English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ J ] / Jubal

Jubal tradutor Francês

109 parallel translation
"Bay Jubal Crabby buraya geldiğinde..."
"quand M. Jubal Crabby arrive..."
Çocuk işte bu, Jubal.
Voici l'enfant, Jubal.
- Jubal Troop.
- Jubal Troop.
Jubal Troop.
Jubal Troop.
Biliyor musun, Jubal, gün gelir... insan gideceği yeri seçmek zorunda kalır... yoksa hiç bir yere varamaz.
Tu sais, il arrive un jour, Jubal, où un homme doit décider où il va, sans quoi il n'arrivera nulle part.
Yeni ustabaşın Jubal Troop geri dönmedi.
Votre nouveau second Jubal Troop n'est pas encore revenu.
O koyun çobanı Jubal Troop'a işi onun verdiğini de biliyoruz.
Et nous savons qu'il a donné du boulot à ce berger meurtrier de Jube Troop.
Jubal Troop şu anda nerede?
Où est Jube Troop?
Sam, sen Jubal Troop'un arkadaşısın, değil mi?
Sam, tu es un ami de Jubal Troop, non?
- Jubal Troop nerede, biliyor musunuz? - Neden, hayır, bilmiyoruz.
- Savez-vous où est Jubal Troop?
Şimdi doğru olanı bulacağız, böylece Jubal Troop'u da.
Trouvons la bonne et nous aurons trouvé Jubal Troop.
Hey, Jubal! Hey, Jubal!
Jubal.
Misafirlerimiz geliyor Jubal.
- Des cavaliers approchent.
Yine bir halt mı karıştırdın? Hiçbir şey yapmadım Jubal.
- Qu'est-ce que tu faisais encore?
Hoş bulduk Jubal. Geceyi burada geçireceğiz.
Les gars et moi, on espérait passer la nuit ici.
Jubal nerede?
- Où est Jubal?
Sanırım başın dertte Jubal.
- Je ne veux pas déranger.
Bir an evvel toparlanmamız gerekiyor. Jubal, kahve ve kurabiye ne olacak peki?
- J'aurais bien pris du café et des biscuits.
Buradayım. Sakın toprağıma basmayı düşünme Jubal.
C'est pas la peine de descendre.
Bu mantıklı değil Jubal!
Un homme en fuite.
Günlerimizi at sırtında onu kovalayarak geçiremeyiz.
Jubal pensait qu'on l'aurait avant la nuit.
Dur bakalım Jubal. Kimseyi zorla çağırmadık.
Si un homme veut partir, il le peut.
Sana katılıyorum Jubal.
Harve n'a pas dit qu'il voulait rentrer.
Çünkü tek şansı bu Jubal.
Martin, t'es entier?
Jubal ve ben yukarıya çıkacağız.
- Je l'ai vu bouger.
Martin, sen atlarla kal.
Nye, Elias, Jubal et moi, on le prend en chasse.
Yemek hazır.
Mais Jubal, oui. Il dit qu'on n'imagine pas comme c'est immense.
İnsanları etkilemekte gerçekten çok başarılısın Jubal.
Celui qui abandonne rentre â pied.
Ne olursa olsun, istediklerini alırlar. Yanılıyor muyum Jubal?
Un Indien n'emmène que son cheval en expédition.
Belki de şanslıyızdır.
Jubal a raison. Ce sont des Comanches.
Boşuna konuşma Jubal.
- Josh a raison. Tu parles.
Pekâlâ, bu kadar yeter Jubal!
Attachez-la bien.
Bak Earl, eğer onun peşinden gidersen Jubal buna sinirlenebilir. Jubal!
Jubal sera un petit peu contrarié, si t'épouses une squaw.
Jubal beni tanımıyor bile.
J'appartiens pas â Jubal.
Bu yüzden kardeşinle birlikte daha dikkatli olmanı istiyorum Jubal.
Je veux ta parole, ou vous pouvez y aller seuls.
O artık büyüdü Jubal.
- C'est un grand garçon.
Ama veremeyeceksin Jubal, çünkü anlının ortasına bir delik açacağımı biliyorsun.
Mais tu ne feras rien parce que tu sais que je te tuerai.
Kahvaltıda ne var Jubal?
Attendons le petit-déjeuner.
Dikkatli bak Jubal.
Regarde autour de toi.
Bu senin hatandı Jubal. Sanki sen çok iyisin Quincey.
C'est de ta faute, Jubal.
Bunu yapamam Jubal!
J'en ai assez de toi.
Sen kalabilirsin Jubal, ama hepimiz sabah geri dönüyoruz.
Reste si tu veux, Jubal. Mais nous rentrerons demain matin. Vous avez vu Earl.
Jubal, benim bir doktora ihtiyacım var. Yoksa devam edemem.
- Sinon, je resterais.
Benim, Jubal.
C'est moi, Jubal.
Jubal, sen hiç eğlenmez misin?
Ça te démange jamais?
Melachie haklı Jubal.
- Mais l'lndien passera, lui.
Kardeşim Jubal bir kere gitmişti.
Les Highlands de l'autre côté du fleuve.
Çok zaman kaybettik. Sen körsün Jubal!
La haine t'aveugle, Jubal.
Kan'a kan diyorsun değil mi Jubal? Buraya o melezi öldürmeye geldik ve onu öldüreceğiz.
On est venus pour pendre l'lndien et c'est ce qu'on fera.
Josh'ın durumu çok kötü Jubal.
Josh et moi, on part.
Peşinden gideyim mi Jubal?
- Je le poursuis? - Oui.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]