Kleenex tradutor Francês
226 parallel translation
Herhalde Bayan Perth Amboy'dur, bir tutam mendilledir yine.
Ça doit être Loco avec un tas de kleenex publicitaires.
Kleenex'im var, ama...
J'ai un Kleenex.
Seninkini ödünç verir misin?
Tu peux pas me prêter le tien? J'ai que des kleenex.
BURNU ÖYLE GÜÇLÜ PATLADI Kİ KÂĞIT MENDİLİ DARMADAĞIN OLDU.
Son nez vient de détruire son Kleenex! "
KEŞKE YANIMDA KÂĞIT MENDİL OLSAYDI YA DA KUMAŞ MENDİL.
"Si seulement j'avais un Kleenex à lui prêter..."
- Kağıt mendil verebilir misiniz?
- Auriez-vous des kleenex?
Yedek lastiğin arkasında ne var? İsviçre saatiyle dolu bir koli.
Derrière la roue de secours... une boîte de Kleenex pleine de montres suisses.
Birden çok kişi de şaşırarak... sabahın 4'ünde, bu otobanda... çorapsız bir şekilde... ayaklarına bir çift boş ayakkabı kutusu geçirmiş... tuhaf bir iş adamı gördüklerini... iddia ediyorlar.
Plus d'un passant dit avoir vu le fantasque nabab errant sur cette route à 4h du matin les pieds nus, dans des boites Kleenex vides!
Birkaç salak zombi sokaklarda tuvalet kağıdına bürünüp dolaşacak.
Une bande de zombies défilant sur des chars de Kleenex?
Ama doğru olduğunu düşünüyorum. Sana mendil getireyim.
Je dois avoir des kleenex.
- Peçeteydi.
- Je jette un Kleenex.
Böyle içmeye devam edersen zar gibi kalan midenin patlayacağını söylemişti.
Si tu continues, t'auras l'estomac troué, comme un kleenex trempé.
Terk ettim, sifonu çektim.
Jeté comme un Kleenex.
Bolca kağıt havlu al!
Plein de Kleenex!
Bazen burnunu mendile siler ve mendili çantana koyarsın.
Euh, parfois vous vous mouchez dans un kleenex.
Sen bana hiçbir zaman bir Selpak bile ödünç vermedin.
Tu m'as jamais prêté un Kleenex.
- Lütfen, önümden çekilir misin. - Bay Kleenex'i düşün.
J'aimerais pas être la femme de ménage.
Kocalar "Selpak" gibidir. Yumuşak, güçlü ve tek kullanımlık.
Ce sont des Kleenex, doux, résistants, jetables.
Al mendilimi, rujunu temizle.
Voilà mon kleenex Efface ce rouge à lèvres
Her yere Selpak atmışlar gibi kokuyor.
On dirait le nom du parfum qu'ils mettent sur les kleenex.
Ferahlatıcı, mide ilacı, ve nemli tuvalet kağıdı.
Des magazines, des Kleenex, des pastilles, des antiacides, des lingettes.
Kağıt mendilin var mı?
Tu as un kleenex?
Evet bugün yağmurlu bir gün ve yağmurlu bir günde oyun zamanı şimdi sevgili konuklar yazı-tura atın 10 kutu Kleenex kazanın yada bir keçi!
Voici les jeux des jours pluvieux. Piquez la queue sur un pensionnaire. Gagnez dix dollars de Kleenex ou un bouc!
Tabii, annesi gittiği her yere küçük toplar haline getirdiği mendilleri bırakıyor.
Sa mère laisse des Kleenex usagés partout où elle passe à cause de son œil qui coule tout le temps...
Kâğıt mendil kullan.
Utilise des kleenex.
Mendiller nerede?
Où sont les kleenex?
Bize baya bir sargı bezi lazım, çünkü ortalık kan gölüne dönecek gibi.
Nous aurons besoin de beaucoup de Kleenex car Il va y avoir un bain de sang.
Anla, ataş, plastik çatal...
Des trombones, des fourchettes, des Kleenex...
Size selpak getireyim.
Je vous apporte un Kleenex.
Mendil.
Un kleenex.
Boş televizyon kutusundan çıkarak başlayıp mini minnacık bir selpak kutusuyla bitiriyordu. Al.
Elle commence avec un carton d'emballage de TV... pour finir avec une toute petite boîte de Kleenex juste sur...
- Bana kağıt mendil lazım.
- J'ai besoin d'un kleenex.
Hani peçeteyi buruşturup çöpe attığım ve ıskaladığım zaman için
Pour la fois oû j'ai jeté un kleenex et raté la corbeille.
Oh, demek istediğiniz, bay Rhoades'sun sizi erkek toaleti temizlemiş bez gibi kullanıp attığını mı?
Que M. Rhoades vous a utilisée et jetée comme si vous étiez un kleenex des toilettes de l'arrêt d'autobus?
- Ona mendil vermek zorunda kaldım.
J'ai dû lui donner un kleenex.
Dün gece bir çift deri bandı tuvalet kâğıdı gibi yırttı.
Elle a arraché deux paires de lanières en cuir hier, comme du Kleenex.
- Bir kaç Kleenex alacağım.
- Acheter des kleenex.
Mendilin var mı?
T'as pas un Kleenex?
Bir kağıt mendil lazım.
Vite, un kleenex!
Sana kağıt mendil verelim.
Vous voulez un Kleenex?
Mendiller kimde? Mendile ihtiyacım var.
Qui a les kleenex?
- Şu Kleenex kutularını da ayağımdan çıkart!
Et retirez-moi ces boîtes de Kleenex de mes pieds.
Bizim yulaf unu kıvamında, şipşak fotoluk ve çözümü olmayan toplumumuzun çatlaklarına düştün.
Tu as été happé par la société kleenex et fast-food.
Yumaşak.
Les kleenex...
Afedersiniz. Mendiliniz var mı?
Pardon, vous avez un kleenex?
Kullandığı mendili bıraksaydı, ne olacaktı, sevgili mi?
Et un Kleenex sale, cela aurait été un gage d'amour?
İyi ki yanımızda Kleenex varmış.
Heureusement qu'on avait un mouchoir.
Kağıt mendil var.
Seulement un Kleenex.
Ben de sadece kleenex var.
Tu en veux un?
Kullan at bezleri?
Des kleenex.
- Mendil var mı?
Un kleenex.