English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ H ] / Harvey

Harvey tradutor Francês

5,356 parallel translation
Kanıtın var mı? Biliyor musun Jessica, bunun, benim Harvey'nin maaş dökümünü fotokopi makinesine koymamdan farkı yok.
C'est la même chose que lorsque j'ai mis le salaire d'Harvey dans la photocopieuse.
Canımı yaktı. Sen de benim canımı yaktın, Harvey.
Tu m'as aussi blessé, Harvey.
Özrünü kabul ediyorum, Harvey.
J'accepte tes excuses.
Teşekkür ederim, Harvey, ama bunu yapmak zorunda değildin.
Merci, mais tu n'étais pas obligé.
Eğer yüzümdeki geniş darbeyi merak ediyorsanız bu, iki gün önce Harvey Specter'ın bana vahşice saldırmasından dolayı oldu.
Si vous vous demandez tous pourquoi j'ai d'énormes blessures sur mon crâne, c'est parce qu'il y a deux nuits, J'ai été vicieusement attaqué par Harvey Specter.
Ve bu hareketin şirket dışına çıkmasını istemediğimden iç tüzüğün 28-B maddesine göre Harvey Specter'ın süresiz ve ücretsiz uzaklaştırılmasını talep ediyorum.
Et puisque je préfère ne pas l'ébruiter en entamant des poursuites, suivant la section 28-B des statuts je place Harvey Specter en suspension non-payée immédiate.
Vuracak mısın yine? Çünkü bu sefer sadece bir uzaklaştırma olmaz, Harvey.
Parce que cette fois ça ne sera pas seulement une suspension, Harvey.
Harvey, oylama olana kadar bu adamla aynı odada yalnız kalmayacaksın.
Harvey, tu n'as pas être seul avec cet homme, avant que le vote ait lieu.
Anladığım kadarıyla Harvey'nin lehine oy kullanacaksın.
J'imagines que tu ne voteras pas pour la suspension d'Harvey.
Senin böyle üstüne gelmemin sebebi, aynı durumda Harvey'nin de bana böyle davranacak olmasıydı.
Je viens juste voir de la même manière qu'Harvey viendrait me voir dans la même situation.
Doğru. Ama sen Harvey değilsin, ben de sen değilim.
C'est vrai, mais tu n'es pas Harvey, et je ne suis pas toi.
Ve Harvey seninle, benimle konuştuğun gibi konuşsaydı, burada bana onun ne kadar şerefsiz olduğunu söylüyor olurdun.
Si Harvey t'avais parlé comme tu m'as parlé, tu ne serais pas là en ce moment me disant que c'est un con.
Tekrar Harvey'nin tarafını tutmak için buradasın.
Tu es une fois de plus ici pour prendre la défense d'Harvey.
Harvey'nin tarafını tutmuyorum. Ama o toplantıda yaptığın şey yanlıştı.
Je ne prends pas la défense d'Harvey, mais ce que tu as fait lors de cette réunion n'étais pas bien.
Harvey'i Karayip'lere göndermeyi denedi.
Elle a essayé d'envoyer Harvey aux Caraïbes.
- Jack. - Senin için ne yapabilirim, Harvey?
Que puis-je faire pour toi?
- Donna- - - Harvey, eğer burada, benim yanıma geliyorsan, bu, demektir ki Louis'in bilmesini istemiyorsun.
- Harvey, si tu viens me voir ici, ça veut dire que tu ne veux pas que Louis le sache.
Buraya Harvey'nin uzaklaştırmasının aleyhinde oy kullanacağımı söylemeye geldim.
Je suis là pour te dire de voter contre la suspension de Harvey.
Benim ortaklığımın Harvey için bir anlam ifade ettiğini biliyordun, ve bunu düşmanlığının dışında tutmak yerine onu şirkete dönmesinde kandırmak için kullandın.
Tu savais que ma promotion aurait un sens pour Harvey et au lieu de laisser ça en dehors de la dispute, tu l'as utilisé pour le faire revenir au cabinet.
Harvey, Jon Snow rolünde, ben de Uncle Benjen rolündeyim, ve sen de beni tuzak kurmak için kullandın böylece herkes onu ölümüne bıçaklayabildi.
Harvey est Jon Snow, je suis son oncle Benjen, et tu m'as utilisé pour l'attirer pour que tout le monde puisse le poignarder à mort.
Harvey'i Jon Snow'la karşılaştırarak, Game of Thrones'un adını kötülemeye nasıl cüret edersin?
Comment oses-tu profaner Game of Thrones en comparant Harvey à Jon Snow.
Asıl nokta, sen, Harvey'e, çocuğun Jon Snow'a ettiği gibi ihanet ettin.
Ce qui est important, c'est que tu as trahi Harvey, de la même manière que ce gosse a trahi Jon Snow.
Böyle bir şey olmamasını. engelleyecek tek şey, herkesin önünde Harvey'nin sana vurmadığını söylemek.
Le seul moyen que ça n'arrive pas est que tu dises publiquement que Harvey ne t'a pas frappé.
İşte tam olarak bu yüzden, Harvey'nin iki hafta izin almasını istedim.
C'est pour ça que je voulais qu'Harvey prenne 2 semaines.
Harvey Specter'ın süresiz ve ücretsiz uzaklaştırılmasını talep ediyorum.
Harvey Specter est suspendu immédiatement et sans solde.
Harvey, bunun nasıl olacağı önemli değil, zayıflık gösteremeyiz, bölünmüş görünemeyiz, ve Louis'e kızamayız.
Quoiqu'il arrive Harvey, on ne montre pas de signes de faiblesse, on ne se divise pas et on ne s'en prend pas à Louis.
Harvey, Louis dün bana geldi, oyunu geri çekeceğini söyledi.
Louis est venu me voir hier soir, il a dit qu'il allait retourner son vote.
Harvey, oylamadan önce, bir şeyler söylemek istermisin?
Avant que nous votions, voudrais-tu dire quelque chose?
Bu yüzden, Harvey uzaklaştırma almayacak.
Par conséquent, Harvey ne sera pas suspendu.
Harvey ile alakası yok.
Il ne s'agit pas d'Harvey.
Her zaman Harvey ile alakalıdır ve bunu buradaki herkes biliyor, her ne yaparsa senin için sıkıntı yok, ortağı yumruklamasından tut şirket için milyon dolarları reddetmesine kadar.
Il s'agit toujours Harvey et c'est clair pour tout le monde, quoiqu il fasse tu l'acceptes, que ce soit frapper un associé ou refuser des millions pour le cabinet.
Harvey'e ulaştırmam gereken bir şey var.
Je dois donner quelque chose à Harvey.
"Onun sekreteri, Gretchen." Bu üç kelimeyi duymak, aklımın ucundan bile geçmezdi. Harvey seni Louis'in masasında terkedeli ne kadar oldu? Ooh.
"Son assistante, Gretchen." Ça fait trois mots que je ne pensais jamais t'entendre dire.
Ben seni tokatlayalı ne kadar oldu?
Harvey t'as déposée sur le bureau de Louis? Depuis quand je ne t'ai pas mis une claque?
Louis, seni görmek ne güzel and Harvey geçirdiğiniz onca şeyden sonra böyle bir arada olmanız...
C'est fascinant de vous voir toi et Harvey unis comme ça après tout ce que vous avez vécu.
Harvey'in sana güvenmesi için beni terfi ettirdin, böylece ona tuzak kurabilecektin.
Tu m'as juste nommé pour obtenir la confiance d'Harvey et que tu puisses le piéger.
Mike, istediğin tarafı seçebilirsin, Fakat toz oturduğu zaman, Harvey ve Jessica gitmiş, burası senin için iyi bir yer olacak çünkü ben sana saygı duyuyorum.
Tu peux prendre n'importe quel parti, mais quand ça se calmera et que Harvey et Jessica seront partis, il y aura une place pour toi ici car je te respecte.
Harvey, ne yapıyorsun?
Harvey, Que fais-tu?
Harvey, bu bana ve Louis'e verdiğin müvekkil.
C'est un client que tu nous a donné à Louis et à moi.
Senin değerli Harvey ve Jessica'na karşı gelmememi söyleyeceksin.
Tu es ici pour me dire de ne pas m'opposer à à tes chers Harvey et Jessica.
Harvey, ne oluyor? Şimdi bir teklif önerisi haberi aldım.
Harvey, Qu'est-ce que c'est que ce bordel?
Harvey.
Harvey.
Harvey Specter'ın ne yaptığı umrumda mı?
Tu penses que ça m'intéresse quel accord fait Harvey Specter?
Çünkü seni temin ederim, Sidwell'in Harvey'e söylediği şey de bu.
Car c'est ce que Sidwell dit à Harvey.
Ve ayrıca Harvey ona diyor ki ikinizden biri yarın CNBC'de yeni anlaşmasını duyururken... diğeri, elinde şeyiyle boş boş etrafı seyredecek.
Et Harvey lui dit qu'un de vous deux passera sur CNBC demain pour annoncer leur nouvel accord...
Harvey ve Mike, Daniel ve CM hakkında çalıştıkları zaman önce kafayı çekmişlerdi.
La nuit ou Harvey et Mike se sont réunis à propos de Daniel et CM, ils se sont défoncés d'abord.
Oylamadan sonra Harvey bunun benim suçum olduğunu söyledi ve biliyor musun?
Harvey m'a dit que c'était ma faute. Et tu sais quoi?
Hadi ama, Harvey, bu sadece formalite.
C'est juste une formalité.
Tabi, Harvey'e arka çıkıyorsun.
Et évidemment tu soutiens Harvey.
Çünkü şu anda Harvey orada aynı anlaşmayı ona sunuyor.
Parce que en ce moment Harvey est là - bas lui proposant le même accord.
Harvey çok şey söyler.
Harvey dit beaucoup de choses.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]