English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ I ] / Isınıyorum

Isınıyorum tradutor Francês

477 parallel translation
Ben... Isınıyorum.
Je me réchauffe.
Isınıyorum.
Je ne fais que m'echauffer.
Isınıyorum, ısınıyorum.
C'était juste un échauffement.
Bir iş kadını olacağımı hiç sanmıyorum.
Je ne suis pas une femme d'affaires.
İnsanları yargılama konusunda pek iyi değilsindir, tabii iş adamlarını bunun dışında bırakıyorum.
Tu n'es pas très bon juge, sauf s'il s'agit d'hommes d'affaires.
Bu korkunç parti yüzünden, berbat bir iş çıkarıyorum! Evet, biliyorum.
Avec cette fête, je n'y arrive pas.
Bu iş bitti fakat ben hala genç Hunter'ın bu gizemli olaya nasıl karıştığını anlayamıyorum.
Voilà qui est réglé. Je ne comprends toujours pas comment il s'est retrouvé impliqué.
İş dolayısıyla birçok kişiyi tanıyorum. Editörler, sekreterler, diğer eskiz sanatçıları, bilirsiniz işte. - Ama siz benim ilk gerçek arkadaşımsınız.
J'ai bien des relations d'affaires... éditeurs, dessinateurs... mais vous pourriez être mon premier ami véritable.
Sıkıntını anlıyorum ama bu bir iş.
Je comprends tes difficultés, et désolé pour cette discussion.
- Anlıyorum. - Büyük iş başardınız, Svoboda.
- Vous avez fait du bon travail.
Tabii pek paralı değil, kabul et diye de sana yalvarmıyorum ama iş iştir.
Evidemment, ce n'est pas grand-chose. Mais c'est un boulot.
Bir dakika. Bill Ficco için bir iş yapıyorum. Alkol günlerinde Tucker'ın ortağıydı.
Je travaille pour Bill Ficco, l'ancien associé de Tucker.
Ben elimden geleni yapıyorum, bu iş öyle kolay değil.
Je fais ce que je peux, ce n'est pas facile.
Bu madenin pek iş yapacağını sanmıyorum.
Mais cette mine d'or ne vous rapportera rien.
Ama seni uyarıyorum. Bu iş öyle çerez değil, tamam mı?
Je te préviens, ce n'est pas de la tarte.
Senin gibi birinci sınıf bir iş adamının tutup da kendi nişanlısına aşık olacağına inanamıyorum.
Je ne peux pas croire qu'un homme d'affaires aussi doué que toi... puisse se laisser aller au point de tomber amoureux de sa fiancée!
İş yapılacağı günler revirde hasta akınıyla karşılaşıyorum.
Quand il y a du travail, j'ai toujours une vague de malades.
Böyle bir iş için bana neden ihtiyacın var anlamıyorum.
Tu n'as pas besoin de moi pour t'aider à gérer ce genre de choses.
- Anlıyorum, ama ne kadar iyi bir öğretmen olursan ol yine de ek iş yapmak zorundasın.
C'est absurde qu'un bon professeur doive chercher un salaire d'appoint.
Doktor, düşüncesizlik etmek istemem, ama bir iş adamı olarak, neyi kanıtlamağa çalıştığını anlamıyorum.
Je ne veux pas étre indiscret, mais en tant qu'homme d'affaires, je ne comprends pas ce que vous essayez de prouver.
Sabahın 1 : 00'i ve sen hayırlı bir iş yapıyorum diyorsun?
Faire tout ça à 1 h du matin, ça vous donne envie de le remercier? Oui!
Bakın Bay Jarvis, bu film bir televizyon reklâmı... bu teklifi size yapıyorum, çünkü sizin ilgi alanınıza giren bir iş.
Le film que je vous propose est commercial, M. Jarvis. C'est le genre que vous réussissez si bien.
Esprili insanlar tanıyorum elbette. Karımın arkadaşları, iş arkadaşlarım,... ama benim şahsen espri gücüm yoktur.
Bien sûr, je connais des gens qui ont de l'humour, des amis de ma femme, des collègues de bureau, mais moi-même personnellement, je n'ai pas d'humour.
Herman, bakıyorum iyi bir iş başardın.
Eh bien, Herman, tu as fait un bon atterrissage?
Akrabalarım Edo'da ve hizmetçi olarak iş bulmama yardımcı olacaklarını sanıyorum.
J'espère qu'en allant à Edo, je pourrai trouver un travail.
İş görüşmesi için, bugün vaktiniz olacağını sanmıyorum, Bay Strutt.
Vous n'avez pas le temps de parler affaires.
Yıllardan beri sana bu kadar iş verdikten sonra bunu bana nasıl yaptın anlamıyorum.
Je ne sais pas comment tu as pu en venir... á me faire un coup pareil, Tom Witherspoon. Aprés toutes les affaires que je t'ai données au fil des ans!
Böyle iş yemeklerinden hoşlanmıyorum.
Je n'aime pas ces dîners d'apparat.
Zamanımın yüzde doksanını bu iş için harcıyorum.
Je consacre 90 % de mon temps à cette affaire.
Sorun değil, iş aramıyorum.
Je n'en cherche pas.
Bakıyorum da iş başındasın.
Vous travaillez dur à ce que j'entends.
İş bitmeden kimsenin ayrılacağını sanmıyorum.
Personne ne devrait partir avant que ce soit terminé.
Anlıyorum, Uygun bir iş bulmak zordur Sen sadece biraz şansızsın
Les gens talentueux et sous-estimés sont légion, mais peu subissent votre sort si injuste.
Onun da George ile iş yaptığını sanıyorum.
Lui aussi, je crois, est un associé de George.
Fevkalade bir iş yaptığını anlıyorum. - Teşekkür ederim Yoldaş. - En uygun adayların kimler?
Quels sont les candidats?
Aranızdan Philadelphia'ya yolu düşecek olan olursa lütfen beni aramasın..... zira şu andan itibaren ayaktakımıyla iş yapmıyorum. Şerefe!
Si vous passez par Philadelphie n'essayez pas de me joindre parce qu'à présent on ne joue plus dans la même cour.
Bugün iyi iş çıkardın. Yılda yüzde iki kayıp vardı ha? Şimdi yüzde 7'ye çıktı, soğuktan ölenleri, ölü doğanları ve bahardaki kayıpları saymıyorum bile!
aujourd'hui. sans parler des morsures de l'hiver et des portées perdues dans la boue au printemps.
"... ama bu iş sayılmaz. Çünkü karşılığında para almıyorum.
" Mais ce n'est pas vraiment travailler, comme je ne suis pas payée.
Bir kadın olarak o iş için para ödediğimde inanılmaz derecede utanıyorum. - Anlıyor musun?
Payer en femme, ça me faisait affreusement honte.
Yarın bir iş seyahatine çıkıyorum.
Demain je pars en voyage d'affaires.
Bir kez daha, ikimizin ayrılmasının ne kadar hayırlı bir iş olduğu onaylıyorum.
Je me répétais juste qu'on avait bien fait de se séparer.
Willie, seni tanımıyorum ve bu bir iş. Bak ne diyeceğim, durumla ilgili bir hissim var. Ve bir şey olacağını sanmıyorum.
Je ne sais pas pour toi, parce que tu es notre job... mais je sens les situations, et là je ne crois pas que quoi que ce soit arrivera.
Gordon İş Bulma Ajansı'nı arıyorum.
Je cherche l'agence d'emploi Gordon.
Şehre döndüğümde, bu iş bitmezse başın belada demektir. şimdi kapatıyorum!
Sinon, quand je rentrerai à Kowloon, tu le sentiras passer.
Buraya Wally'nin numarasını ve benim iş numaramı yazıyorum.
Je vous inscris le numéro de Wally et le mien au journal.
Mortwell'i arıyorum. Anlarsın, iş için.
Je cherche Mortwell.
Sanırım mezarlıkta da konuşabilirdik ama ölülerin arasında iş konuşmaktan hoşlanmıyorum.
On aurait pu parler au cimetière, mais je n'aime pas parler affaires au milieu des morts.
Başına ne iş aldığını bildiğini sanmıyorum, deneyimin yok.
Tu ne sais pas dans quoi tu t'embarques.
Ben onu tanıyorum. bu şeytanın işi... Pis iş, küçük yaşta seks konuşmak!
C'est le travail de Satan... que d'écouter de dégoûtantes conversations sexuelles à ton âge!
Fakat size karşı dürüst olacağım, efendim, yaptığım iş türünün sizin sandığınız kadar ilgi çekici olduğunu sanmıyorum.
Mais il faut que je vous dise une chose. Le métier que je fais n'est pas aussi palpitant que vous le pensez.
Senin iki katın iş yapıyorum.
Par exemple, moi je me tape le double du boulot ici, mec.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]