Havaya tradutor Francês
8,207 parallel translation
Burayı 1 saat önce havaya uçurduğuma eminim.
J'ai fait sauter ça il y a une heure.
Havaya girme sakın.
Ne te flatte pas.
Araba havaya uçtu, ve adam olayla hiç ilgisi olmadığına yemin ediyor.
Le van a explosé, et il jure qu'il n'a rien à voir avec la bombe.
Tamam, bizi her kim havaya uçurmaya çalıştıysa, Temple'ın evine gittiğimiz andan beri, takip ediyor olmalı.
Ok, la personne qui a essayé de nous tuer, devait probablement nous suivre depuis la première fois que l'on s'est rendu à la maison de Temple.
Ralph'i cidden havaya soktu.
Ralph s'est vraiment investi.
Gel hadi. Biraz havaya girelim artık.
C'est le moment de ramener ton Kansas.
- Aynen. Okul ya da başka bir şeyi havaya uçarmakla hiçbir ilgimiz yok.
On a rien à voir avec l'explosion d'une école ou quoique ce soit.
- Biliyor musun, bir yeraltı şehrini havaya uçurmak üzere olan birine göre...
- Tu sais, pour un gars qui s'apprête à faire exploser une partie d'une ville souterraine,
Sigortaya ihtiyacım vardı Shield uçağının bizi havaya uçurmaması için.
J'avais besoin de m'assurer que le S.H.I.E.L.D ne nous exploserait pas en plein ciel.
Kendini havaya uçurmana izin vereceğimizi de kim söyledi sana?
Qu'est-ce qui vous fait croire que nous allons vous laisser exploser?
Gerçekten bizi havaya uçuracağını düşündüm.
Je pensais vraiment que vous alliez nous faire sauter.
Birazdan havaya uçacağız.
Nous allons exploser.
Dün üzerinden geçtiğimiz boş kasabayı, havaya uçuracaklar.
Ils feront exploser la ville-fantôme qu'on a survolée hier.
Arabanı havaya uçurduğun için bir araca ihtiyacın vardı.
Tu as explosé ta voiture, tu avais besoin de faire un tour.
Havaya uçurmuştum.
J'ai foiré ca.
Stone neden metroyu havaya uçurmak istesin ki?
Pourquoi Stone voudrait-il faire exploser le métro?
Ellerini havaya kaldır!
Mettez les mains sur la tête.
Ve havaya uçan adamla değil.
Et pas au gars qui a explosé.
Sen buraya arabayı park ederken organizasyonuna ihanet etmiş biri havaya uçtu.
Un type qui a trahit votre organisation s'est fait exploser alors que vous étiez garé juste dehors.
Onu havaya uçurduğun kısmı anlatmayı unuttun.
Vous oubliez la partie où vous le faites exploser.
Eğer Minas'ı havaya uçuran aynı patlayıcıyla yüklendiyse daha büyük bir hedef peşindeler ve daha fazla zayiat.
si c'est chargé avec 2kg de la même chose qui a explosé Minas, ils cherchent une plus grande cible et beaucoup plus de victimes.
Millet, rafinerinin bir tankı havaya uçarsa muhtemelen zincir reaksiyon başlatacaktır.
Les gars, si l'un des réservoirs à essence explosent, ça va surement déclencher une réaction à la chaine.
İyi haber az önce uçağı havaya kaldırdın.
Bonne nouvelle, tu viens juste de le stabiliser.
Şimdi Granger arabasını havaya çökertildi ortada gece, evinden 15 kilometre?
Et là, Granger fracasse sa voiture au beau milieu de la nuit, à vingt kilomètres de chez lui?
Um, bir kadın olabilir Helen öldürmüş ve kordon boynuna, ama o-cekti yolu yok yeterince güçlü olmuştur cesedi taşımak için havaya.
Une femme aurait pu tuer Helen et mettre la corde autour de son cou, mais c'est impossible qu'elle ait pu avoir assez de force pour hisser son corps.
Eğer havaya uçacaksam toz toprak içinde ölmektense bir tutam mor zambak içinde ölmeyi yeğlerim.
Si je dois exploser, je préférerai mourir sur un parterre de fleurs violettes que de mourir dans la poussière.
Kimse havaya uçmayacak.
Personne ne va exploser.
Iskalarsan, adamı havaya uçurursun.
Tu rates et tu le fait sauter.
- Tek bildiğimiz... Batı Angola'da elçilik yakınlarında bir aracın havaya uçtuğu.
- Nous savons qu'une voiture a explosé près de notre ambassade en West Angola.
Bazı bölgelerde sağanak yağışın yayılma tahmini kısa sürede yağışlı havaya dönmesiydi, şu anda orada soğuk hava toplanması görüyoruz.
Les chutes de neiges éparses dans certains endroits se sont rapidement transformés en pluie, accumulant le verglas que nous voyons dehors en ce moment.
Bir de aşırı korumacı bir havaya bürüneceksen hadi ona da tamam.
Et si tu veux faire semblant d'être sur-protecteur, ça ira aussi.
Arabanı bara doğru sürüp bir patlamayı tetiklemek için kendini havaya uçurduğunu duydum.
J'ai entendu que tu as foncé avec ta voiture dans le grill et tu t'es fait sauter pour que tu puisses déclencher une explosion.
- Eller havaya!
Les mains en évidence!
Bu şey hepimizi havaya uçurmaya çalışmadan önce frekansları bozmalıyız.
Nous devons brouiller les fréquences au cas où ce taré essaie de la faire exploser et nous envoie tous en enfer.
Böyle bir havaya burada ender rastlanır. Bir arkadaşım harika turlar düzenliyor.
Le temps est super aujourd'hui pour une virée en bateau ce qui peut être rare par ici un de mes amis propose un tour formidable.
Bu sisin düşündüğümüzden daha derin olduğunu? Berbat bir rüzgarla havaya dağılmış asi yapraklardan başka birşey olmadığımızı kabullensek?
Que ce brouillard est plus épais qu'on ne peut le comprendre? éparpillées dans les airs par un vent indifférent?
Baksana bu taksi şoförüyse burada kim havaya uçtu?
Si c'est le chauffeur de taxi, alors qui a été déchiqueté ici?
Kafası dumanlı şu anda, beyni havaya uçacak.
Elle est tellement à fond sur ce truck, son cerveau va exploser.
Bak. Arabanı havaya uçurduğun için bir araca ihtiyacın vardı.
Tu as explosé ta voiture, tu devais faire un tour.
Havaya uçurmuştum.
Je l'ai faite exploser.
Çamurlu göğüsleri iyi havaya sokar.
Bonne manière de faire bouger les seins boueux.
Çimlere uzanıp havaya bakarken yalan söylemek kesinlikle normal bir şey.
C'est tout à fait normal de s'étendre par terre et regarder le ciel.
- Tüm mekan havaya uçar.
- Sinon tout explose.
Yüz elli derecede alev aldığını hatırlatırım. Bu yüzden birazdan burayı havaya uçuracağız!
Il s'enflamme à 152 degrés Celsius, alors on va s'en servir pour s'éjecter d'ici!
Reklam kısaca Johnson yerine Goldwater seçilirse, çatlak herifin dünyayı havaya uçuracak nükleer bir katliam yapacağını ima ediyordu.
La pub suggérait juste que si Goldwater était élu, ce fou furieux lâcherait un génocide nucléaire qui détruirait le monde.
Bu gece 10 : 37'de havaya bak. Çok güzel bir Jüpiter-Ay yakınlaşması olacak.
A 22h37, ne ratez pas la conjonction entre Jupiter et la lune.
Kafamızı havaya kaldırıp masumluğu veya umudu görmezsek bittik demektir.
Si le ciel n'est plus une promesse, on est finis.
Havaya mı uçuracağız?
Sauter tout?
Evet. Havaya uçuracağız.
Oui, nous buste tout.
Ben ona bakarken baraka havaya uçtu.
La regardait et. Et la cabine a explosé.
Eller havaya.
Les mains en l'air.