Kalan tradutor Francês
25,946 parallel translation
Tünelin geri kalanı hala sağlam.
Le reste du tunnel est intact.
Toby, dur. - Bu enkaz, sismik sarsıntıyla oluşmuş bir göçüğün geri kalanını tutuyor.
Ce gravat soutient le reste des décombres.
Yanlış kayayı yerinden oynatırsan tavanın geri kalanı üstümüze çökebilir.
Tu déplaces le mauvais rocher, et le reste du plafond pourrait s'écrouler sur nous.
Şu korkusuz ahlakî envanter kendi zayıf seçimlerin yüzünden dünyadaki geri kalan herkesi suçlayabileceğin kadar basit bir liste değil mi yani?
Un inventaire moral honnête n'est pas une liste d'excuses du pourquoi tout le monde sur la planète est responsable de vos mauvaises décisions?
Altı haftadan bile fazla kalan aşçımız olmuyor.
Les cuisiniers restent que pour 6 semaines.
Yeraltı Dünyası gerektiği gibi işleyecek kimse onlara engel olmadan yarım kalan işlerini tamamlayacaklar.
Les Enfers resteront ce qu'ils étaient censés être... Un lieu où l'on règle les affaires inachevées sans personne pour nous en empêcher.
Evet ama buradakilerin çoğu yarım kalan işlerinin ne olduğunu bilmiyor.
Mais beaucoup de gens ici ne savent même pas quel problème ils doivent régler.
Al bakalım, Meraklı. Senin yarım kalan işin bu.
Voilà, Furtif, ton affaire non-finie.
- Üzgünüm Cruella ama senin yarım kalan işinin, seni istediğin bir yere götüreceğini sanmıyorum.
Désolé, Cruella, mais je doute que ce qui te retiens ici-bas t'emmène où que ce soit qui te plaise.
Yarım kalan işin ben olmayayım.
Ne fais pas de moi ton affaire inachevée.
Son kalan o. Ormanın içinden kaçıyor olmalı.
Il a dû s'échapper par les bois.
Böylece Balio rejimi halkının geri kalanını tehlikeye atmadan yerli halktan kurtulacak.
C'est comme ça que le régime du Balio peut éliminer les autochtones sans mettre en danger le reste de la population.
Ve benden çalacak başka yağı da olmadığına göre... Geri kalan da arabasından sızıyordu...
Et vu qu'il n'a plus d'huile à voler... et que le reste fuitait de sa voiture...
"En son ayakta kalan, kurtulur."
"Le dernier debout sera libéré."
"En son ayakta kalan, kurtulur."
"La dernière debout sera libérée."
Açık talimatlarına göre, Eustacia Vye'la kalacağınız yer yani köpek, hayatının geri kalanında alıştığı ortam ve yaşam tarzını garanti altına almış oluyor.
Où, d'après ses instructions, vous allez maintenant habiter avec Eustacia Vye, pour vous assurer qu'elle passe le restant de ses jours dans l'environnement et le train de vie auxquels elle est habituée.
Ve kanuna göre hava hakları sadece komşu parsellere satılabildiğinden kadının haklarını kaybetmesi blokta geri kalan hakları alamayacağı anlamına geliyor.
Et comme la loi dispose que les droits aériens ne peuvent être vendus qu'au bâtiment adjacent, ça signifie qu'il ne pourra pas acheter les autres.
Geri kalanımız kalp olmadan devam edemez.
Nous n'avions plus le cœur à continuer.
Hayatının geri kalanına yapacaklarım konusunda endişe ettim.
Je m'inquiétais pour le reste de ta vie.
Sessiz ve sakin kalan süre.
Tout en restant silencieux et calme.
Kalan kırıntıları temizlemeye çalışıyorum ve bazı insanlar bundan hoşnut olmuyor.
J'essaye de nettoyer les derniers, et... ça énerve certaines personnes.
Shelby denen şerefsizin beni vurmasından kalan mermi yarası bu.
C'est une blessure par balle. Quand ce connard de Shelby m'a tiré dessus.
Bir saat sonra bölüğün geri kalanını bulmuştuk.
Une heure après, on a retrouvé le reste de la division.
Tavşan deliğinden gitmeye ilk başladığım zamanlarda rastgele bir av kazası sırasında vurulup felç kalan Lisbon'lu bir kızın hikâyesini okuyup "Ne olacak, denemekten zarar gelmez bunu önlemeyi deneyeyim," diye düşünmüştüm.
Quand j'ai commencé à descendre dans le terrier, j'ai vu une information à propos d'une fille à Lisbon devenue handicapée à la suite d'un accident de chasse et j'ai pensé "Bon sang, y a pas de risque. Je vais essayer d'empêcher cela de se produire."
Belki çiftlerin kalan bağlantıları söz konusu olabilir ama sıcak bölgeden odağı kaldırıyor.
Alors le couple doit rester engagé, mais se désintéresser de certaines zones sensibles.
Bunların hepsi geçmişte kalan vahşet olaylarıdır.
Toutes ces atrocités sont passées.
Peki yuvada kalan ruhlara ne oluyor?
Qu'est-ce qu'y arrive aux restes des âmes du nid?
Hayır. Dışarıya çıkıp biraz odun bulacağım ve sedye yapacağım. Sonra yolun kalanında onu taşıyacağız.
Je vais aller chercher du bois, on va lui construire une civière et le porter jusqu'au bout.
Hikayenin senin tarafında kalan kısmı hiç umrumda değil.
Je me fiche un peu de votre version de l'histoire.
- Çünkü herkesin yarım kalan işini tamamlamasına izin veremem, tatlım.
Parce que, chéri, je veux que personne ne résolve ses affaires inachevées.
Demek Hades'i yenmek senin yarım kalan işindi.
Alors la défaite d'Hadès était ton affaire inachevée?
Ölümcül Aklanma, Kızım Olmadan Asla, Bebek Satıcıları, Yarım Kalan İhanet,
Fatal Acquittal, Not With My Daughter Trafic de bébés, Froid comme la vengeance,
Otelde kalan birkaç oyuncu.
Des acteurs qui logent à l'auberge.
- Burada kalan ünsüz çocuklar...
- Ces acteurs secondaires...
- Canım, geri kalanın nerede?
- Où est votre corps?
O sırada hem yarım kalan bölümün başını hem önceki bölümü unutuyor.
Du coup, il a oublié la première moitié de l'épisode abandonné et celui d'avant.
Paket yapıp kalan kahveyi eve götürürüm.
J'apporterai le reste à la maison.
Yapışık ikizlerin kalan kısmı diğeri öldükten sonra ancak birkaç gün yaşar.
Le corps restant d'une siamoise ne peut survivre que quelques minutes si l'autre meurt.
Görünüşe göre kalan hayatınızı yaşayacaksınız, Bay Delaney.
Il semblerait qu'il vous reste beaucoup de temps à vivre, Mr. Delaney.
Kalan ikisini de yolumuzdan çekeyim.
Je prendrai les deux autres en partant.
Isınmış kil su buharı çıkartacak ki bu da rengini kahverengiden maviye çevirecek. Ve aynen bir şekilde kasenin geri kalanı gibi gözükecek.
L'argile chauffée émettra arrosez vapeur, quels tours il de marron à bleu.
Koleksiyonun geri kalanını daha sonra size göstermeyi çok isterim.
Je serais heureux de vous montrer le reste de la collection plus tard.
Sence CIA mi? Taylan görevinden kalan?
Tu penses que c'est la CIA, qui l'a laissé après ma mission en Thaïlande?
Uzun zamandır, ülkenin geri kalanı endişe içindeyken... yüzde birlik zengin kesim varlıklarının gitgide büyüdüğünü gördü.
Depuis trop longtemps, les 1 % les plus riches ont vu leurs fortunes grossir pendant que le reste de la nation stagne dans les soucis.
Bu hatanın kanıtının hayatımın geri kalanında beni takip etmesine izin veremem.
Et je ne peux pas laisser cette erreur me suive jusqu'à la fin de ma vie.
- Geriye kalan bu işte. Tomahawk füzesi atmalarından sonra.
- Tout ce qu'il restait après qu'il ai lâché les missiles Tomahawk.
Görünüşe bakılırsa kirlenme sırası bende. Burada kalan biri var.
On dirait que c'est à moi de me salir la demeure d'un autre.
Geriye kalan tek iyi şey Kovboy.
le cowboy est le seul qui vaille.
Ve bir kez gitti mi Tanrım, geriye kalan çok... Kendimi köpek yarışlarında koşmaktan yorulmuş kafası karışmık, bitkin bir tavşan gibi hissediyorum ve sürekli sürekli Helen'a "Ne oldu?" diye soruyorum.
Et une fois que c'est passé, mon dieu, ce qui reste est si... je me sens comme un lapin en cage, qui tourne en rond, terrifiée, confuse et épuisée, et je... je n'arrête pas de penser à Helen
Ancak kliniğinizin geri kalanını görmek isterim.
Cependant... j'aimerais beaucoup voir le reste de la clinique.
Balayımızda aldığım zırh takımı ölen büyükannemden kalan yeşimtaşından küpeler.
L'armure que j'ai achetée lors de notre lune de miel, les boucles d'oreilles en jade de ma grand-mère.