English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ J ] / Jute

Jute tradutor Francês

185 parallel translation
Çuval bile giysen seni yine güzel bulurum.
Tu serais belle même dans un sac de jute.
Beyaz kumlu ve çamurlu kıyılarının... ve pirinç tarlaları ile kendir tarlalarının arasından yavaşça akardı. Kendir, düz bataklıklarda yetişirdi, muson yağmurlarının yarattığı seller, yetişmesindeki en büyük etkendi.
Il coulait lentement entre les bancs de sable blanc... les rizières et les champs de jute... qui pousse dans les marécages... inondés de mousson.
Kendir, Hindistan'da yaşama sebebimizdi.
Nous vivions en Inde à cause du jute. 33 00 : 05 : 11,377 - - 00 : 05 : 13,277 Toute notre vie en dépendait.
Babam, kendir üretiminden sorumlu olan kişiydi.
Mon père dirigeait une presse à jute.
Bu maddeyle ne yapıyorlar? Yani, kendir nerelerde kullanılıyor?
Que fait-on de tout ce jute?
Yüzbaşı John'un ilgisini çeken şey kendir değil şaşırtıcı babamdı.
Le jute n'intéressait pas le capitaine John... Cela étonna papa.
Lifli kendiri... ve işçilerin balyalanmış kendirleri hiç bitmeyecekmişçesine taşımalarını severdi.
Il amait les ballots de jute... la procession interminable des porteurs.
"Katı Kalpli Hannah" bir Palm Beach gezgini hardal rengi basma pantolonu ve gri ve beyazlı ipek bluzu ile.
"Hannah-Cœur-de-Pierre". Costume Palm Beach : pantalon moutarde en toile de jute, et chemisier en soie grise et blanche.
- Tipik kolej çocuğu çilli, kısa çoraplı ve spor ayakkabılı.
Il différencie Dior d'un sac de jute?
Kum torbası çuvallarının 10 tanesi 1 paunt.
Sac en toile de jute : 1 livre les 10.
- Efendim, adım Jute.
- Jute, monsieur.
Bu Jute.
Voici Jute.
Ve Jute. Bana bir daha "efendim" deme!
Jute, ne m'appelle pas "monsieur."
Jute
Jute!
Buraya gel Jute.
Viens. Jute.
- Anladın mı, Jute?
- D'accord, Jute?
Topa, topa, Jutel...
La balle, Jute!
Jute, hadi!
Jute, allez!
Hadi, Jute!
Allons-y, Jute!
Jute, hadi!
Jute! Vas-y!
Çuvaldan bir giysi mi yoksa?
De la toile de jute!
Haşmetli Kral Tartışılır Bruno'nun naçizane tellalı olarak ilan etmekten şeref duyarım.
Mon humble statut de héraut de sa magni... Magnificence, le roi Bruno le Douteux... me donne le privilège de vous annoncer... une jute...
Kendir kumaşından içliklerin dayanılmaz dokusu! Bunu anlayabiliyorum.
La texture irrésistible des sous-vêtements de jute!
-... % 80 oranda kenevir...
- de 80 % de toile de jute...
- Boşanabilirdi.
Elle aurait pu jute divorcée.
Sperm Temizleyici Sperm Gargarası yapan Çıplak Yosmalar, Sperm Kıçları III,
Lâche le paquet, Salopes assoiffées, Ça jute,
Yaramazlık yaptığım zamanlar, Beni bir çuvala koyup Kamışla döverlerdi..
Quand j'étais insolent, on me fouettait dans un sac de jute.
Tamam tamam sadece kazaydı
- Non, non, c'était jute un accident.
Sizi bir düşünceyle bırakayım : Am.
A tous ceux qui nous écoutent : "jute".
Adına jüt deniyor.
Ça s'appelle de la jute.
Merhaba Pete, ben de şimdi sana gelecektim.
Pete, j'allais jute venir vous voir.
Sperminin tadı çok kötü olan bir adamla beraberim.
Je sors avec un type qui a le jute absolument dégueu.
- Sevgili Martha, ben ekşi sperm, yardım et!
Chère Martha, jute dégueu, aidez-moi!
Sevgili ekşi sperm, tatlı birşeyler ye.
Cher jute dégueu, essayez la menthe.
- Sperminin tadı çok kötü.
- Ton jute est dégueulasse.
Beni duydun. Sperminin tadı çok kötü.
Ton jute est dégueulasse.
- Spermim mi?
- Mon jute? - Foutre, us, sauce, ouf.
Ama bozuk yumurta tadında spermi olmayan bir adam olmalı.
Sauf si son jute vous laisse un goût d'œufs pourris dans la bouche.
Cum face!
Gobe-jute!
yüzüme karşı!
Gobe-jute!
Siz ikiniz burada kalın. ve boşaldığından emin olun.
Vous deux, vous restez là pour vérifier que ça jute bien.
"Bay Martin, sperm lekelerimi temizler misiniz?"
"M. Martin! Aidez-moi, j'ai de la jute."
Üstüne çakıl parçacıkları yapıştırılmış kenevir lifi.
De la toile de jute avec du gravier collé.
Koca tulumu orada bulduğumuz kenevir lifinden yapmış. Haftalarca uğraşmış olmalı.
Il l'a fabriquée avec cette toile de jute.
- Ben sadece...
- J'allais jute...
- Maddi olarak sıkışık olduğunu söyledi. Biz de biraz yardımcı olduk.
Il nous a jute dit qu'il avait du mal financièrement, alors on l'a un peu aidé.
İkili koşu, bahisli koşu, patates çuvalı yarışı.
Un match, un prix, une course en sac de jute.
- Sadece söylentiler.
- C'est jute une rumeur.
Sadece benim lakabım.
C'est jute un surnom.
Şaka mı yapıyorsunuz?
Ça aurait juté.
Oh-avvvv! Ben Affleck'in menisi!
Ben Affleck a juté!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]