Kaçırdık tradutor Francês
2,238 parallel translation
Hep buradaydı ve biz onu kaçırdık.
Il était là tout le temps, on a rien vu.
"Düğününüzü kaçırdık mı?"
"On a raté le mariage?"
Belki "o an" ı kaçırdık.
- Peut-être qu'il est trop tard.
Şüpheli silahlıydı ve elimizden kaçırdık boş bir ahır, saklanmak için uygun bir yer.
Et le suspect, le suspect armé, C'est enfui. Un grenier vide est un bon endroit pour se cacher.
- Neden? - Elimizden kaçırdık.
- Pourquoi?
Bakın bir şeyi kaçırdık mı.
Voyons s'il a raté quelque chose.
- Bir fırsatı kaçırdık.
C'est une occasion manquée.
Dedim ki, madem buradaki yılbaşını kaçırdık biz de Hawaii saatiyle kutlarız.
Puisqu'on l'a raté ici, on peut le fêter à l'heure d'Hawaii.
Kutlamayı fazla kaçırdık herhalde.
Je suppose qu'on a trop fait la fête.
Zaten konuşmayı kaçırdık.
Nous aurons manqué les discours.
Sanırım özel hayatlarımızın ayrıntılarında öyle boğulmuştuk ki önemli ayrıntıları kaçırdık.
On était tous pris dans nos petites histoires et on n'a pas su voir ce qui se passait.
Ne kaçırdık?
On a raté quoi?
Buluşma noktasını kaçırdık.
- On a raté le point de rendez-vous.
Onu kaçırdık.
On l'a ratée de peu.
Şansımızı bir kez kaçırdık Betty.
On a déjà raté notre chance une fois, Betty.
Aynen. Oyunda ipin ucunu biraz kaçırdık.
- On a laissé le match nous échapper.
- Nasıl yani? Oyunun ipini biraz kaçırdık.
On l'a laissé nous échapper.
Elimizden kaçırdık.
On l'a perdue.
Kaçırdık mı?
- On l'a raté?
Kaçırdık mı?
On l'a raté?
Peki, alev almış zambak son mesajdı,.. ... peki biz bir sonraki mesajı gözden kaçırdık mı?
La Fleur de Lys était le dernier message, on aurait raté le prochain?
Karısını öldürdükleri ve kızlarını kaçırdıkları için bunu yapmaya zorlandığı gerçeği dışında sana hiçbir şey söylemedi.
Il ne vous a rien dit d'autre que le fait qu'il a été forcé d'agir suite au meurtre de sa femme et l'enlevement de ses filles.
Biz sadece... Biz anı kaçırdık.
On a raté le moment.
O züppeleri elimizden kaçırdık.
On a raté ces petits.
Birazcık altıma kaçırdım.
J'ai juste un peu fait pipi dans mon pantalon.
Senin yüzünden artık bir sabıka kaydım var ve senin yüzünden, Stan Lee ile dondurma yeme fırsatını kaçırdım.
C'est à cause de toi que j'ai un casier judiciaire. C'est à cause de toi que je n'ai pas pu manger une glace avec Stan Lee.
Karanlık Rahibeler çocuğu kaçırdığına göre amaçlarının ne kötü olabileceğini söylemeye gerek bile yok.
Si les Sœurs de l'Obscurité l'ont, on ne peut qu'imaginer l'usage néfaste qu'elles comptent en faire.
Şimdi, bu sahnede Byron'un profesörü kızını doktora götürmek için kimya sınavını kaçırdığı için Byron'u sınıfta bırakıyor.
Alors, c'est la scène où le prof de Byron le descend pour avoir raté son examen de chimie et amené sa fille chez le docteur.
Bu hücreleri ayırdık ve bir kaç DNA veritabanında denedik.
On a extrait ces cellules pour les confronter à plusieurs bases de données d'ADN.
Kızımı kaçırdılar.
Ils détiennent ma fille.
Eğer uçaktan bir şey kaçırdığımı bilseydin, Bana kızarmıydın?
Vous me pardonneriez, si j'avais ramené quelque chose en douce de l'avion?
Otobüsü kaçırdık.
Combien de jours avant l'été prochain?
Son sınıf oyunumu kaçırdın bir daha asla olmayacak ve çok başarılıydık.
Tu as manqué ma pièce de terminale, et ça ne se refera plus, et c'était un grand succès.
Alıkları başka yöne nasıl çekecektim? O kısmı kaçırdım.
Je les fais partir comment, en fait?
Çocukluk dönemi artık bitti ve sen hepsini kaçırdın.
Son enfance est terminée et tu l'as ratée.
Kılıcı yutmasını kaçırdığıma inanamıyorum.
{ \ pos ( 192,230 ) } J'arrive pas à croire que j'ai manqué l'avalage du sabre.
Zor bir sabah geçirdim ve bir randevuyu kaçırdım. Bunun için üzgünüm de çünkü kısasa kısas olsun ya da olmasın benden daha iyisini görmeyi hak ediyorsun.
J'ai eu une dure matinée et raté un rendez-vous, et pour ça, pardon parce que compromis ou pas, vous méritez mieux de moi.
Belki de, babasının kızı işte, içkiyi fazla kaçırdı arabayı kullanamadı.
Peut-être qu'elle est la fille de son père, trop bourrée pour conduire.
- Kıl payı kaçırdım.
- Ça pue!
Kıl payı kaçırdım.
- Je l'ai ratée.
Dale, kızını kaçırdı.
Dale a enlevé sa fille.
Kimi kaçırdık?
Qui avons-nous raté?
Eğer şık olmaya çalışıyorsan, 3 dövme önce o fırsatı kaçırdın.
Si tu essayes d'être chic, tu arrives trois tatouages trop tard.
Bir kaç kez bana vurdu, çenemi kırdı.
Il m'a frappée, j'ai eu la mâchoire brisée.
En kötü kısmı kaçırdın.
Tu as loupé le pire.
Alkolü fazla kaçırdık...
- On a beaucoup bu.
Buzz... Kaçırılan kızın dairesini araştırdık mı?
Le domicile de la fille a été fouillé?
Kızı kimin kaçırdığını biliyorum.
Et je sais qui a enlevé la fille.
Kızlarımı kaçırdılar. Gözümün önünde Leila'yı öldüreceklerdi.
Ils ont enlevé ma fille et voulaient la tuer sous mes yeux.
Hayır, Sayın Yargıç! Sanık bir kızı kaçırdığını itiraf etti. Ve bizi kızı tuttuğu yere kendisi götürdü.
Mme le juge, l'accusé a reconnu l'enlèvement de la fille, et nous a conduits à elle.
Daha kaç tane kızı kaçırdığını bilmiyoruz.
On ignore combien d'enfants il a pu enlever.