Kullanıcı tradutor Francês
7,824 parallel translation
- Kullanıcı adları çok güvenlikli.
Les pseudonymes qu'ils utilisaient sont tous super protégés.
Belki bazı kullanıcı bilgilerine... erişebilme avantajımı kullanmış olabilirim.
J'ai peut-être profité de mon accès à certaine informations sur notre clientèle.
Sana kullanıcı adımı ve şifremi veririm.
Vous donner mon pseudo et mot de passe.
Hayır ama onları bulmaya çalışan bir kullanıcı var.
Mais un utilisateur a essayée de les localiser.
Kullanıcı adı ÇölGöğü60 ve geçen ay komple o bıçakları soruşturmuş.
Son pseudo est DesertSky60, et il a passé le dernier mois à questionner sur ces couteaux.
Başka sitede var mıdır diye Kullanıcı adını arama motorunda arattım ve bu profili buldum.
J'ai lancé son pseudo via un moteur de recherche, voir s'il surgissait sur un autre site, et j'ai trouvé ce profil.
Son alışverişi sırasında, başka bir kullanıcı ona bir şey demiş.
Durant son dernier échange, un autre utilisateur lui a dit :
Geçen gece geç saatlerde, FBI sunucusunu hacklemek için kullanılan kod Maryland'daki bir SMTP sunucusunun güvenlik duvarını kırmak için kullanıldı ve kullanıcı, Bob Gibbs adında birinin e mail hesabına giriş yapmış.
Hier soir, le code qui a piraté le serveur du FBI a été utilisé pour lever le pare-feu d'un serveur SMTP du Maryland. Le pirate a accédé au compte mail d'un certain Bob Gibbs.
- Kullanıcı hatası diye yazdılar.
- Ce serait une erreur du conducteur.
Demek istediğim, bu linki takip eden.. .. her kim olursa olsun süper çerez kendini bilgisayarın işletim...... sistemine gömer. .. ki bunu kullanıcı göremez veya giriş yapamaz.
Comme toute personne qui suit ce lien, un supercookie va s'enfoncer dans une partie du système qu'il ne peut pas voir ou auquel il n'a pas accès.
Bak, ilk kullanıcımız.
Attends, tais-toi.
Yani, bu yatırımı yapmamız için gerekli kullanıcının olduğunu nereden biliyorsunuz?
Comment pouvez vous vraiment savoir qu'il y a assez de clients pour ambitionner un tel succès?
Tebrikler ama tüm kullanıcılar aynı tehlikeyi paylaşıyor.
Félicitations, mais chaque utilisateur partage ce risque à égalité.
- Hatta kaç kullanıcı var?
Combien d'utilisateurs sont connectés? - 132.
- Kendin ve oğlun için kullan.
C'est pour vous et votre fils.
Evet ve pürmüzlerde çok kullanılır.
Ouais, c'est commun avec un chalumeau.
Kimyasal savaşta kullanılıyormuş.
C'est utilisé en guerre chimique.
- Mark Harris'in tehdit notu... sıradan bir yazıcı kullanılarak, sıradan bir kağıda sıradan bir mürekkeple basılmış. Parmak izi de yok.
- Le mot de menace envers Mark Harris était sur du papier commun, avec de l'encre commune, imprimé avec une imprimante commune.
- Mark kan sulandırıcı için reçete kullanıyordu.
Mark suivait un traitement pour fluidifier le sang. Ah bon?
- Metilen klorür eski tuvallerin... boyalarını çıkarmak için kullanılır.
- Qui est...? - Le chlorure de méthylène est utilisé pour enlever la peinture des vieilles toiles.
Bazı insanlar bunu aşağı inip çıkmak için kullanır.
Certaines personnes l'utilisent pour monter et descendre.
14 yaşından beri araba kullanıyorum. Tanrı akşına, savaşta nakliye kamyonu sürmüştüm.
Ça a l'air fou, mais le truc bizarre c'est que je me suis assis dans une chaise de salon tout d'aujourd'hui et je n'ai ni dit "whoop" ni murmurer une seule fois.
Oradan sipariş verirseniz biraz zaman alır ancak tasarımlar ve kullanılan malzemeler oldukça iyidir.
La livraison est longue mais c'est personnalisé et ils utilisent des bons matériaux.
Evet, takma isim kullanıyorlar ancak evet, onlar. 207 numaralı oda.
Ils ont pris des faux noms, mais c'est eux, chambre 207.
Bu kadar yüksek beygir gücündeki bir arabayı ilk kez kullanıyorum.
C'est la première fois que je conduis une voiture avec autant de chevaux.
Sürekli "katastrofik" diye bir kelime kullanıyorlar.
Ils n'arrêtent pas de dire que c'est "catastrophique".
Birisi sinyal karıştırıcı kullanıyor.
Quelqu'un brouille nos signaux.
Sikloheksan ile aynı model. Kuru temizlemede kullanılan bir solvent.
C'est la même forme que le cyclohexane, un solvant de nettoyage à sec.
Vermut deli gibi içilecek bir içki değildir. Aperitif olarak kullanılır.
Faut pas en abuser... c'est un apéritif.
Senin için bir çuval para saydığım saati kullanıp zamanında gelmeye çalışsana.
Si je t'ai acheté une super montre, c'est pour regarder l'heure.
Birkaç yerden bronzlaştırıcı sprey biblolarda kullanılan cilalardan ve bir de ruj arakladım.
Je t'ai déniché une poudre bronzante, sculptante et fixante, et du rouge à lèvres.
Kurbanların ellerini ve ayaklarını bağlamakta kullanılan ip sağlam.
C'est peut-être aussi lui qui s'est chargé de Dubrovensky. La corde employée pour lier les pieds et mains des victimes, elle est intacte.
Kullan-at telefon ama adamın olabilir.
C'est un jetable, il pourrait être à lui.
Bu yüzden elimdekini kullanıyorum.
C'est ce que j'utilise.
- O yüzden mi deli gibi kullanıyordun?
- C'est pour ça que vous alliez si vite?
Sence ne kullanıyor?
Ben, attends. Tu penses que c'est quoi?
Ethan, Lucy'nin programlamasında yolunda gitmeyen şeyler oldu ve bunu çok kötü bir şekilde kullanıyor.
Quelque chose s'est mal passé avec son programme, et elle ne fonctionne pas bien, c'est dangereux.
Kaza tutanağına göre o sırada aracı kızınız kullanıyormuş.
Selon le rapport de l'accident, c'est votre fille qui conduisait.
Parke döşenirken kullanılan poliüre yağı... -... ve akrilik üretan yapıştırıcı.
C'est une graisse de polyurée et un adhésif d'uréthane acrylique utilisés pour la pose de nouveaux sols.
Onları yağlamak için kullanırlar.
C'est ce qu'ils utilisent pour les lubrifier.
Doğru, istedikleri her şeyi yapması için de karısını koz olarak kullanıyorlar.
C'est ça, et sa femme est son point de pression pour qu'ils soit sûres qu'il fasse ce qu'ils veulent.
Bu yazıcı kullanılmış olabilir. Birkaç bin dolara alınabilecek bir alet.
Oui, cette imprimante peut le faire, et ça peut être acheter pour quelques milliers de dollars.
Sadece yakın mesafede işe yarar. Plastik birkaç kullanımdan sonra aşınacaktır.
Seulement bon pour les courtes portées, de plus c'est en plastique, donc ça se dégrade après quelques utilisations.
Wilseck ve Duncan cinayetlerinde aynı silah kullanılmış.
C'est bien le même pistolet qui a été utilisé pour tuer Wilseck et Duncan.
Bu yüzden ben Toyota Yaris kullanıyorum.
C'est pour ça que je roule en Toyota Yaris.
Genelde yemeklerde kullanılan palmiye yağının bir türü.
Hodgins. C'est la composition des acides gras contenu dans l'huile de palme utilisée pour cuisiner.
O gemi, Amerikalılarla yapılan gizli bir anlaşma doğrultusunda ülke içi casusluk faaliyetlerinde kullanılıyordu.
Ce navire, c'était un arrangement avec les Ricains pour espionner sur notre sol.
Gece savaşlarında, sinyalleri yükseltmek için kullanılırdı.
C'était utilisé pour amplifier les feux de signal pendant les batailles nocturnes.
Belki o sörf yapıyordur. Güç hatlarını kanal olarak kullanıyordur.
C'est peut-être comme ça qu'il se déplace, en utilisant l'électricité.
Otu sadece ağrı kesici olarak kullanıyorum.
La beuh c'est pour mes douleurs.
Hayır. Beta bloklayıcı kullanıyormuş, karpal tünel sendromu varmış... -... bunun anlamı genelde...
Il prenait des bétabloquants et avait le syndrome du canal carpien, qui veut généralement dire...