Kalacagım tradutor Francês
8,439 parallel translation
Burada mı kalacağım?
Rester là-dedans?
Bekle, nerede kalacağım ben?
Attend, où est-ce que je vais aller?
Sonunda sadece sen ve ben kalacağız Bay Battistone.
Au final, ça sera vous et moi, M. Battistone.
Burada o kadar zaman kalacağımı düşünüyor musun?
Penses-tu vraiment que je serai là si longtemps?
Fitz'le bunun nasıl kullanılacağını anlamamız altı haftamızı aldı ve dürüst olmak gerekirse kullanmak zorunda kalacağımızı düşünmemiştim hiç.
Ça nous a pris 6 semaines avec Fitz pour trouver comment ça fonctionnait, et honnêtement, je ne pensais pas qu'on l'utiliserait.
Uygunsuz oldu farkındayım ama senden cevap alamadım ve şehirde sadece bir iki gün kalacağım...
Je suis désolé. C'est inapproprié, mais tu ne m'as pas rappelé et je ne suis en ville que pour quelques jours...
Burada kalacağın konusunda anlaştığımıza sevindim.
Je suis ravie de savoir que vous allez rester tranquille.
Kalacağımı düşünmek isterim.
J'aimerais penser que oui.
Garajda kalacağım dediğim sanıyordum.
J'ai cru que tu avais dit que tu allais rester dans le garage.
Ben de ona sonsuza dek bağlı kalacağım.
Et je serai dépendante de lui pour toujours.
Güvenlik toplantıma geç kalacağım. Gitmeliyim.
Mec, je vais être en retard à mon briefing sur la sécurité.
Biz, Kuvira ile kendi başımıza yüzleşmek zorunda kalacağız.
En attendant, on va devoir se débrouiller contre Kuvira.
Biz, Kuvira ile kendi başımıza yüzleşmek zorunda kalacağız.
on va devoir se débrouiller contre Kuvira.
Bakıcı bulamazsam gece yarısı dönmek zorunda kalacağım şimdi.
Je vais devoir rentrer de nuit en voiture, sauf si on trouve une babysitter
Oğlum, şu yemeğe Dominik demeye devam edersen, tüm ülkeler adına seni fena benzetmek zorunda kalacağım.
Si tu continues à appeler ta bouffe "dominicaine", je vais te botter le cul au nom de tout le pays.
... Fairfax'de durum çok iyi değil ve kıyı boyunca dondurucu soğuklara maruz kalacağımızdan, en düşük sıcaklıklarımız olacak.
... à Fairfax, pas mieux, et le long de la côte, nos températures les plus froides depuis 10 ans.
Fairfax'de durum çok iyi değil ve kıyı boyunca dondurucu soğuklara maruz kalacağımızdan, en düşük sıcaklıklarımız olacak.
A Fairfax, pas beaucoup mieux, et le long de la côte, nos températures les plus froides depuis 10 ans.
Bir Şükran Günü mucizesi gerçekleşmesi gerekmesine rağmen babamın uçuşunun rötar yaptığını duyurduklarında bir başıma tıkılıp kalacağımı sanıyordum.
Je croyais que j'allais être coincé tout seul quand ils ont annoncé que le vol de papa a décollé en retard quand il devait arriver mais un miracle de Thanksgiving!
Birgün öğrendiklerimi kullanmak zorunda kalacağımı hiç düşünmemiştim.
Je n'aurais jamais cru m'en servir un jour.
Senden nefret ediyorum çünkü etmezsem kendimden etmek zorunda kalacağım ve bundan daha iyisini hak ediyorum.
Je te déteste car si je ne te déteste pas alors je devrais me détester, et je mérite mieux que ça.
Eğer başka bir kuralı çiğneme olursa onu başka bir terapiste nakletmek zorunda kalacağımı söyledim.
Je l'ai prévenue que si elle violait encore une fois mon intimité je serais dans l'obligation de la confier à un autre thérapeute.
Bunun dışında kalacağım büyükanne.
Je vais rester en dehors de ça.
- Bilmiyorum sadece mutlu görünüyor bunun dışında kalacağım büyükanne, bence sen de öyle yapmalısın.
Je ne sais pas. Il semble... simplement heureux. Je vais rester en dehors de ça.
Olan biteni görmek için burada kalacağım.
Non! Je reste ici, comme ça je peux tout voir.
Siz orada, ben de tam burada kalacağım.
Restez là, et je serais juste là.
Kalacağımız otel çok güzel görünüyor.
Le gîte où on va est vraiment mignon.
Bir çıkış yolu bulmalıyım, yoksa fermanı imzalamak zorunda kalacağım.
J'ai besoin d'une solution, ou je serais forcé de ratifier ce décret en une loi.
Aç kalacağım.
J'aurai encore faim.
Kaç tane asker kalırsa kalsın yine de onlarla birlikte kalacağım.
Tant qu'il restera des soldats, je resterai avec eux.
- Babam ölmeden önce, kraliçe olduğumda sahip olduğum her şeyi feda etmek zorunda kalacağımı söylemişti.
Qu'est ce qu'il ne va pas? Avant qu'il meure mon père m'a dit que quand je deviendrais Reine Je devrais sacrifier tout ce à quoi je tiens le plus.
Hep ve her zaman dostun olarak kalacağım.
J'ai été, et serai toujours, ton ami.
Tamam, esrarı senden saklamaya başlamak durumunda kalacağım.
Je vais commencer à cacher ma beuh loin de vous.
Konuştuklarımızın aramızda kalacağına söz ver lütfen Abby.
Abby, écoute, s'il te plait, garde ça juste entre nous.
Hapishanelere gidip üçüyle de konuşmak zorunda kalacağız. Sorularımıza cevap vermek isteyeceklerini de sanmıyorum.
Je veux dire, on va aller dans chaque prison et parler à trois criminels qui ne vont pas répondre à nos questions.
1 numaralı kuralı bozmak zorunda kalacağımızı düşünmemiştim aslında.
Tu sais, je ne pensais pas qu'on briserait la règle numéro un.
Bir süre burada kalacağım.
Je resterai ici un moment.
Yani, biraz burada kalacağım, kapıda da görevli olacak.
Je resterai là. pendant un temps.
Endişelenmeyin, hayatta kalacağımızdan eminim.
Ne t'inquiète pas. Je suis sur que je vais survivre.
Mustang'imde bunların hiçbirisi yok. Yarışın dışında kalacağım. Düz bir çizgide gidebilmek için direksiyonla uğraşacağım.
Je n'ai ni l'un ni l'autre, donc je vais rester en dehors de leur bataille, et essayer d'avoir une trajectoire correcte.
Aman Tanrım, burada kalacağım. Butch'un yaşadığı yerde.
Je vais dormir là où Butch a vécu.
Bu arada yolun ilerisinde May gece kalacağımız yer ile ilgili kötü bir haber alacaktı.
Plus loin sur la route, May reçut de mauvaises nouvelles.
- Kalacağımız otel nerede?
Où est l'hôtel?
Gece kalacağımız mekana 80 km kala arkadaşlarımdan birine yetiştim.
80 kilomètres dans la nuit complète, 'J'ai rattrapé un de mes collègues,
Gece kalacağımız yere 30 km kaldı.
Il nous reste environ 30 km à faire.
- Sanırım bu akşam adı Calafate olan bir kasabada kalacağız.
Je pense que c'est Calafate, ou quelque chose dans le genre.
- Kalacağım sanırım.
- Je crois oui.
Sen buradan gideceksin, ben ise burada kalacağım.
Alors voici mon plan : toi, tu pars, et moi, je reste ici.
Bu gece Danny'le kalacağım.
Je reste dans la chambre de Danny cette nuit.
Temasta kalacağım.
À bientôt.
Sonsuza kadar böyle kalacağım.
Je resterais ainsi pour l'éternité.
Sizinle kalacağım.
On m'a attribué cette maison.