Kanser tradutor Francês
3,827 parallel translation
Senatodan onay aldığın dönemde de ölümcül kanser hastasıydın ve kanser olduğunu saklayarak Amerikan halkına yalan söyledin.
Je vais dire à un de vos journaux libéraux que vous avez un cancer en phase terminale, que vous aviez un cancer en phase terminale, pendant les audiences de confirmation que vous avez menti par omission d'avoir un cancer en phase terminale
Kanser miydi?
Il avait un cancer?
Yalnızca kanser değil.
Pas n'importe quel cancer.
İkinci kutuda ise aktif gözetim var ki her şeyi iyice izlememiz gerekiyor. Prostattaki kanser hücreleri başka bir yere mesela ciğerlere sıçrayıp sıçramadığını kontrol etmek gerekiyor.
La porte numéro 2, c'est la surveillance active, où l'on regarde et on attend pendant que les cellules cancéreuses sont déjà dans ma prostate peut-être s'installent autre part, peut-être mes poumons ou mon foie.
Yani kanser onun planlarına pek uymadı.
Le cancer ne colle pas vraiment avec ses plans.
Kanser de alıp başını tatile gitmez.
Le cancer ne partira pas pour un mois.
Kanser konusunda da pek konuşmayız psikiyatristimle.
Et de même pour mon cancer, Je ne parle pas de cela avec mon thérapeute.
Kanser salgınları rasgele oluşumlardır.
Les cancers de groupe sont des événements aléatoires.
Kanser olmamdan korkmuyor musun?
T'as peur que j'attrape un cancer?
Millet orgonu bittiği için kanser oluyor.
Un cancer s'attrape par manque d'orgone.
Bir gıdım kanser bile yok!
Et sans un gramme de cancer!
Kanser gibiler.
Un vrai cancer.
- Kalp mi, kanser mi?
- Le cœur, ou le cancer?
Eşime kanser teşhisi konuldu ve son kemoterapisi için Tulsa'ya götürülmesi gerek.
On a diagnostiqué à ma femme un petit cancer... Il faudra l'emmener en voiture a Tulsa pour ses derniers... traitements de chimiothérapie.
Ne çeşit kanser?
Pour quel genre de cancer?
Ağzımda kanser var.
J'ai un... cancer de la bouche.
Kanser olduğumu öğrenince uğramadın bile eve.
C'est clair que tu pouvais pas venir quand j'ai su pour mon cancer.
Çünkü boşanma toplum için utanç verici bir yenilgi itirafı gibi. Kanser, lanet bir kanser işte. Elinden bir şey gelmez.
Parce que divorcer, c'est... c'est embarrassant, c'est admettre publiquement un échec, alors que le maudit cancer, ça, on n'y peut rien et on est des s?
Ayrıca ilerisi için eğer cevap annenin kanser olduğu ise ilk cevap hakkı senin
Et à l'avenir, tu devrais dire en premier que ta mère est morte d'un cancer.
Kanser olabilir mi? Acayip bir tümör filan olabilirler mi?
Si c'est cancéreux ou si c'est une sorte de tumeur?
Kanser eşimin içini yiyip bitirirmesini izlerken o durumun tek kurtarır tarafı başıma gelebilecek en kötü şeyin olduğunu düşünmemdi.
Quand ma femme a eût son cancer, je pensais que c'était la pire chose qui m'était jamais arrivée.
Bendeki kanser aile tarafımdan gelen genetik bir tür.
Un cancer héréditaire.
Kanser. Bir kaç yıl önce.
Elle a eu le cancer il y a quelques années.
Kanser mi?
Cancer?
Bana kanser bulaştırdı.
Il m'a donné un cancer.
Senin kanser olduğunu düşündüm.
J'ai cru que t'étais un cancer.
Kanser mi?
Un cancer?
Eski bir kanser diyelim.
Je dirais post-cancer.
İyi haber, hiç kalan kanser hücren yok.
La bonne nouvelle est qu'il n'y a aucun signe d'une tumeur cancéreuse ayant survécu.
Kanser nüksetti ama annem olumlu düşünüyor.
C'est dur, le cancer est revenu, mais elle reste très positive.
Kanser olup olmadığını tam bilmiyorum Ama kel olduğunu sanıyorum.
Je ne sais pas si elle avait le cancer Si elle était juste chauve.
Kanser olduğu düşünülüyordu.
On croit qu'elle souffrait d'un cancer.
Kanser gibi geldin yapıştın.
T'es comme.. Jesus, t'es comme un cancer!
- Kanser için teşekkürler.
Zoé tousse. - Merci, le cancer.
Kanser.
Cancer.
Kanser. Kalp. Menenjit.
Cancer, arrêt cardiaque, méningite, écrasée par un camion.
Ampulü eve getirince de, içindeki güç annesine doğru akarak kanser hastalığını tedavi ediyor.
Et il ramène l'ampoule chez lui, le courant sort et va dans sa mère, et il guérit son cancer.
Onun kanser olmasının seninle bir ilgisi olduğunu sanmıyorum.
Je crois pas que son cancer ait un rapport avec toi.
O da bunun farkındaydı ve bundan faydalandı. Ailemi mahvedecek bir kanser teşhisi aldığım için sersemlemiş durumdaydım.
Je étais sous le choc d'un diagnostic de cancer qui était sur le point de mettre en faillite ma famille.
- Kanser misiniz? - Melanoma. Evre 4.
- Un mélanome... stade 4.
Kanser el kitabım kendime bir hedef seçmemi söyledi.
Mon journal du cancer me dit d'avoir un but, et c'est le mien.
Birçoğunuz kanser olduğumu biliyordur muhtemelen. Ama ayrılma sebebim bu değil.
La plupart d'entre vous sait... que j'ai un cancer, mais ce n'est... ce n'est pas pour ça que je pars.
Kanser kozunu mu kullandın harbiden?
Tu joues sérieusement la carte du cancer?
Şöyle esprili bir şey olabilir mi? "Kanser götümü ye" gibi?
C'est quelque chose de drôle, genre "le cancer, ça craint"?
Kanser mi?
Le cancer?
Kanser olan kel olur.
Le gens qui ont le cancer sont toujours chauves.
Kanser seni erkek adam yaptı.
Le cancer fait de toi un homme.
İşin güzel tarafı kanser beyninde.
La bonne nouvelle c'est que le cancer est dans ton cerveau.
Onu bana hemen vereceksin çünkü vermezsen liberal gazetelerinden birine ölümcül kanser hastası olduğun bilgisini sızdırırım.
Je le veux maintenant, et tu me le donneras parce que si vous ne le faîtes pas,
- Kanser hastasıydı.
Elle avait un cancer.
Chow tam bir kanser.
Chow est un cancer.