Karşıda tradutor Francês
8,509 parallel translation
Buradan ya özgür çıkarsın ya da ölürsün.
C'est le non-lieu ou la mort.
100 dolarım var. Ve bu odayı falan da karşılar.
J'ai 100 $, pour la chambre et tout le reste.
Ya bu adam güvenlik kameralarına, casus uydularına karşı tamamen görünmez ya da şu ana kadar tasarlanan en güvenli bilgisayar sistemlerini kendi çıkarına kullanıyor.
Soit il est complètement invisible aux caméras de surveillance et aux satellites, soit il a réussi à abuser les systèmes informatiques les plus sécurisés au monde.
Hannibal'ın sana olan ilgisi ile ilgili deneyimin o kadar zararlı ancak bir o kadar da karşı koyulmaz ki mantıklı düşünme yetine ket vuruyor.
Votre expérience de l'attention d'Hannibal est si profondément néfaste, et pourtant si irrésistible, qu'elle mine votre capacité à penser rationnellement.
Ya işimizi yapmamıza izin verirsiniz ya da dışarı çıkarsınız.
Vous allez soit nous laisser faire notre travail soit vous sortez.
Kitap Cambrai'den efendim. İspanyol Hollandası'ndan. Hayatınıza karşı olan komplo orada da vücut bulmuş olabilir.
Le livre provient de Cambrai, Sire, dans les Pays-Bas espagnols, ce qui signifie que le complot pourrait avoir été fomenté là-bas.
Kutlamalara katılamayacağımı anlayışla karşılarsınız. Ateşkesimize çok sevinmiş olsam da.
Il comprendra que je ne puisse assister à ses festivités, bien que je me réjouisse de son glorieux cessez-le-feu.
- Evet, o kadar yer varken Afrika'da karşılaşmamız ne kadar garipti.
- pour les pauvres. - C'est pas étrange qu'on se soit croisé en Afrique, de tous les endroits?
Eğer Rebecca dernek evinden 00 : 30'da ayrıldıysa ve Lila'nın dernek evine uğradıysa basketbolcu oğlanla, polise söylediği saatlerde Spruce Yolu'nda karşılaşmışlardır.
Si Rebecca a quitté la fraternité à 12h30 et qu'elle est allée à la sororité de Lila, elle aurait dû croiser le basketteur sur la rue Spruce à l'heure où il l'a dit à la police.
Daha kötüsünü gerçekleştirmek için,... tüm bu çocuklara karşı devam eden şiddet suçları da aynı tarafta tutulur.
Et pour couronner le tout, les auteurs de violences sur enfant sont dans la même aile.
Stalin iktidarı ele geçirmeye çalıştığında da karşı koyduk.
Et quand Staline a voulu prendre le pouvoir, on l'a combattu aussi.
Dengesiz bir üniversite öğrencisi Oval Ofis'e giriyor. Ve Beyaz Saray da ulusal güvenlik adına eski profesörünü tutuklayarak karşılık mı veriyor?
Un étudiant instable s'introduit dans le bureau Ovale, et la Maison Blanche répond en enfermant son professeur de fac au nom de la sécurité nationale?
Mexico'da karşılaştıklarımız daha başlangıçtı.
Mexico n'était qu'un début.
İş adamları ve politikacılara karşı da kozları vardır.
Il a probablement de l'influence sur les hommes d'affaires, les politiciens.
Sana karşı da bir kozu var değil mi?
Il a quelque chose sur vous aussi, n'est-ce pas?
O adamı bilmem ama karşımda oturan kişi o kadar da kötü değil bence.
Je ne connaissais pas ce gars, mais... Le gars assis en face de moi n'est pas si mal.
Hizmet verdikleri kişilerin yanı sıra yönettikleri ekiplerdeki çalışanlarına karşı da.
Des hommes et des femmes qu'ils protègent, ainsi que ceux qui dirigent à leur côté.
Sonunda biri çıkıp da beni kendime getirmeyi önerdiğinde karşı koyamadım.
Donc, quand quelqu'un s'approche finalement de moi et offre de me reconstruire, je ne peux pas résister...
Ya da sıçrayıcıya karşı güvenli durumda.
Ou aussi sécurisée qu'elle puisse l'être avec un téléporteur à bord.
Eğer uzun süre yaşamak bana bir şey öğrettiyse o da insanların neler yapabileceğine karşı asla tam anlamıyla hazırlıklı olamadığındır.
Si une longue vie m'a appris quelque chose, C'est que tu ne peux jamais être vraiment préparé à Ce dont les gens sont capable de faire.
Olan bitene karşı koyamadığın gibi acıyı da hissedemiyorsun. Şimdilik.
Tu ne peux combattre ça, ni ressentir la douleur... pour l'instant.
Coulson yetenek gördü mü anlar her ne kadar kendi çatısının altındaki casuslara karşı biraz kör olsa da.
Coulson a du talent pour dénicher de bon agents, quoiqu il soit un peu aveugle quand il y a des espions dans sa propre maison.
Bilmediği şey ise, Lachlan'ın da ona karşı çalıştığıydı.
Ce qu'elle ne savait pas, c'est que Lachlan travaillait contre elle.
Gelecek salgın hastalıkla ne zaman karşılaşacağız? Ya da gelecek pandemi ile.
- Mais de "quand"... quand nous ferons face à une nouvelle épidémie... ou à la prochaine pandémie.
Eğer bu şey hava yoluyla bulaşıyorsa hepimize bulaşmış demektir. Biri bir arabaya, gemiye ya da uçağa binip giderse karşımızda evrensel bir salgın buluruz.
Si cette chose est véhiculée par l'air, nous avons tous été exposés, et tout ce qu'il faut c'est un mec qui prend une voiture ou un bateau ou un avion... et on a une pandémie.
Elimizde nükleer füze olsa da olmasa da karşılık vermemiz gerek.
Nous riposterons avec les armes nucléaires que nous avons peut-être.
İlk sayımızda Alison'un ismi için bu reklamı koyacağız, ve karşılığında onlar da bunu yazarkasa ile karşılayacak.
Donc on s'occupe de cette pub pour les dossiers d'Alison dans notre premier numéro, et en échange, ils les mettrons à côté des caisses.
Onun ölümü, dünyada kötülüğün olduğunun bir hatırlatıcısı olmalı bize ve bu kötülüğün yüzüne karşı gücümüzü kaybedemeyeceğimizin ve aynı zaman da bizi ele geçirmesine izin veremeyeceğimizin de.
Sa mort doit nous rappeler à tous que notre monde peut être odieux et que nous ne pouvons nous permettre de vaciller, et de se laisser gangrener par ces horreurs.
Asansörde ya da girişte sizinle karşılaşmamamız çok garip.
C'est bizarre qu'on ne vous ai pas croisé dans l'entrée ou dans l'ascenseur.
Ve sonra da Stacy Dover'ın internet aktivitelerini diğer mavi gözlü, sarışın bombacımız James Wilcox'la karşılaştıralım.
Et ensuite, comparez l'activité Internet de Stacy Dover avec celui de notre apprenti poseur de bombe blond aux yeux bleus James Wilcox.
Phillip, polise biraz iyi niyet gösterirsen, onlar da karşılığında sana gösterebilirler.
Phillip, si vous montrez un peu de bonne volonté à la police, ils vous rendront peut-être la pareille.
"Bu karşılaşma çok hoş olmalı, çünkü sen de varsın" mı demek yoksa iki arkadaşın ya da tanıdığın tesadüfi karşılaşması için kullanılan basit bir şaşkınlık ifadesi mi sadece?
"Cette rencontre avec toi est plaisante" ou est-ce seulement une expression de surprise lors d'une rencontre inopinée entre deux connaissances? Bon Dieu, Boyd, je disais juste bonjour.
İkinizi de Pizza Portal'da bir daha görmek istemediğimi söylersem umarım anlayışla karşılarsın.
J'espère que vous comprendrez que je ne veux plus voir aucun de vous deux au Portal.
O zaman barmenin arakladığı 40 doları bıraksan da karşımızdaki büyük probleme dikkatimizi versek.
Alors tu peux peut-être oublier les 40 foutus dollars que la barmaid écrème et te concentrer sur le plus gros problème.
Kusura bakma da karşımda biri öyle davranmadı daha önce.
Je suis désolé, je n'ai jamais eu quelque chose qui ressemble à un "ugh" de ma vie
Winston eskiden beni kapıda şampanya ile karşılardı be.
Merde, Winston m'accueillait au champagne à cette porte, avant.
- Washington'da, Barbuto'nun karşısında.
En face de Barbuto sur Washington.
Washington'da bir otelde, Barbuto'nun karşısında.
Dans un hôtel sur Washington. En face de Barbuto.
Karşılığında da benden neden Bella'nın Edward yerine Jacob'la birlikte olması gerektiğiyle ilgili bir inceleme hazırlamamı istediler.
En échange, je dois faire une dissertation sur pourquoi Bella aurait dû sortir avec Jacob plutôt qu'Edward.
"Kral hazretlerinin şahsına karşı yapılan, konuşulan ya da yapmaya çalışılan hiçbir şeyi bilmeyeceğim ve tanımayacağım."
"Je ne vais pas chercher à savoir toute chose de manière à ne pas être tenté, " de faire ou de parler contre la personne de Sa Majesté... "
Kral hazretlerine karşı yapılan, konuşulan ya da yapmaya çalışılan hiçbir şeyi bilmeyeceğim ve tanımayacağım.
"Je ne vais pas savoir ou comprendre de toute chose de manière à être tenté, " de faire ou de parler contre la personne de Sa Majesté... "
Biz karşılıksız iyiliğe inanmayanlar olarak da gururu bir yana bırakıp çıkmaz ayın son çarşambasını bekleyeceğiz artık.
Nous les cyniques devons ravaler notre fierté et espérer que les cochons commencent à voler à tout moment.
Karşılığında da, adamın işi bittikten sonra Serb'in bölgesi bana kalacak.
En échange, après qu'il soit mort, J'ai le territoire du Serbe.
Ne yazık ki, Ohio'nun kayıp ilânı çıkarmasıyla ona karşı olan kozumuz da bitti gitti.
Malheureusement, quand le mandat de l'Ohio a disparu, notre atout contre elle s'est volatilisé aussi.
İrtibata geçtikleri herkesi buluyor ve hastalık kapma ihtimallerine karşı onları da izolasyon birimlerine yerleştiriyoruz.
- Non, je voulais dire l'original les gens, ceux infectés.
Bence hâlâ orada bir yerde. Cömert bir ücret ödeyeceğim. Tüm masraflarını da karşılayacağım.
Je te payerai une allocation généreuse ainsi que toutes vos dépenses, de sorte que vous pouvez vous concentrer exclusivement le trouver.
Şu andan itibaren her bir bombaya karşılık bir bomba da biz atacağız.
À partir de maintenant, ce sera une bombe pour une bombe.
Karşılığında da size kızınız üzerine tam gözetim hakkı veriyor.
En échange, elle vous accorde la garde complète de votre fille.
Karanlığa karşı kutsal bir savaş yürütmüyor olabilir ama o da cephede dostlarını kaybetti.
Ce n'est peut-être pas une guerre sainte contre les ténèbres, mais il a aussi perdu des amis sur le champ de bataille.
Modern Amerika'da, birine dokunmak normal karşılanıyor.
Dans l'Amérique moderne, se toucher en public est assez normal.
Bu da demek oluyor ki, bize karşı savaşması için geri gönderilmiş olabilir.
Ce qui signifie qu'il pourrait faire son retour au bercail pour nous abattre.