Kolye tradutor Francês
1,256 parallel translation
Kocanın sana altın bir kolye aldığını sanıp Noel gelince onu başkasına verdiğinde.
lmagine que ton mari achète un collier en or et que le soir de Noël, il l'offre à une autre femme.
Ortada sadece bir kolye mi yoksa seks ve kolye mi ya da daha kötüsü kolye ve aşk mı olduğunu öğrenmek için bekler miydin?
Resterais-tu pour voir s'il s'agit juste d'un collier, ou d'une histoire de sexe et de collier, ou, pire que tout, d'une histoire de collier et d'amour?
- Gloria, kolye çok yakışmış.
Superbe, le collier.
Gelecek hafta bir kura çekileceğini ya bir Chevrolet Blazer, elmas kolye ve İtalya ya da Fransa gezisi kazanacağımı söylediler. Filtre şeylerini alırsam vergi ödemem gerekmeyecekmiş.
Au tirage, dans une semaine, je gagnais... une Chevrolet, ou une rivière de diamants... ou un voyage en Italie, ou en France... et si j'achetais leur filtre, je ne payais pas de taxe.
Bu, kaybolan Çinli'nin kolye ucu.
C'est le pendentif de la chinoise.
Bu kolye acııyor, öğretmenim.
Les colliers font mal, professeur
Kolye?
Un collier?
Siz bu Camilla'yi çok seviyor olmalısınız, Çünkü bu çok pahalı bir kolye.
Vous devez aimez cette Camilla! Parce que ce collier est très cher.
O kolye, babamın bir hediyesiydi...
Ce collier était un cadeau de mon père.
Bu kolye senin.
Ce collier est à toi.
Kolye.
Ce collier...
Bu bir kolye mi?
C'est une amulette?
bir eşcinselin kolye takmasına gerek yok.
Un bracelet arc-en-ciel prouve pas qu'on est homo.
kolye takabilirsin ve bir eşcinsel olmayabilirsin.
T'en portes un et t'es pas homo. Et alors?
" Kolye İtalyan yapımı.
" Collier fabriqué en Italie.
- Bir kolye.
- Un collier.
- Kolye?
- Le collier?
Francie ne lazım? Küpe, kolye?
Francie, boucles d'oreille, collier?
Sadece kolye değil mi?
Juste le collier, on est d'accord?
- Biricik aşkının sana verdiği kolye.
- Le collier que ton chéri t'a donné.
Güç veren kolye.
Le truc surpuissant.
Ya da kolye.
Ou un collier.
- Bana bir kolye vermişti.
Elle m'avait donné un collier.
Sanıyorum ki burnu kemikli ve küçük kafalı kolye takan birini bekliyordunuz?
Laissez-moi deviner. Vous pensiez que j'aurais un os dans le nez et un collier de têtes réduites.
Bu kolye ait Valkyrie öldürüldü.
La Walkyrie a été tuée.
Oraya tek yolu güvenli bir Valkyrie en kolye ile.
Le seul moyen sûr, c'est un pendentif de Walkyrie.
Her neyse, sana kolye, ama Leo yakın almak için tek yol alabilirsiniz Bunlardan biri olan Valkyries kanıtlamaktadır gereğidir.
Je peux vous avoir des pendentifs, mais pour approcher Léo, vous devez prouver que vous êtes des leurs.
Fark etmemek mümkün değil, bu çok orijinal bir kolye.
Je l'ai vu en passant... C'est un collier très original.
Bu çok güzel bir kolye.
C'est un joli collier.
Biraz daha kolye kazanabilirsin.
Vous gagneriez plus de colliers.
- Bu sana verdiğim kolye.
- C'est le colier que je t'ai donné.
Tekerlek kolye infazcısı ile aynı grafiti burada bulundu.
On a trouvé les mêmes graffitis que pour les pneus enflammés.
Merkezi ve Güney Amerika uyuşturucu kartelleri arasında kolye yakmak bayağı popüler olmaya başladı.
Les pneus enflammés ont la cote chez les cartels sud-américains.
Bunu babası ona vermişti çünkü benimki gibi bir kolye istiyordu.
Elle avait voulu ce collier parce qu'il ressemblait au mien.
Kolye.
Le collier.
Kolye onun için değerliydi.
Ce collier lui était précieux.
Kolye.
Un collier
Dediğim gibi, Christina'ya bir kolye getirdi.
Je vous l'ai dit! Il a débarqué avec le collier pour Christina!
Kolye ya da ona benzer bir şey.
T'aurais pas un foulard?
Sana deniz kabuklarından bir kolye daha yapıyorum. Çocukken sana yaptığım kolyeler gibi.
Je t'ai fait un autre collier de coquillages, comme ceux que je te confectionnais quand tu étais enfant.
Annemin en sevdiği kolye.
C'est le collier préféré de ma mère.
Bu kolye bana annemi hatırlattı.
Ce... Ce collier fait remonter un souvenir fort de ma mère.
Öldüğünde elinde genç bir kadının fotoğrafı olan bir kolye vardı.
Il est mort en tenant un meda / lion avec la photograph / e dune jeune femme.
Eğer anlattığın gibiyse kolye yok edilmeli.
Alors ce collier doit être détruit.
Üniversiteyi kazanırsan sana kolye almamı istemiştin.
Tu m'as demandé de t'acheter un collier une fois ton admission à l'université.
O kolye miydi?
Alors ce collier...
Üniversiteyi kazanırsan sana kolye almamı istemiştin.
Tu m'as demandé de t'acheter un collier...
Ucunda değerli taşlarla kaplı bir haç olan altın bir kolye.
C'est une chaîne en argent avec un pendentif, une croix incrustée de pierres précieuses.
Bu her zaman almak istediğin kolye.
C'est le collier que tu as toujours voulu.
Bana elmas bir kolye almıştı ve onu nazikçe boynuma doladı.
Il m'a acheté un collier de diamants et me l'a mis autour du cou avec douceur.
Beyzbol topu, kolye.
Balle de baseball, collier.