Kris tradutor Francês
524 parallel translation
Kris.
Kris.
Kris Kringle.
Kris Kringle.
Adınız nedir? Kris Kringle.
- Votre nom?
Bahse girerim ki, sen birinci sınıftasın.
- Kris Kringle.
Oyun oynamak ve kitap okumanın haricinde neler yaparsın?
- Merci. NOM : KRIS KRINGLE
Kris hakkında bilmek istedikleriniz olacağı içime doğmuştu.
Je savais que vous vous poseriez des questions sur Kris.
Kris'e Noel Babanın var olmadığını söylerseniz... bunu tartışacağını kabul ederim, ama şiddete başvurmayacaktır.
- Mais... Si vous niez l'existence du père Noël... il se défendra, mais sans violence.
Kris'in değneğini hep yanında taşıdığını biliyorum. Ama elbette değneği bir silah olarak kullanacağını ima ediyor olamazsınız?
Il a bien une canne, mais vous ne pensez pas qu'il en ferait une arme?
Dediklerime Kris'e olan hayranlığımın neden olduğunu düşünmeyin lütfen.
Je ne parle pas seulement par affection pour Kris.
ve sizi temin ederim Kris'in sapık eğilimleri yok.
Je sais que Kris ne sombrera pas dans la folie.
Fakat Kris'in işi 6 : 00'da bitiyor. Peki ya bu ara?
Kris termine à 18 h. Que faire entre-temps?
- Merhaba, Kris.
- Bonjour, Kris.
Bugün oynamasak.
Pas aujourd'hui, Kris.
Bu hiç komik değil, Kris.
C'est pas drôle, Kris. Il dit que c'est sérieux.
Merhaba, Kris.
- Bonjour, Kris.
Neden bunu yaptın, Kris?
Pourquoi avez-vous fait ça, Kris?
Ama, Kris, sadece kendini düşünemezsin.
Mais Kris, vous ne pouvez pas penser qu'à vous.
Bu çok kolay olmayacak, Kris.
Ça ne va pas être facile.
Dur bir saniye, Kris. Beni zor bir durumda bırakıyorsun.
Je suis dans une position délicate.
Elimden geleni yapacağım, Kris.
Je ferai de mon mieux, Kris. - Merci.
Yarın bu dava düşecek... Yoksa kafanda Kris'in yaptığına benzer bir şişlik daha olur!
Retirez votre plainte, ou une autre bosse... va tenir compagnie à la première.
Adamın adı Kris Kringle... ve kendini Noel Baba sanıyor.
Il s'appelle Kris Kringle et pense qu'il est le père Noël.
Kris Kringle'ın hapse gönderme evrakları sizde Hakim Bey.
Vous avez le mandat de dépôt pour l'affaire Kringle.
Kris Kringle.
- Kris Kringle.
Kris'i hayal kırıklığına uğratamazdım.
- Non. Je ne peux pas laisser tomber Kris.
Muhtemelen etrafta Kris gibi itilip kakılan bir sürü insan vardır.
Des affaires comme celles de Kris. C'est tout ce qu'il y a de drôle.
Mahkeme sadece Kris için değil.
Je ne défends pas Kris, mais tout ce qu'il représente.
"Kris Kringle, New York İl Mahkemesi."
"Kris Kringle, Cour suprême."
Kris, korkarım sana kötü haberlerim var.
J'ai des mauvaises nouvelles pour vous.
Bu yüzden, Posta Teşkilatı... yani devletin bir kolu... Kris Kringle'ı tek ve gerçek...
La poste, qui dépend du gouvernement fédéral... reconnaît que cet homme, Kris Kringle, est le seul et unique père Noël.
Kris, tek diyeceğim, eyalet yüksek mahkemesi... senin Noel baba olduğunu ilan etti... ve ben de kişisel ve bir uzman olarak... onlarla aynı fikirdeyim.
Kris, la Cour suprême a déclaré que vous étiez le père Noël... et je suis entièrement d'accord avec elle.
Sağ ol, Kris.
- Joyeux Noël à vous... et à vous, mon enfant. - Merci, Kris.
Ya sen, Kris? Ve oğlun?
Qu'en dites-vous, Kris?
Babamla neden konuşmuyorsun, Kris? Onunla çalıştın.
Il fallait parler à papa, Kris.
Sizleri kendi topraklarınız için savaşan yaşlı çiftçiler sandım, Kris.
Et vous? Alors, ils défendent leurs terres, Kris?
Sen misin, Kris?
C'est toi, Kris?
Üzgünüm, Kris.
Je regrette.
Kris, mücadeleyi neredeyse kazandık.
Le combat est presque gagné.
Kris Barden'ın oğlu öldü ve Rearden dışarıda bekliyor ya seninle birlikte gelirim ya da sırtımdan vurulurum.
Le fils de Kris Barden a été tué. Et enfin, Reardan attend dehors de savoir si je marche ou s'il me tuera en traître.
Kris, senin havzaya gittiğini sanıyordum.
Kris, je vous croyais parti.
Kris, ona buradan gitmesini söyle.
Kris, faites-la sortir.
Kris, bilmiyorum. Günlerdir ondan haber alamıyoruz.
On est sans nouvelles de lui.
Hey, Kris. Bu işe yaramaz, Riling beni öldürmek istiyor.
Ecoutez, Kris, laissez tomber, je vais me rendre.
O zaman ona senin dışarı çıkacağını söyle.
Kris, ils la laisseront sortir.
Hayır, Kris.
Non, Kris.
Sanırım Kris haklıydı.
Kris a raison. C'est un grand événement.
Kris'i görebilir miyim?
J'y vais. - Puis-je voir Kris?
- Kris.
- Kris?
Bu Kris'i çok üzer.
Je ne veux pas être à l'origine du chagrin que cela va faire à Kris.
Merhaba, Kris.
Bonjour, Kris.
Kris.
- Kris.