Ivory tradutor Francês
76 parallel translation
Kokomo'dan Ivory Joe.
Ivory Joe de Kokomo.
Ben Vincent Ivory, bay Bennet`in avukatıyım.
Je suis Vincent Ivory, l'avocat de M. Bennet.
Biz takım arkadaşıyız. Zenci ve parlak.
Toi et moi, c'est "Ebony... et Ivory".
Karaoke yapmıştık ya. Tracy ve ben "Ebony and Ivory" söylemiştik.
Tu m'as vu au karaoké avec Tracy sur "Ebony Ivory"?
Boyanın adı Ivory Bone.
La couleur s'appelle "ivoire".
Bu tablet, geçen yıl Ivory Sahilinde bulundu. Kayıtların haritası olduğu düşünülüyor.
Cette tablette, découverte en Côte d'lvoire, est censée être cette fameuse carte.
Yılda 1 metre eder. Merchant Ivory filmleri bile daha hızlı ilerliyor.
C'est plus lent qu'un film d'Ivory!
Yemin ederim siz Yahudilerin Ivory Ligi'nde kendinize ait gizli bir mafyanız var. Lanet olası Yale.
- Putain de Yale!
Lanet olsun Ivory.
Putain, lvory.
Öf be Ivory!
Putain, lvory!
- Bu mala Ivory derler.
- Elle s'appelle Ivory.
- Mal dediğin böyle olur.
- C'est ça. - C'est l'Ivory.
- Bu Ivory.
- C'est Ivory.
Hayır, Ivory bu be kardeşim.
Non, c'est l'effet Ivory.
Üf! Ivory!
Ivory!
Baksana, Ivory uçuşu bitmedi mi hala?
On est toujours sous l'effet d'Ivory?
Şu Ivory malından ne kadar kaldı?
Il nous reste beaucoup de cet Ivory?
Bizim Ivory'miz var. Bu sayede bütün notlarımız "A".
On a l'Ivory et du coup on n'a que des "A".
Ivory'nin küllerinin hepsi o bitkideydi.
Toutes les cendres d'Ivory étaient dans cette plante.
Hiç Ivory'miz kalmadı... buradan atılmak üzereyiz... senin yaptığına bak.
On n'a pas d'Ivory, on est sur le point de se faire virer, et toi, qu'est-ce que tu fais?
Hadi gel Ivory.
On y va, lvory.
- Bir dakika. Ivory burada mı?
- Attends. Ivory est là?
OT + IVORY = BULANTI YOK
chronique + Ivory = PAS DE NAUSEE
Pekala Ivory.
Très bien, lvory.
- 1, 2, ve 3'üncüsünü kaçırdıysam bundan zevk alır mıyım?
- On m'avait dit Merchant Ivory.
Aman Tanrım, tek başına bir "Zenci ve Beyaz" düeti yapabilirsin.
Oh mon Dieu, tu pourrais faire le duo de "Ebony" et "Ivory" à toi tout seul.
Hiçbir şey Nike'ın yerini tutamaz. Ivory'ye sor.
Rien vaut des clous à côté des Nike.
Preacher Man'e sor.
Demande à Ivory, à Preacher Man.
Hadi lvory.
Allez, Ivory.
Ayağa kalk lvory.
Lève-toi, Ivory. Lève-toi.
- Ivory'yi oyuna sok.
- Sortez Ivory...
- Sahada durum nasıI lvory?
- Comment c'est là-bas, Ivory?
Nihayet, lvory Christian'la takımda bir hayat ışığı parladı!
- Ouais! Finalement une étincelle de vie sous la forme de Ivory Christian!
Ivory.
Ivory.
Ivory, sen ve Steen onları şaşırtacaksınız.
- Toi et Steen, tournez-vous. - Oui, monsieur.
"A" boşluğunda ondan kurtul.
- Yo, coach. Ivory, tu sors de derrière lui dans la brèche "A".
Ivory Christian, NCAA 1. Lig... futbol bursu alan tek son sınıf öğrencisi.
" Ivory Christian était le seul terminale... à recevoir une bourse de football de la NCAA, Division I.
Dostum, "Ebony and Ivory" işe yaramadı.
"Ebony and lvory" n'a pas marché.
İşte bunu seviyorum. Birlikte çalışmayı öğrenmek. Biraz Siyah ve Beyaz macerası.
J'aime vous voir accordées au son de Ebony Ivory.
Yetkililer Pauly'nin cesedinin yerine, sıkıcı bir Merchant lvory filmi olan Günün Cesedi'ni bulmaktan dolayı düş kırıklığına uğradılar - Sör Anthony Hopkins oynuyordu.
Les autorités furent déçues de ne pas trouver les vestiges de Gras Double Pauly, mais plutôt, "Les vestiges du jour", un film chiant de James Ivory avec sir Anthony Hopkins.
Bizi, bir Merchant-Ivory * filminin içine daldırdılar. ( Merchant-Ivory : Bir film prodüksiyon şirketi )
Ils nous ont plongé dans un film de Merchant et Ivory.
Aynen Jenny, Kacey, Traci, Gina, Terra, Ginger, Heidi, Jill, Ivory, Ebony ve Tiffany gibi!
Même chose pour Jenny et Kacey, Traci, Gina, Terra, Ginger,
Tatlı Rosita'nın gözlerinde bembeyaz yalanları görüyorum
I see those ivory lies in sweet Rosita's eyes
"The lvory Star" hariç diğer gemiler ABD limanlarına gidiyor.
Alors tous ces bateaux sont à destination de ports américains, sauf le Ivory Star :
Tamam mı ak ve kara?
Compris... Ebony and Ivory *?
Kuzey'de yaparsın belki. Boyanmış, "Ebony ve Ivory" i söylüyorsunuz.
Bref, des nains maquillés, qui chantent Ebony and Ivory.
Çinli-Jamaikalı Ivory Hong. Artık aracısı yokmuş. Tek bölgede çalışıyormuş.
Ivory Fong, un Chinois-Jamaïcain qui n'a plus de dealer mais fait pousser...
# Müthiş bir uyum içinde yaşar #
# Ebony and ivory
Ivory!
Oh, lvory!
- Ivory.
Ivory!
İzlemeye gidebiliriz. Geçmişe ait fildişi tüccarı. Sağlama alabilirsin.
Très bien, on peut aller voir la rétrospective de "The merchant ivory" au moins ton âme sensible ne sera pas perturbée, et je pourrai ratrapper mon sommeil.