Keştik tradutor Francês
1,033 parallel translation
Su yolunu kestik.
Nous avons coupé l'aqueduc.
Kısa kestik.
Elle a été écourtée.
Bu sabah minibüsün yolunu kestik.
On a intercepté le camion.
Kestik!
Coupez!
Taşaklarını kestik.
On leur a coupé les couilles... et on les a bouffées.
Kestik.
Allez.
Kestik! Harika!
Coupez!
"Bu yüzden, ona bir ders vermek için koridorda kafasını kestik." desek?
il a dit un mot très traître, alors on lui a coupé la tête pour lui donner une leçon!
Karpuz kestik.
De la pastèque!
Burada iyi bir malzeme kaynağını kestik. Bay Vanbilderass.
Tu viens de tarir une bonne source, monsieur de Rockefêlé.
Biz konu? mayy kestik ve nihayet niyetimizin ne oldu? unu biliyoruz.
Nous pourrons arrêter de bavarder et nous saurons enfin quelles sont ses intentions.
Sembagare ve ben 4 gün önce buradan geçtik. 11 tuzak kestik.
Nous, on a fait une randonnée il y a 4 jours. Et détruit 11 pièges.
Yiyecek vermenizden ve yol göstermenizden ümidimiz kestik ama paraya ihtiyacımız var.
On ne s'attend plus à être nourris ou guidés, mais on a besoin d'argent.
Kestik. Kestik.
Coupez!
- Kestik.
Coupez!
Kestik. Pekala, millet.
On va faire une pause.
Kestik! Süper.
Coupez!
Kestik.
Coupez!
- Tamam, kestik.
Ok. C'est fini.
Kafasını kestik.
On l'a décapité.
İyi günler, beyler. Eğlencenizi kestik ama sormak istediğimiz birkaç soru vardı.
On le surveille depuis quatre jours pour qu'il nous mène au cadavre.
İyi günler, beyler. Eğlencenizi kestik ama sormak istediğimiz birkaç soru vardı.
Désolé de gâcher la fête mais j'ai quelques questions.
Kestik!
Stop!
Suyu kestik.
On l'a arrêté.
Kestik.
Coupez.
Tamam, kestik.
D'accord, coupez.
Ve kestik.
Coupez!
Evet, çok acıydı. Sonra kafasını kestik, kalbine kazık çaktıktan sonra söküp aldık ve yaktık. Ancak o zaman huzur buldu.
Oui, et on lui a coupé la tête et enfoncé un pieu dans le coeur.
Ve kestik!
Coupez!
Benzin alırken yağı kontrol edin. Araç telefonunu kullanmayı denemeyin çünkü bağlantıyı kestik.
On vérifie le niveau d'huile, on n'utilise pas le téléphone... qui a été débranché!
Kestik. 5 dakika ara lütfen.
Vous l'avez rencontrée à un kiosque à journaux et vous avez suivi sa trace?
Ve kestik.
Coupez.
Bunu ekleyebilmek için ilk bölümü bayağı kestik.
On a foutu en l'air la première émission.
Ve kestik!
Et coupez!
İkimizde konuşmayı kestik.
On s'est arrêtés de parler.
Ben de onlara yaşantıları hakkındaki düşüncelerimi söyleyince konuşmayı kestik.
Ensuite, je leur ai dit ce que je pensais de leur vie, et nous en sommes restés là.
Su ve elektrikten tasarruf etmek için antifrizi ısıtmayı kestik, yani faydası yok.
On ne chauffe plus le glycol. Ca n'arrange pas les choses.
Bu nedenle yukarıdaki tüm bağlantıları kestik.
De fait, on a dû tout débrancher!
- Kahretsin! - Bağlantıyı kestik.
On a interrompu l'émission.
Demek diğer her şeyi sen deli adamın tekini bulabilesin diye kestik.
On coupe pour chercher un fou et tu le laisses partir!
Kestik! Martin.
Coupez!
Tüm dış kontrolu kestik.
Tout est déconnecté.
- Kestik! Üzgünüm kesmem gereki.
On coupe.
Ellen, bunu kesinlikle hatırlamıyorum.. Kestik!
Ellen, je n'ai aucun souvenir de cet incident.
Kestik.
On coupe.
- Kes. - Kestik.
- Coupez.
- Kestik.
Coupez.
- Kestik.
- Coupez!
Kestik, oda atmosferi tamam.
C'est bon pour la prise sans ambiance.
- Çünkü biz onların ülkelerini istila ettik, ağaçlarını kestik ve topraklarını kazdık?
Parce qu'on a envahi leur terre, creusé leur sol?
Şimdilik önlerini kestik gibi ama böyle devam eder mi bilmiyorum.
- Nous arrivons encore à les contenir.