Kural bu tradutor Francês
1,500 parallel translation
Kural bu : kızların yanında erkek olmayacak.
C'est le règlement : Pas de garçons avec les filles.
Çünkü kural bu, tamam mı?
Parce que c'est la règle, d'accord?
Spanky, ilk kural bu.
C'est la règle de base.
Her babanın bir iğrenç gömlek ve bir korkunç kazak hakkı vardır. Kural bu.
Tout père a droit à une chemise hideuse et à un pull ignoble d'après le code des papas.
Fakat bence çok saçma bir kural bu.
Mais je trouve que c'est une règle stupide.
Ve bu da 12 numaralı kuralın sebebi olurdu?
Et ce doit être la raison de la règle numéro 12.
- Tabi ki, ama bu kural Cohen için geçerli değil?
- Excepté, bien sûr, pour Cohen?
Bu hayatın kuralıdır Mouth, yediğin haltların hepsi, bir gün mutlaka yakana yapışır.
C'est une règle de la vie, tu subis toujours les conséquences de tes conneries.
Ama bu iki numaralı kuralı ihlal etmek olurdu.
Mais j'aurais transgressé la règle numéro deux.
Evet ama sanırım bu bir kural.
- Mais c'est la règle.
O zaman sen bu kuralın istisnasısın.
Tu es donc une exception.
Aceveda onay vermedi, bu işi kural dışı yapacağız.
Aceveda n'a pas voulu signer la paperasse à temps alors on s'en occupe autrement.
Bu akşam için kıyafet kuralı ne?
Alors, comment on s'habille pour ce soir?
Bu kuralı Fez için koyduk, ama herkes için geçerli!
ça vaut pour Fez et pour tout le monde!
- Bu da başka bir kural mı?
- Encore une règle?
Bu yüzden Bakanlık, yeni bir kural getirmeyi uygun gördü.
En conséquence, le Ministère a imposé une nouvelle règle.
Bu kuralın istisnası yok.
Cette règle est sans exception.
Bu gibi durumlar için hiçbir kural kitabım yok.
Je n'ai pas de manuel pour cette situation.
Dinle evlat bu herifi senin istediğin kadar ben de istiyorum ama kuralına göre oynamalıyız.
Ecoute, fiston. Je veux ce type autant que toi. - Mais il faut être réglo.
Asistana bu sınıfın en önemli kuralını söyler misiniz?
Est-ce qu'on peut dire à mon assistante la plus importante règle dans ce cours?
Bana soracak olursanız, Afrika'nın kuralı bu. Hatta hayatın kuralı.
Mais pour moi, c'est la façon de faire de l'Afrique.
Bu ilk kural.
C'est la première règle.
- Bu kuralı ikinci çiğneyişin ve...
- C'est votre deuxième faute et...
Her zaman kazanırsın. Oyunun güzel olan kuralı da bu.
Le plus agréable, c'est que tu gagnes toujours.
- Bu tür organizasyonlar bir günde hazırlanmıyor. Kural kuraldır.
Un tel événement ne s'organise pas en un jour.
Bu, evin bir kuralı.
C'est le règlement de la maison.
Bu herkesin kabul ettiği bir kural.
La régle, tout le monde l'accepte.
Tek bir kuralımız var : İnsanlar bu kaliteye alışsın. Sihirli değneğinizi kullanarak malı bebek müshiliyle harmanlayıp... 5 kiloyu 15 kiloya çıkarmayın.
Les gens s'habituent à la qualité, alors ne diluez pas la drogue en y rajoutant du laxatif pour bébé.
Altıncı kural : Sakın bu karıyla sevişeyim demeyin.
Règle numéro six : ne jamais enlever la culotte de cette pute!
İki kız, Céline ve Magali, Üst kata taşınınca bu kuralı uyguladık.
On l'avait instaurée après l'histoire de Céline et Magali, deux voisines.
Kuralı çiğnediniz ve bu oldu.
Vous n'avez pas respecté les règles et voilà le résultat.
Bir kuralı kabul etmek onu kuşkuyla karşılamaktan daha kolaydır bu hayatta.
Parce que cest plus reposant daccepter une loi que de la remettre en question et de vivre votre vie
# Bu da oyunun kuralı.
Le plus amusant des jeux
Bu kadar çok kural çiğnemen daha büyük bir sorunu ortaya koyuyor. Yetkiye karşı gelmek için psikolojik bir gereksinimin var.
Le non-respect du protocole révèle chez vous un sérieux dysfonctionnement, une volonté psychologique de défier l'autorité.
Bu sırada Michael, Sally ile olan tesadüfi karşılaşmasına gitti ama kulübün öğle yemeği için olan giysi kuralını unutmuştu.
Pendant ce temps, Michael alla à son rendez-vous fortuit avec Sally, mais il avait oublié le code vestimentaire du club. peu après...
Bu bir güvenlik kuralıdır.
C'est une issue de secours.
Çetenin kuralıydı bu.
Règle du gang.
Kural bu.
C'est le code.
Yok, yok. Bu dedektiflere bir kez kural ihlali izni verirsen alışkanlık haline getirirler.
Si on laisse les inspecteurs violer le règlement, après ils continuent.
- Kural mı bu, nedir?
- C'est une règle, un principe?
- Nerede yazıyor bu kural?
- Où est cette règle?
Bu hiç yakışır bir görgü kuralı değil!
Ce n'est pas le bon protocole!
Koşer olmanın en önemli kuralı bu.
C'est un règle de base de la cacheroute.
Basit bir fizik kuralı. "A", bu benim arabam, "B", 16 yaşımdan beridir araba kullanıyorum, ve "C", burada olmaya can atmıyorum.
Petit'a', c'est ma voiture, petit'b', je conduis depuis l'âge de 16 ans, et, petit'c', je n'ai pas envie d'être ici.
Bu yüzden annem alışverişe gittiğinde tek bir kural vardır.
Alors quand ma mère faisait les courses, il avait une règle :
- Bu evin kuralı budur Rory. - Kamu hizmetime geç kaldım.
- C'est la règle dans cette maison, Rory.
Her mesaja koşacaksınız. Koşmak. Bu ikinci kural.
Vous répondrez à chaque appel au pas de course - - course - - c'est la règle n ° 2.
Öyle kesin bir kural yok ama beyin yaralanmaları tatillerde artar. Bu dostumuz gibi.
Ça n'a pas été prouvé, mais les blessures cérébrales augmentent pendant les fêtes, comme pour notre ami.
Bu kural asla zorla uygulanmadı...
Les règles ne sont jamais respectées.
5. kural :... Bu bir yarış değil. Hiç değil.
Cinquièmement - - il n'est absolument pas question de course.
Belki de bu kuralı bozan istisnalardan biridir.
Ils ont chacun leurs mérites.