Kelime tradutor Francês
13,498 parallel translation
Ama bir kelime oyunu da var.
Mais c'est un jeu de mot.
Artık tek kelime bile edemeyecek.
Maintenant elle ne dit plus rien.
- Tuhaf kelime seçimi.
- Mauvais choix de mots.
Sadece birkaç kelime söylemek istemiştim.
Je voulais juste dire quelques mots.
SOC hakkında, teröristler hakkında ya da birliğinin trajik sonu hakkında tek kelime etmiyor.
Elle ne dira pas un mot à propos du SOC, rien à propos de terroristes ou, de la fin tragique de son unité.
Onlar sadece kelime.
Ce ne sont que des mots.
Tek kelime.
Juste un seul mot.
Haftada ortalama 3 kelime falan söylüyor.
En moyenne, il prononce trois mots par semaine.
- Arkadaşını üzdüğünde ve kendini kötü hissettiğinde kullanman gereken iğrenç bir kelime var ya hani?
- Tu sais ce vulgaire mot que t'es supposé utiliser quand tu culpabilises car tu as blessé - ton meilleur ami?
Evet, o kelime.
Ouais, c'est le mot.
Kahretsin kadın, senin kelime dağarcığında "dinle" yok mu?
Putain, femme, tu comprends le mot "écoute"?
"Tutku" biraz güçlü bir kelime olabilir.
- Passion, c'est peut-être un peu fort.
Tek bir kelime bile.
Pas un mot.
Sakinleş yavrum, tek kelime etme.
♪ Chut, petit bébé, ne dis pas un mot ♪
Eğer ancak biz Atlantis döndü iki kelime beri söyledim.
Vous avez dit deux mots à peine depuis que nous sommes revenus d'Atlantis.
Hayır, tek kelime etme.
Non, ne dis rien.
Bu bir bakıma... O kelime neydi?
D'une certaine façon, c'est... comment dit-on déjà?
Bu adam beni çıldırtıyor. Tıpkı babam gibi kelime kelime konuşuyor.
Ce gars me rends fou, en choisissant ses mots comme mon père.
Merak etmeyin, Dr. B.'ye tek kelime etmem.
Ne t'en fais pas. Pas de mot à Dr B. Tu sais quoi?
Alabileceğimi söyle. Tek kelime.
Dis-moi que je peux l'avoir.
Bir kelime söyle, gidelim buradan.
Tu dis un mot et on s'en va.
- Bir kelime daha etsene yiyorsa.
Dis encore un truc débile.
Tek kelime etmeyeceksin ve ben de seni öldürmeyeceğim.
Tu racontes pas de conneries et je ne te tue pas.
Kanından çok kelime dökülene kadar ağzından, sert yöntemler kullanacağız.
Nous allons prendre des mesures plus fortes jusqu'à ce que ses mots coulent plus que son sang.
Gördüğün hakkında... -... tek kelime edersen- -
Ce que vous avez vu... pas un mot...
Sırrına dair tek kelime etmeyeceğine söz vermiştim. Şimdi güvenceye alacaksın.
Je vous ai promis que votre secret ne sera pas révélé, et vous allez vous en assurer.
- Bir daha tek kelime etmeyeceğine.
Qu'il ne parle jamais.
Bir kelime edemiyor.
Mais il se ferme totalement.
FBI'a bir dakikada 100 kelime yazmak için baş altı şahsı feda ettiğimi bilsem yeniden düşünebilirdim.
Si j'avais su que je renonçais de six chiffres pour taper 100 mots par minute pour le FBI, J'aurais peut-être reconsidéré
- Düşündüğüm kelime bu değil.
ce n'est pas le mot auquel je pensais.
Bir psikopat için güven güçlü bir kelime.
"Confiance" est un mot fort pour un psychopathe.
- Bekle. - Yine aynı kelime.
- Encore ce mot.
Sanki adı en sevdiğin kelime gibi.
Son nom est comme votre mot préféré.
Yani birkaç kelime etmeden kimse ölmemeli, değil mi?
Je veux dire... Personne ne devrait mourir sans avoir quelques mots, pas vrai?
Kadın bu çevre de kirli bir kelime.
La mot femme est une injure ici.
Bir daha duymak istemediğim iki kelime.
Deux mots que je ne veux plus jamais entendre encore.
Söylediği her kelime...
chaque mot qu'elle disait...
Bir kelime etmeden tehdit edebilir, yalvarabilir çağırabilir, emredebilir ya da kısaca işaret edebilirler.
Sans un mot, ils peuvent être menacés, soumis, attirés, commandés. Ou simplement désignés.
# Sus küçük bebek, tek bir kelime etme # # Annen alacak bir alaycı kuş sana # # Eğer o alaycı kuş şarkı söylemezse #
Petit bébé, ne pleure pas maman va t'offrir un oiseau moqueur si cette oiseau ne chante pas maman t'offrira une bague en diamant
- 10 dakika önce ne hakkında olduğunu bildiğini söyledin ama o zamandan beri tek kelime etmedin.
Il y a 10 minutes vous disiez que vous saviez de quoi il s'agissait. Depuis, vous n'avez pas dit un mot.
Tam bir zavallıydım. Şakalarına ve saçma kelime oyunlarına hep gülerdim. Ondan hoşlanıyordun.
C'est tellement un flirt pathétique, toujours à rire à ses blagues et ses jeux de mots ridicules.
Fark ettin mi? İbranice kelime "Maveth" kalenin etrafında kazılıydı.
Connais-tu la signification du mot hébreux Maveth gravé sur le château?
"kayıt dışı", "arka plan" yada tek bir kelime etmek yok.
Pas de "confidentiel", rien "de fond", pas un faux pas.
Hatta bir kelime daha ederseniz, Bay Raydor, o videonun son anda nasıl yüzeye çıktığına dair detaylı bir soruşturma isterim.
Encore un mot de vous, M. Raydor, et je demande une enquête détaillée sur comment cette vidéo est apparue à la dernière seconde.
Tek kelime etme.
Pas un mot.
Tek kelime bile etmedi.
Elle n'a pas dit un mot.
- Ağzımdan tek kelime bile çıkmadı!
Je n'ai encore rien dit.
O kelime ağzımdan çıktıktan sonra annenin yüzündeki o ifadeyi unutamıyorum.
Je n'oublierai jamais le visage de ta mère après que... que ce mot me soit sorti de la bouche.
İlginç bir kelime seçtin.
Quel intéressant choix de mots.
Evet. İşte o kelime "İzin vermek."
Ouais, ce mot... "autorisé"
Sanki öyle bir kelime varmış gibi konuşma!
Arrête de le dire comme si ca existait Tu l'as inventé!