Jiaying tradutor Francês
52 parallel translation
- Çok duygusal biri Jiaying.
- Il est bouleversé, Jiaying.
- Jiaying?
- Jiaying?
- Bu kadar yavaş yaşlanıp değişim boyunca pek çok nesle öğüt verebilmen büyük bir lütuf Jiaying.
C'est une chance que vous vieillissez lentement, Jiaying, et que vous guidiez autant de générations durant la transformation.
- İsmim Jiaying.
Mon nom est Jiaying.
İsmim Jiaying.
Je m'appelle Jiaying.
Jiaying'in herhangi birini kanatları altına alması gerçekten etkileyici.
C'est très impressionnant que Jiaying prenne quelqu'un sous son aile.
Jiaying'e yeteneğimi kullanmayacağıma dair söz verdim. Bir dostu kurtarmak için izne mi ihtiyacın var?
J'ai promis à Jiaying que je n'utiliserais pas mon don.
- Jiaying, bu...
- Jiaying, c'était... - Quoi?
Jiaying sana Cal'i geri dönmemek üzere göndereceğini söyledi mi?
Jiaying t'a dit qu'elle avait renvoyé Cal? - Il ne reviendra pas.
Jiaying eve döneceğini söylemişti.
Jiaying a dit que tu allais à la maison.
Jiaying tüm o insanlardan sorumlu ve ben de...
Jiaying... Elle est responsable de tous ces gens, et je...
Jiaying her şeyin yolunda olduğundan emin olmak için beni gönderdi.
Jiaying m'envoie pour être sûr que tout va bien.
Jiaying için, ailemiz için yaptığım onca şeyden sonra... Yıllarca aradığım şey acı ve reddedilişmiş!
Après tout ce que j'ai fait pour Jiaying pour notre famille... des années de recherches, la douleur, et le rejet!
- Jiaying izin vermiyordu ama- -
- Jiaying ne l'aurait pas permis si j...
Seni çok kıskanıyorum. Jiaying'in ihtiyacı var sana çünkü. İnsanları Öteki Dünya'ya sen getirip götürüyorsun.
Je t'ai envié parce que Jiaying a besoin de toi.
Jiaying ile bana yardım ettiler.
J'en sais assez. Lui et Jiaying m'ont aidé.
Bu yüzden liderleri olan Jiaying denen kadına bir görüşme teklif edeceğim.
C'est pourquoi je propose qu'on organise une rencontre avec leur chef, cette femme Jiaying.
- Jiaying, bu durum onu ilgilendirmez.
- Jiaying, ça ne le concerne pas.
Jiaying ile konuşup, neden geldiğini, yardım etmek istediğini açıklarım.
Je parlerais à Jyaying, lui expliquer pourquoi tu viendras Que tu ne veux qu'aider.
Ağzından düşürmediği kadın Jiaying annesiymiş.
La femme dont elle parle, Jiaying... c'est sa mère.
- Jiaying'i uyarmak zorundayız. - Olmaz.
- Nous devons prévenir Jiaying.
- Jiaying, S.H.I.E.L.D. ile buluşamaz.
- Jiaying ne peut pas rencontrer le SHIELD.
- Jiaying olmayacaksa kim olacak peki?
- Si ce n'est pas elle, alors qui?
Jiaying'i nereye götürdün?
Où as tu emmenés Jiyang?
- Jiaying, buradayım.
- Jiaying, je suis là.
Çünkü Jiaying'e barış teklifi olarak bir hediye sunacak diye tonla zahmete katlandı.
Parce qu'il a fait tout son possible pour que je trouve un cadeau pour Jiaying, un gage de paix.
- S.H.I.E.L.D.'a güvenilmemesi konusunda Jiaying haklıydı demek oluyor.
- Que Jiaying avait raison...
Jiaying seni neden gönderdi?
Pourquoi Jiaying t'a envoyé?
Melekler koruyucudurlar Jiaying ama aynı zamanda da habercidirler, gerçeği ortaya çıkarmak için gönderilirler.
Les anges sont des protecteurs, mais ils sont aussi les annonciateurs, envoyés pour révéler la vérité.
O köyü yok etmek Jiaying'in fikriydi, değil mi?
C'était l'idée de Jiaying de détruire ce village, n'est-ce pas?
- Bu Jiaying'in planı, senin değil.
- C'est le plan de Jiaying, pas le vôtre.
Jiaying'in gözünü kan bürümüş.
Jiaying est sanguinaire,
Jiaying, Cal'in dikkat dağıtmasını gemiyi dakikalar içinde ele geçirmek için kullandı.
Jiaying a utilisé Cal pour prendre le contrôle du vaisseau.
- Jiaying'in orada yaptığı şey cinayetti.
Ce que Jiaying a fait.. c'était un meurtre.
Jiaying'in öz kızını bize karşı döndürdüler.
Ils ont retourné la propre fille de Jiaying contre nous.
Her şeyi düzenleyen Jiaying'ti.
Jiaying a tout manigancé.
Burada değil çünkü neler olduğunu ya da neler olacağını gördü ve Jiaying onun konuşması riskini alamazdı ve bu yüzden de boğazını kesti.
Elle n'est pas là parce qu'elle a eu une vision de ce qui est arrivé, de ce qui va arriver. Et Jiaying ne voulait pas qu'elle parle donc elle lui a coupé la gorge.
Tuzak kurabilecek tek kişi Jiaying değil.
Jiaying n'est pas la seule à savoir tendre un piège.
Bilmiyordun ama Jiaying'i durdurmak zorundayız.
Tu ne savais pas. Mais maintenant nous devons arrêter Jiaying.
Öteki Dünya'dan Jiaying'in eşyalarını gönderdiğin için teşekkür ederim.
Je voulais te remercier pour avoir envoyé les affaires de Jiaying.
Jiaying dumandan kurtulamayacakları uzak tutmak için terrigen kristali sıkıştırmış.
Jiaying devait l'avoir piégé avec un des cristaux Terrigen pour éloigner quiconque ne pourrait survivre au brouillard.
Lash, Jiaying'in defterini kullanarak bizi buluyor.
C'est comment j'ai su que Lash utilise le livre de Jiaying pour nous trouver.
Bu yüzden Jiaying öbür tarafta bu kadar seçiciydi.
Voilà pourquoi Jiaying était si sélective au-delà.
Evet, Bu yüzden Daisy, Jiaying'i durdurabilmişti zaten.
Oui, mais grâce à ça, Daisy a été en mesure d'arrêter Jiaying.
Onu götürmemden birkaç hafta sonra, Jiaying onu gizli arşive girmeye çalışırken yakaladı ve sürgün etti.
Quelques semaines après mon arrivée, Jiaying l'a surpris dans ses archives privées et l'a banni.
Jiaying'in evcil köpeklerinden birini peşimden göndermesini.
Que Jiaying m'envoie un de ses petits chiens.
Jiaying güçlendirmek için seni mi seçti?
Jiaying était d'accord pour te donner tes pouvoirs? Oh, Lincoln.
Jiaying ve sen, küçük plânınıza beni bulaştırmasa...
Pourquoi ne me laissez vous pas en dehors de votre plan que toi et Jiaying...
Jiaying öldü ve Diğer Dünya kül yığını hâline geldi.
Jiaying est morte, et Afterlife est un tas de cendre.
Görüyorsun, Jiaying bazı konularda haklıydı.
Jiaying avait raison sur quelques points.
Jiaying bütün olayı anlattı.
Jiaying m'a raconté toute l'histoire.