Helen tradutor Francês
4,879 parallel translation
Helen.
Helen.
Bunca şey yaşarken Helen'in bir de Bobby'le uğraşması haksızlık.
Je ne crois pas c'est bien pour Helen d'avoir à s'occuper de Bobby en plus de tout.
Taksiye bin.
Helen! Monte dans le taxi!
- Helen'ı kastediyorsunuz galiba.
Helen, peut-être?
Helen'la Frank çoğundan daha mutlu bir çiftti.
Mais Helen et Frank étaient plus heureux que la plupart.
Herkesi de yanında götürüyor. Helen'i, Dr Cartwright'ı, torununu.
Il les emmène tous avec lui, Helen, le Dr Cartwright, le gosse.
Helen da benimle geliyor.
Helen se joindra à moi.
- Sağırsa da sorun değil. Helen Keller Harvard'da okumuş, Meredith.
Hellen Keller est allée à Harvard, Meredith.
Beni Helen'da sanıyor.
Il pense que je suis chez Helen.
Helen : Hâlâ şu aptal trenle mi uğraşıyorsun? Bu da ne?
Qu'est-ce que...?
Helen ile konuşmayı kesti.
Il a arrêté de parler à Helen.
Yani Helen'la.
Avec Helen, en fait.
Helen benim sevgilim.
Helen est mon amante.
Ama sen de Helen'e aşıktın sanki.
Mais je croyais que vous étiez folle de Helen.
Helen'ı çok seviyorum.
J'aime Helen.
O olmayabilir ama Helen ne olacak?
Peut-être pas ça... à propos d'Helen?
Merhaba, ben Helen Dougan.
Bonjour, je suis Helen Dougan.
Helen bunun ne kadar önemli olduğunu biliyor.
Et Helen sait oh combien c'est important.
Ama duyduğun şeyin Helen olmadığını bilmen gerek.
Mais tu dois savoir que ce n'est pas Helen que tu entends.
Helen'ın beyninde benim oluşturduğum bir parça.
Une partie du cerveau d'Helen que j'ai créée.
Helen.
Helen. Helen. Helen.
Sana şunu söyleyeyim : babamın deneyleri hiçbir zaman başarılı olmadı. O yüzden Helen hayatı boyunca babamın psikolojisine verdiği zararla yaşamak zorunda kalır.
les expérience de mon père n'ont jamais réussi, et Helen va porter les dommages qu'il a fait à son psychisme pour le reste de sa vie.
Helen?
Helen?
Helen hadi gidiyoruz.
Helen, viens, on s'en va.
Babam bana bir iyilik yaptı. Çünkü Helen aslında gerçekte yok.
Père m'a fait une faveur, parce qu'Helen n'existe pas...
Sen Helen'dın, bunca zaman.
Tu étais Helen... Tout ce temps.
Sanırım Helen Alice haklı olabilir...
Je crois qu'Helen-Alice a raison...
Bu da Helen-Alice.
Voici Helen-Alice.
Helen Alice, onları daha yavaş içsen iyi olur.
Helen-Alice, tu ferais mieux de ralentir avec ça.
Belki de bir Helen.
Peut être une Helen.
Helen, Fran.
Helen, Fran.
Tam da Helen Crowley'nin bize şirket aldırdığı yerler.
Les pays qu'Helen Crowley nous a conseillés.
Helen'ın teklifini bir şartla kabul ettim içlerine girmek diğer şeylerin yanında zaman tablolarına da ulaşmak şartıyla.
J'ai accepté la proposition d'Helen, avec une condition. Je voulais être l'un des leurs. De cette façon, j'ai eu accès à tous leurs plans.
O az daha her şeye ket vuran bir hataydı eğer benim ustaca ikna yeteneğim olmasaydı muhtemelen şu an Helen Crowley'nin yanında gömülü olurdun.
Tout aurait pu tomber à l'eau, à cause de ça. Sans moi, tu serais déjà enterrée avec Helen Crowley.
Şu herife inanabiliyor musun Helen?
Peux-tu croire ce gars, Helen? Hey..
Hey... Helen?
Hélène?
- Evet Helen?
- Oui, Hélène?
Helen Lovejoy. Her zaman huzursuzluk çıkarıyorsun.
Helen Lovejoy, vous remuez toujours le couteau dans la plaie.
Helen. Öğle yemeği benden.
Helen, j'offre le déjeuner.
Sorun değil Helen. Acele etme.
Ça va, Helen, prenez votre temps.
Endişelenme Helen.
Ne vous inquiétez pas, Helen.
Olacağını sanmıyorum Helen.
Je ne vois pas comment, Helen.
O seni sevmiyor Helen.
Il ne vous aime pas, Helen.
Araç Helen Cantera'ya ait.
Le véhicule appartient à une certaine Helen Cantera.
Helen Cantera, Five-O!
Helen Cantera, Five-O!
Helen. O bana ait.
Helen.
- Helen.
Helen.
- Helen. - 18.
Helen.
Helen...
Helen...
- Helen Korth?
Helen Korth?
Helen izin ver yardım edeyim. Lütfen.
Helen...