English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ K ] / Kültür

Kültür tradutor Francês

1,147 parallel translation
Bunun da birbirinden tamamen farklı iki kültür oluşturduğu düşünülebilir, ki bu da pek çok savaşın ana nedenidir.
Les deux hémisphères ont dû développer des cultures différentes, qui n'arrivent pas à coexister.
Hayır. Klingon Kültür Veritabanına girdim.
J'ai accédé à la base de données sur la culture klingonne.
Varşova Filarmoni Orkestrası Kültür Bakanlığı tarafından düzenlenen bir konserde yer aldı.
Un concert fut organisé à la Philharmonie par le Ministère de la Culture.
Biraz yemek yapar, kültür şokunu hafifletirim.
Je peux vous faire à dîiner pour amortir le choc culturel.
Ari Kültür Enstitüsü'nde bir toplantı var.
- Un congrès de culture aryenne.
Burada başka bir kültür var, başka bir dünya.
C'est une autre culture. Un autre monde.
Bir sürü kültür hizmeti olacaktı. Capcanlı bir yer düşünüyorduk.
Soyons culturels, vraiment dans le coup.
Kültür devrimi yüzünden kargaşa var.
C'est le chaos là avec le Révolution Culturelle.
Acı ve aşağılamaya dayalı bir alt kültür. Sofu değilim.
Une culture fondée sur la douleur et l'avilissement.
Zarif mimarisi, karmaşık dili ve ayinleriyle bu antik kültür şimdi bir girişime döndü. Köle almak da dahil.
Cette culture à l'architecture élégante, au language complexe, aux rites colorés, va maintenant retourner à ses affaires et à la prise d'esclave.
Bu Anglo-Sovyet kültür değişimi.
C'est un échange anglo-soviétique.
Kültür değişimlerinde hep gülümsenir.
On sourit, on échange.
- O kültür bakanı.
- Mais c'était pas la belle-mère de Joe Dassin? Absolument!
'Üç insan üç kültür ve tek bir zafer'! "
"Trois peuples trois cultures!" Une seule victoire!
Mintaka III'teki ilkel kültür, Wogneer yaratıkları.
Les gens sur Mintaka III lui doivent tout, les créatures de Wogneer aussi.
Metatalamus dokusundan bir kültür geliştirebiliriz.
En effectuant une culture à partir du tissu de métathalamus.
Sağduyu tüm anlaşmazlıkları çözmeli, ama her kültür bizimle aynı fikirde değil.
La raison devrait toujours prévaloir, mais d'autres pensent autrement.
Elveda kültür. Elveda dostlar.
Plus de culture, plus d'amis.
Hadi bu yöresel şapkayı takıp yabancı bir kültür hakkında bir şeyler öğrenelim.
On va mettre un chapeau traditionnel, connaître une culture différente.
İnsanlar nereden kültür sahibi olacaklar?
Où est-on censé se cultiver, ici?
Bu kültür Güneydoğu Asya'ya yayılıyordu.
La culture s'est propagée en Asie du Sud-Est, cette étrange culture américaine de l'époque,
Tarih, gelenek, kültür sadece düşünce değiller.
Histoire, tradition, culture, ne sont pas des concepts.
Biliyorsun, ben ilginç sözcük yapıları kurarım. Düşündüm de, sana biraz şehri gösterebilirim. Birkaç gizli yeri gösterebilirim, ya da Los Angeles kültür turu yapabiliriz.
Plutôt que de m'interviewer, ce qui serait fascinant étant donné ma syntaxe, j'ai pensé que je pourrais vous montrer certains lieux secrets lors d'une visite culturelle de L.A.
Üzgünüm, farklı bir kültür olduğunun farkındayım.
Désolée. C'est une culture différente.
Kültür için ne büyük eksiklik.
- Quelle perte pour la culture.
İhtilafa yabancı bir kültür de dahil olduğundan, taraflar çözüm için mahkemeyi değil, bir hakem heyetini tercih etmişler.
Le litige mettant en cause une culture étrangère, les parties ont décidé qu'un arbitrage, plutôt que la cour, pourrait résoudre la question.
- Hiç, gittiğim bir kültür merkezi.
Rien, c'est un centre culturel où je vais.
Kültür arıyorsan git müze gez. Londra müzelerle dolu.
Pour vous cultiver, visitez un musée.
İnsanlar, kültür, endüstri.
Les gens, la culture, l'industrie...
Bu araştırmalar kültür hücreleri üzerinde yapıldı.
Ce sont des études préliminaires de cellules cultivées.
Hayır. Sorun yok. Bu genel kültür.
C'est de la culture générale.
Kültür Ataşesi.
Attaché culturel.
Tüm üst kültür bilgin, Bugs Bunny çizgi filmlerinden geliyor.
La grande culture pour toi s'arrête à Bugs Bunny.
"Kültür Sayfaları" nı okuduğumu göremiyor musun? Mostly Mozart gelmiş.
Tu vois pas que je suis en train de lire le calendrier culturel?
Eğer öyleyse, bir ana gezegenim olabilir. Farkında olmadığım paylaşılmış bir tarih ve kültür.
Peut-être possédons-nous une planète, une histoire et une culture dont je n'ai pas conscience.
- Burası ilkel bir kültür.
- Une culture primitive m'y retient.
Bu kültür özümsenecek.
Cette culture sera assimilée.
Bu sabah saat 5'te Ulusal Kültür Federasyonu Başkanı, Matias Pons tuhaf bir şekilde öldürüldü. Anlaşılan, bu bir kaçırma girişimiydi.
Cette nuit, à 5 h du matin, on a appris le meurtre de Matias Pons, président de la Fédération de culturisme, victime probable d'un kidnapping.
- Aksiyon, kültür!
Il y a de l'action de la culture.
Doğal inci. Kültür incisi değil.
Ce sont des perles naturelles.
Eski düşünceler, eski kültür, eski gelenekler ve eski alışkanlıklar.
Vieilles pensées, vieille culture, vieilles pratiques, vieilles habitudes.
Derin ruhani bir kültür ama korkunç bira yapıyorlar.
D'une spiritualité profonde, mais ils ne savent pas faire la bière.
Borg varlığının merkezi, teknoloji ve kültür edinme etrafındaydı.
Le but des Borgs était d'absorber des cultures et des technologies.
Ve bir deneyimi olabileceği en uç seviyeye götürmeyi isteyen bir kültür bulmuş olmak çok güzel.
C'est fascinant de trouver une culture qui veuille tenter une expérience en la poussant à l'extrême.
İlkel bir kültür tarafından bile hiç bir eski yerleşim izi yok efendim.
Aucune trace d'une culture primitive.
Ama asıl sorun edebiyat, kültür ve sanat bu hoş ve kuralcı etkiyi ortaya çıkarmak için kullanılmaz.
Mais la littérature, la culture, l'art, ne sont pas là pour faire plaisir.
"Bugün" programı olarak... Amerikan halkı ve öğrencileri için Charlie'yi özel kültür danışmanı... - yapmaya karar verdik.
Aussi "Aujourd'hui" a eu l'idée de vous prendre comme correspondant culturel... auprès du public et des écoliers d'Amérique.
Diplomatik bağlantılarım sayesinde onlara avucunu yala diyen ülkelerden... kültür hazineleri ihraç etmeyi becerdiğim için.
Parce que je me sers de mes relations pour exporter des oeuvres... de pays où on leur dit d'aller se faire voir.
Minbari hükümeti mensubu olduğunuzu söylediniz. Kültür Bakanlığı'ndan.
Vous dite que vous travaillez avec les Minbaris dans le ministère de la culture.
her zaman birbirimize söylediğimiz şeyleri anlatıyorum yani çocuk sahibi olmak benim için büyük bir sorun, bilmiyorum, yani hangi kültür onun için daha iyi, daha uygun olur.
Comment vas-tu? Tu me manques. Je pense à toi tout le temps.
Aynı kültür ve tarih.
La même culture, la même histoire.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]