais.
Kendisi Harvard'da Sınır Bilim denilen alanda çalışmış.
Il a travaillé à Harvard dans un secteur appelé la section Fringe.
- Harvard'da, köhne bir laboratuvarda başka evrene açılan solucan deliği yaratmış biri Walter.
Mes sentiments ne comptent pas. Avec un labo au sous-sol d'Harvard,
Hemen Harvard'a nakil ettireyim.
D'accord. Je vais le faire transférer à Harvard.
Sonra Harvard bahçesinde bir bozulma meydana geldi.
Puis il y a eu la faille à Harvard Yard.
- Orada ne var?
- Le ministre a un labo à Harvard, comme mon Walter Bishop. - Pourquoi?
O Harvard'da okudu, ben Boston'da yaşadım seksenli yıllarda.
J'ai vécu à Boston dans les années 80.
Harvard Review *, Scalia'ya kâtiplik yapıyor.
Harvard Review, il était clerc pour Scalia.
Harvard kozunu kullandığında, herkes dönüp bakardı özgeçmişini en üste koyardı.
Avant tu lâchais la bombe H, t'étais intéressant, ton CV en haut de la pile.
Şimdi herkes, "Ne olmuş Harvard mezunuysan?" diyor.
Maintenant, ils disent : "Et alors, - ce n'est que Harvard".
Geleneksel yatırım bankacılığı modelinde hissedarlar para koyarlar... Yatırım Bankacılığı Profesörü, Harvard İşletme Fakültesi... ve koydukları parayı sıkı bir şekilde takip ederlerdi.
Traditionnellement, dans une banque en nom collectif, les associés apportaient l'argent et bien entendu, y faisaient très attention.
Bunlar yatırım bankası Goldman Sachs'in eski CEO'su Robert Rubin ile Harvard ekonomi profesörü Larry Summers'dı.
Robert Rubin, ex-PDG de la banque d'affaires Goldman Sachs, et Larry Summers, professeur d'économie à Harvard.
SEC bir nedenden dolayı... İktisat Profesörü, Harvard... yatırım bankalarının daha fazla kumar oynamalarına izin verdi.
La SEC, comme par hasard, a permis aux banques de jouer beaucoup plus gros.
Harvard Üniversitesi Ekonomi eğitimini yozlaştırdılar.
Il corrompt jusqu'à l'enseignement de l'économie.
Son on yılda, malî hizmetler sektörü... Ekonomi Profesörü, Harvard... Amerika'da beş milyar dolar siyasi bağış yapmış.
Depuis 10 ans, le secteur financier a fait des dons politiques d'environ 5 milliards de $, aux États-Unis.
Martin Feldstein Harvard'da profesör ve dünyanın en önemli ekonomistlerinden biri.
Martin Feldstein est professeur à Harvard et économiste de renommée mondiale.
Chicago'da Northwestern'da, Harvard ve Columbia'da ders verdim.
J'ai enseigné à Northwestern, Chicago, Harvard et Columbia.
Hazine bakanı olarak türev ürünlerin deregülasyonunda önemli rol oynayan Larry Summers, 2001'de Harvard'ın rektörü oldu.
Larry Summers, qui au Trésor, a beaucoup contribué à la déréglementation des dérivés, devient président de Harvard en 2001.
Harvard'dayken hedge fonlara danışmanlıkla milyonlar kazandı ayrıca konuşmalardan da yatırım bankalarından milyonlar kazandı.
De Harvard, il gagne des millions en conseillant des fonds spéculatifs et pour des discours payés en majorité par des banques d'affaires.
Harvard elde edilen maddi çıkarın açıklanmasını zorunlu kılıyor mu?
Harvard exige-t-elle la mention de conflits d'intérêts dans les publications?
- Harvard'a gitmedim ki.
- Je ne suis pas allé à Harvard.
- Harvard.
- Harvard.
Harvard.
À Harvard.
Harvard yüksek ticaret okuluna gittim.
J'ai fait Harvard.
36 saat önce.
UNIVERSITÉ DE HARVARD 36 HEURES PLUS TÔT
Timmy de öyle.
Timmy est allé à Harvard.