English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ I ] / Ilkbahar

Ilkbahar tradutor Francês

414 parallel translation
Üç ay sonra - Cheyenne Tepelerinde ilkbahar.
Trois mois plus tard - Le printemps dans les collines Cheyennes.
The Western and Atlantic Ekspres 1861 ilkbaharında Marietta, Ga.'ya hızla ulaşabiliyordu.
Le rapide de la Western and Atlantic file vers Marietta, Géorgie, au printemps 1861.
Çiftçinin ilkbaharı.
Le printemps paysan.
Harvey, en azından ilkbahar dönemi bitene dek okuldan uzaklaştırıldı.
Ce trimestre, Harvey doit être ressourcé.
Ilık ilkbaharın esintisiyle badem ağaçları gün ışığıyla nefes alıyor.
L'amandier respire au soleil et au chaud air du printemps.
Ne zaman yakacak odun kalmazsa, ne zaman ilkbahar gelirse, ya da ne zaman, tanrı korusun, okul yandığında!
quand il n'y aura pas de bois, au printemps ou si, par malheur, l'école brûle.
Hikâye bir ilkbahar gecesinde başladı.
Cela commença une nuit, au début du printemps.
Yaşadığımız çiftlik... en iyisi olsun ya da olmasın yine de... ilkbahar gelmişti.
Dans ce monde, qui n'est peut-être pas le meilleur des mondes, le printemps était revenu.
Ama ilkbaharın büyüsü, büyük çiftlikteki... sefaleti örtmek için yeterli değildi.
Mais la magie du printemps ne parvenait plus... à voiler la misère qui régnait à la Ferme du manoir.
Evet. Her ilkbahar ve sonbaharda.
Chaque printemps et chaque automne.
# İlk alarm, 1952'nin bir ilkbahar günü öğle vaktinde çaldı.
L'alerte fut donnée vers midi, au printemps 1952.
- En çok ilkbaharı seviyorum.
- C'est ma saison préférée.
Hatırlıyorum da 1942 ilkbaharında bir sabah- -
Je me souviens du printemps 43...
Tam bir müsriflik, sonbaharın başından ilkbaharın sonuna kadar Leydi cam altında tutulmalı ve o cam altındayken aşırı külfete katlanarak uçan sinekler tedarik etmeliyiz.
De l'automne au printemps notre belle doit rester sous cloche. Il faut lui procurer des mouches que je fais venir à grands frais.
Ayrıca arkada bu ilkbahar açılacak şekerleme dükkânı var.
Et il y a la confiserie là derrière qui doit ouvrir au printemps prochain.
Ama bir ilkbahar sabahı, o ağaçta küçük yeşil bir incir buldum.
Mais un matin, au printemps, j'ai vu une petite figue verte dans l'arbre.
Ne ilkbahar ama!
Quel printemps!
Kış soğuk ve uzun geçer ve o, pencereden gelen ilkbahar esintisine benziyor.
L'hiver a été long et froid, elle apporte le printemps.
Bu arada ilkbahar geldi. Delikanlıların ilkbaharda neler yaptıklarını iyi bilirsin.
Tu sais ce qui arrive aux jeunes hommes, au printemps?
Bütün ilkbahar süresince poliklinikte derslerimi verdim ve bir sürü öğrenciyi imtihan ettim.
J'ai eu mes conférences d'hôpital et écouté un tas de candidats.
Ve sevgililer ilkbaharı Öpücüklerle canlandırıyor
Les baisers des amants ressuscitent le printemps
Yılın bu zamanında hava ilkbahar şarabı gibi burada.
Il fait si beau.
" Sanki ilkbaharın çıkagelmesi gibi..'
- Tony! - Quoi?
... ve yine mevsimlerden ilkbahar.
Et la belle saison arriva à nouveau.
Çobanlar ve yolcular ilkbaharın sesinin daha da çok çıkmasından konuşuyordu. Aslına bakarsak, güneş meleklerinin çaldığı rüzgarın sesini yalnızca biri duyabilirdi.
Bergers et pèlerins entendaient la voix du Seigneur résonner dans l'air, et les trompettes du vent claironnaient par le souffle des anges illuminés.
Tabii ya, bugün ilkbaharın ilk günü.
C'est le 1er jour du printemps.
Sana mevsimleri bırakıyorum özellikle de ilkbahar ve yazı...
- Je te laisse la poésie, les saisons, le printemps étincelant et l'été jaunissant.
İlkbahar.
c'est le printemps.
İlkbahar...?
Le printemps?
İLKBAHAR
PRINTEMPS 1904
- İlkbahar ve sonbahar.
- Le printemps et l'automne.
" Bir yılda dört mevsim vardır. İlkbahar, yaz, sonbahar, kış.
" Pendant que Nils Holgersson volait avec les oies...
İLKBAHAR BAŞLARI, 16. YÜZYIL İÇ SAVAŞ DÖNEMİ
Pendant les guerres intérieures à la fin du 16ème siècle.
İlkbahar ve yaz geldiğinde, istediğin yere götürebilirsin.
Le printemps ou l'été venus, vous pouvez déménager où vous voulez.
İlkbahar, umuttu.
Le printemps était une promesse.
İlkbahar havasında, Orly, protokol gereği kraliyet çiftini bekliyor.
et c'est sous un gai soleil printanier qu'Orly en fête attend le couple royal. L'exactitude est bien la politesse des rois.
- İlkbahar gelmek üzere.
- Le printemps sera bientôt là.
Toprakla kendimi neşredeyim. İlkbaharın neşesi gibi uzak ve bol. Kalbimin kafesinden çıkayım.
Laisse-moi ne faire qu'un avec toi et étendre mes racines. de la prison de mon esprit.
İlkbaharın geldiğini hissediyorum.
Je sens que le príntemps arríve.
Bize sonsuz ilkbahar esintisi getiriyorsunuz, oğlum.
Vous êtes une brise printanière.
İlkbahar olduğunu biliyorum, Deanie.
Je sais que c'est le printemps mais soyez un peu plus attentive.
İlkbahar geldi ama bahar hâlâ gelmedi.
Le printemps est déjà là.
İlkbahar sonlandıracak kışı Bülbüllerin şakımalarıyla
Qui clôturera l'hiver avec le chant du rossignol. "
İlkbahar geliyor.
Le printemps commence.
Yönetmen Kihachi Okamoto # 1860 İlkbaharı :
Réalisation : OKAMOTO Kihachi
# 1862 İlkbaharı : Sakashita Kapısı Olayı #
Printemps 1862 Attentat contre Ando Nobumasa
# 1863 İlkbaharı : Shinsen Gurubu, muhafazakâr samuray olmuştur. #
Printemps 1863 Formation du groupe Shinsen
İlkbahar bugün oldukça yakındı.
L'AGNEAU DIVIN Ce jour-là, le printemps fit un bond en avant.
İlkbahar geçecek ve yakında tohum ekeceğiz.
Le printemps passe, il faut semer.
İlkbahar deldiğinde sandviç olur musun?
Oh, peut-être un sandwich, maintenant que le printemps est là.
İlkbahar Tek güzel mevsim
Au printemps on se marie

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]