English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ J ] / Jewel

Jewel tradutor Francês

311 parallel translation
Kızımla... Jewel Mayhew'ün kocası.
Ma fille et le mari de Jewel Mayhew.
Hatta Jewel'in dün gece burada olduğunu bilmiyor.
Elle ne sait même pas que Jewel était là hier soir.
Anlamadım. Jewel dün gece burada mıydı?
Comment ça, Jewel était là hier soir?
O zaman ben Jewel Mayhew'üm dersin kocacığımın kellesini aramaya geldim dersin.
Dans ce cas, tu lui dis que tu es Jewel Mayhew et que tu viens chercher la tête de ton pauvre petit mari.
Aklıma gelmişken Şerif Jewel Mayhew ile buluşmamı sağlayabilir misiniz?
Au fait, shérif, pourriez-vous me faire rencontrer Jewel Mayhew?
Bunun arkasında Jewel Mayhew'in olduğunu duyarsam hiç şaşırmam.
Je ne serais pas étonnée d'apprendre que Jewel Mayhew soit derrière tout ça.
Beni evden çıkartmak için Jewel Mayhew'e yardıma gelmiştir.
Mais peut-être pour aider Jewel Mayhew à me chasser de chez moi.
Miriam niye Jewel'le birlikte bana komplo kurmasın?
Et pourquoi Miriam et Jewel ne comploteraient-elles pas contre moi?
Kocasıyla benim aramda olanları Jewel'in kulağına kim fısıldadı?
Qui est allé voir Jewel en cachette pour lui raconter que son mari et moi étions amants?
Evet, Jewel'e söyledim.
Oui, je l'ai dit à Jewel.
Jewel. Jewel Mayhew.
Jewel Mayhew.
Jewel Mayhew kendi evimde bile beni rahat bırakmıyor!
Jewel Mayhew vient me harceler dans ma propre maison.
Dergiyi Jewel Mayhew mi getirdi sence?
Tu crois que Jewel Mayhew l'a ramené ici?
Jewel Mayhew'ün seni yıllardır aklına getirdiğini sanmıyorum.
Elle n'a peut-être pas pensé à toi depuis des années.
Bunları Jewel Mayhew'in göndermediğine kimse beni inandıramaz!
Et personne ne pourra me faire croire qu'elles ne sont pas de Jewel Mayhew.
Jewel Mayhew hâlâ orayken olmaz.
Pas sous les yeux de Jewel Mayhew.
Ama gündüz gitmem. Karanlık basmadan bir yere gitmem. - Yoksa Jewel beni görür.
Mais je ne partirai qu'après la tombée de la nuit, car Jewel pourrait me voir.
Jewel eninde sonunda bunu öğrenecektir.
- Jewel saura tôt ou tard.
- Elbette Jewel Mayhew'di.
Mais Jewel Mayhew.
Jewel Mayhew senelerdir bana rahat bir hayat sürdürmekten başka bir şey yapmadı.
Jewel Mayhew n'a rien fait depuis des années, à part m'entretenir.
Ya Jewel Mayhew?
Et Jewel Mayhew?
Jewel'e yazdığım notların işe yarar bir amacı vardı.
Mes lettres à Jewel avaient un but plus concret.
Bu evde başıma gelen en iyi şey o gece Jewel Mayhew'ün yazlık eve gitmesini görmem oldu.
La seule bonne chose qui me soit arrivée dans cette maison a été de voir Jewel Mayhew entrer dans le pavillon d'été ce soir-là.
Jewel kocasını öldürdü ve sen hem ona hem de Charlotte'a senelerce acı çektirmeyi hiç acımadan yapabildin öyle mi?
Jewel a assassiné son mari, et tu as fait souffrir Jewel et Charlotte pour ce crime durant toutes ces années?
Jewel Mayhew...
Jewel Mayhew...
- Jewel Mayhew bu sabah ansızın ölüvermiş...
Jewel Mayhew est tombée raide morte ce matin.
1927'de kocasını öldüren kişinin aslında Jewel Mayhew olduğunu varsayalım ve cinayeti gören birisi oldu diyelim...
Mais si c'était Jewel Mayhew qui avait tué son mari en 1927? Et qu'il y avait eu un témoin de ce meurtre?
Hiç olmazsa Jewel Mayhew'ün ölümündeki zamanlamanın ve bütün bunların alaycı bir rastlantı sonucu olduğunu çıkartırız.
Donc la coïncidence de la mort de Jewel Mayhew et de tout ça relèverait d'une étrange ironie.
Barın sahibi en iyi silahşörün Jewel adında bir adam olduğunu söyledi, ama o yokmuş bu yüzden Dancer'ı getirdim.
Le patron du saloon a dit qu'un certain Jewel était le meilleur tireur mais qu'il avait dû partir.
Jewel burada.
Jewel.
- Adın Jewel mı? - Hayır.
- Vous vous appelez Jewel?
Jewel.
Jewel.
İhtiyacım olduğunda sana şöyle seslenirim, Jewel.
Si besoin est, je vous appellerai, Jewel.
Bize boşa harcattığın bu kadar zamandan sonra,. dua et de Jewel denilen adam söyledikleri kişi olsun ve söylediklerini yapsın.
Après tout ce temps gaspillé, prie pour que ce type soit ce qu'il prétend être et fasse ce qu'il a dit.
Bayan Adams, bu Bay Jewel.
Mme Adams, voici M. Jewel.
Bay Jewel otelden pek hoşlanmadı.
M. Jewel n'aime pas trop l'hôtel.
Jewel!
Jewel!
Dün gece Jewel, Matt Weaver'ın bir kuş gibi uçup gitmesine izin vermiş.
Jewel a laissé filer Matt Weaver, hier soir.
Jewel...
Jewel...
Ben... Özel olarak konuşmak istiyorum, Jewel.
Je voudrais... vous parler en privé.
Jewel sana onun saçını nasıl yapacağını göstermedi mi?
Regarde moi ça. Jewel ne t'a pas montré comment la coiffer?
Bir kere orada bulundum, dolandırıcı "21 Jewel Slim" i ararken.
J'étais là-bas quand je cherchais l'escroc "21 Jewel Slim".
- Jewel'da bu akşam yeni bir film başlıyor.
- Il y a un nouveau film au Jewel.
Dinleyin, Jewel benim her şeyim.
Le Jewel est mon gagne-pain.
Sinemada büyük bir olay vardı.
Il y avait un de ces charivaris au Jewel.
Eastern Jewel. Dans sınıfında birlikteydik.
On allait aux cours de danse ensemble.
Eastern Jewel
Joyau d'Orient!
Altı soyguncu var. Lobideki polis alarmını devre dışı bırakmışlar. 13 / F'ye çıkmışlar ve Wing Hang Mücevher Atölyesi'ni soymuşlar.
Dans ce building, au "Jewel Exchange"... 4 à 5 hommes masqués sont entrés.
Bu arada bilmek istersen adım Jewel.
si ça t'intéresse.
Selam ben Jewel.
Salut, je m'appelle Jewel.
- Hey Jewel, benim.
- Jewel, c'est moi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]