Kanıtlayabilirim tradutor Francês
575 parallel translation
İsterseniz kanıtlayabilirim.
Et je peux le prouver.
Loray'i o öldürdü. Bunu kanıtlayabilirim.
Je peux prouver qu'il a tué Loray.
Bu adamın hayatta olduğunu kanıtlayabilirim.
Je peux prouver qu'il est vivant.
İzin verirseniz, bu hamlenin kaçınılmaz olduğunu... -... yüksek matematikle kanıtlayabilirim.
Si vous me le permettez, je vais vous prouver... l'inévitabilité de cette étape par les mathématiques.
Evet, gerçekten de. Sakın unutma, Anemone... çeviri : konor Edebiyattan örneklerle kanıtlayabilirim.
Je peux trouver des exemples dans la littérature.
O gün hipodroma gitmedim, kanıtlayabilirim.
Je n'étais pas aux courses, ce jour-là.
Bu işte başından beri benimle olduğunu kanıtlayabilirim.
Je prouverai qu'on était complices.
- Evet, efendim. Sanırım kanıtlayabilirim.
- Oui, Monsieur, je pense le pouvoir.
Onlara hiçbir zaman deli olmadığımı kanıtlayabilirim. Hiçbir kötü alışkanlığa sahip olmadım.
Je peux leur prouver que je ne suis pas folle.
- Gerekirse kanıtlayabilirim.
- Je peux le prouver.
İsterseniz size kanıtlayabilirim.
Voilà ce que je trouve odieux.
Bunu kanıtlayabilirim. - O, nehir kıyısında vurulmadı mı, Yüzbaşı?
Le tueur a tiré à bout portant.
Bunu kanıtlayabilirim. Peki.
Je n'ai pas quitté le port depuis 10 jours.
- Hayır. Hayatta olduğunu kanıtlayabilirim.
J'ai la preuve qu'elle vit.
Bana izin verirsen bunu sana kanıtlayabilirim.
Alors, laissez-moi vous le prouver.
Bunu kanıtlayabilirim. 2,000-pound bomba pek gerçekçi gelmiyor.
Vos bombes d'une tonne ne sont pas utilisables en pratique.
Sana bunu kanıtlayabilirim.
Le Consul souhaite-t-il que mademoiselle fasse le poirier?
Sen aptalsın ve bunu kanıtlayabilirim.
Je vais te prouver que tu es stupide.
Ama ben Alfred Hitchcock'um. Kanıtlayabilirim.
Je suis Alfred Hitchcock.
- Kanıtlayabilirim. Bahse var mısın?
- J'ai des justificatifs.
- Kanıtlayabilirim, Lucas.
- J'ai des preuves.
- Gömleği sakladım kanıtlayabilirim.
- J'ai gardé la chemise!
Bunu size kanıtlayabilirim.
Et je peux vous le prouver.
Hayır, kanıtlayabilirim!
Non, j'ai la preuve de ce que je dis! Preuve?
Ama sana karşı, gerçekten içten ve dürüst olduğumu kanıtlayabilirim.
Pourtant je peux prouver que je suis sincère, que je dis la vérité.
Nasıl kanıtlayabilirim ki?
Comment je peux le prouver?
Bir beyefendi olarak yetiştirildiğimi size kolayca kanıtlayabilirim.
Je peux te prouver que je suis bien né.
Bunu kanıtlayabilirim.
J'en ai les preuves.
Bu karmaşa için özür dilerim. Bay Davis'in Olimpiyat takımında olduğunu kanıtlayabilirim.
Je peux vous assurer que M. Davis fait partie de l'équipe américaine.
Benimle gelirseniz size kanıtlayabilirim.
Suivez-moi, et je vous le prouverai.
- Ama kanıtlayabilirim...
- Je peux prouver...
- Kanıtlayabilirim.
- Je peux le prouver.
İsterseniz kanıtlayabilirim de.
Si vous le voulez, j'ai des preuves.
- Nasıl kanıtlayabilirim ki?
Comment?
Kanıtlayabilirim.
Je peux le prouver.
Ama ben hızlıyım. Bunu ona kanıtlayabilirim.
- J'ai l'intention de le prouver.
Bir süredir bu kişiyi izliyorum... ve kanıtlayabilirim ki... üzerinde izinsiz olarak gizli hükümet... külodu bulunduruyor.
M. le juge, je suis les déplacements de cette personne depuis un bon moment, et je peux démontrer qu'il est en possession illicite de pièces d'Etat secrètes que voici : ces sous-vêtements.
Haklısınız, Doktor. Bayan Donner'ı öldürdüğünüzü kanıtlayamam. Fakat Bay Donner'ı öldürdüğünüzü kanıtlayabilirim.
Je ne peux pas prouver que vous l'avez tuée, mais je peux prouver que vous avez tué son mari.
Sanırım, onu kanıtlayabilirim, efendim.
Je peux le prouver.
İstersen, sana kanıtlayabilirim.
- Je peux vous le prouver si vous le souhaitez.
Onu öldürdü, Bay Green, ve ben onu kanıtlayabilirim.
Il l'a tué et je peux le prouver.
Nasıl ve niçin olduğunu kanıtlayabilirim.
Je sais comment et pourquoi.
Buraya daha önce geldiğimi kanıtlayabilirim!
Je suis déjà venu ici.
Bunu kanıtlayabilirim.
Je peux le prouver.
Kanıtlayabilirim, gerçekten!
Je peux le prouver!
.. dayanacak yeteneği olmadığını kanıtlayabilirim.
pour tenir cinq minutes face à un athlète supérieur.
Siyasi olmadığını size kanıtlayabilirim.
Je peux vous donner la preuve du contraire.
Uzayda bir yerde hayat varsa, Marksist ekonomiye sahip olduklarını kanıtlayabilirim.
Je peux prouver que s'il y a d'autres êtres quelque part dans l'univers... ils ont une économie marxiste.
"Bunu mantıklı bir muhakeme ile kanıtlayabilirim."
La meilleure preuve, c'est la rigueur de mon raisonnement. "
- Bunu kanıtlayabilirim!
- Il ment!
Onun masum olduğunu kanıtlayabilirim.
- Elle est innocente, j'en ai la preuve.