Kırın tradutor Francês
40,363 parallel translation
"Kırın kapıyı"
Casse la porte!
Hayır, koduğumun kırıntılarını istemiyorum dostum!
Non, je ne veux pas de putain de lard, braheem!
Geçmişteki gibi bize karşı yapılan her hareket en kısa sürede karşılığını bulacaktır.
Toute action contre nous, comme vous l'avez fait dans le passé, engendrera des représailles rapides.
Hiçbirinizin buna hazır olmadığını biliyorum. Ama artık hazır olacak mısınız buna da emin değilim. Çünkü, sen pervazsızsın.
Je sais qu'aucun de vous n'est prêt pour ça, mais maintenant je ne suis pas sûr de savoir si vous le serez un jour, parce que tu es imprudent, tu es inutile si tu n'est pas derrière un ordinateur,
Derek Sampson, bu şehri hayal kırıklığına uğrattın.
Derek Sampson, vous avez trahi cette ville.
Evet. Bize sonra bağırırsın ama şimdi zamanımız biraz kısıtlı.
Tu peux nous crier dessus après, mais là, on est un peu à la minute.
Bu şehri hayal kırıklığına uğrattın.
Tu as trahi cette ville.
Kızmadın mı yani? Ya da kırılmadın mı? Ya da güvenini kaybetmedim mi?
Tu es genre ni énervé ni blessé et tu ne ressens aucun manque de confiance.
Kaç kemiğinin kırılmasını istediğine bağlı.
Ça dépend du nombre d'os que tu veux que je lui casse.
Şimdiki halinden daha fazla kırılmasın en azından.
S'il te plaît, ne le casse pas plus qu'il ne l'est déjà.
Burada implantların ona arttırılmış güç, dayanıklılık ve elektrik temelli güçler verdiği yazıyor.
Il est écrit ici que les implants lui donnent une force décuplée, de l'endurance, et des pouvoirs basés sur l'électricité.
Belki de oranın bu kadar garip görünmesinin sebebi buradan çıkış yolu olmasıdır.
Peut-être qu'une des raisons pour lesquelles cet endroit paraît bizarre est parce que c'est la porte de sortie...
Justin Claybourne, bu şehri hayal kırıklığına uğrattın.
Justin Claybourne, tu as trahi cette ville.
Justin Claybourne bu şehri hayal kırıklığına uğrattın.
Justin Claybourne, tu as trahi cette ville.
Tommy'le ABD Açık'a gittiğimiz zamanı hatırlıyor musun? Tommy Maria Sharapova'ya artistlik yapmak istiyor diye sen helikopter indirmeye çalışmıştın sonra babam da o büyük yatırım anlaşmasını feshetmişti.
Tu te rappelles quand Tommy et moi étions allés à l'U.S. Open et tu as essayé de faire atterrir un hélicoptère sur les courts parce que Tommy voulait impressionner Maria Sharapova et avait fait rater ce gros contrat d'acquisition à papa?
Onu en çok hayal kırıklığına uğrattığın an oydu bence.
Je pense qu'il n'a jamais été aussi déçu par toi.
Raj, Howard'a kızgın ve ayrıca George R.R. Martin'e kızgınım. Çünkü Leonard'a spoiler vereceğim kitap kalmadı.
Raj en veut à Howard, et j'en veux à George R.R. Martin car il n'a pas écrit de nouveaux livres que je pourrais spoiler à Leonard.
Kıçını kaldır yoksa boynunu kırıp taşırız seni.
Bouge tes fesses, ou on te brise la nuque et on te porte.
Kırık şişeyle adamın göğsünü yarıp kalbini yemiş.
Il lui a ouvert la poitrine avc un tesson de bouteille et lui a mangé le coeur.
Gabriel teslim olur, kadın da kızı bırakır.
Il se rend, elle laisse l'enfant s'en aller.
Yıllar önce zengin bir ailenin kızının kaçırılmasını soruşturuyordum.
J'ai travaillé sur une affaire de kidnapping il y a des années.. une jeune fille d'une famille riche.
Hayır kızım, sen haklıydın.
Non, ma fille. Tu avais raison.
Dün doğru düzgün tanıştırılmadık.
Nous n'avons pas été présentés.
Fetüs dostu eğlence festivalimiz detaylı tren modeli incelemesiyle başlayacak. Sonra işleri kızıştırıp tost yapmanın bütün yollarını keşfe çıkacağız.
Notre festival respectueux du fœtus commencera avec une recherche approfondie sur les maquettes de trains, et on passera au niveau supérieur avec l'exploration des différentes façons de préparer des toasts.
Hayır, hâlâ epey kızgın.
Non, elle est toujours énervée.
Beni hayal kırıklığına uğrattın.
- Tu m'as déçue.
Döndüğümde Clara ile kızımın ayrılmaya hazır olmasını istiyorum.
Quand j'aurai les infos, je veux que ma famille soit dans un avion.
Şoförlerin gümrük evrakları sağlamdır. Çıkışta damga vurulan kişilerle bariyerleri kapatanların ilk adını biliyorum.
Les documents douaniers sont en ordre et je connais le prénom de ceux qui tamponnent au port et ouvrent les barrières.
20liklerin arasına sıkıştırdığın ücretsiz mısır alma kuponları.
Vous avez mis des billets de 20 $ autour d'un tas de coupons pour des hot-dogs.
Hayal kırıklığına mı uğradın?
Vous avez l'air déçu.
Öyle mi? Çünkü beni beklersen hayal kırıklığına uğrayacaksın.
Et je serai une déception.
Tabii. Bence yaşadığın şey rahatsızlık verici olsa da sonuç olarak olumlu, Daniel beklentilerinin olması hayal kırıklığı yaşayabilmen.
Je pense que ce que tu vis là, même si c'est désagréable, c'est plutôt positif dans le fond... le fait même que tu aies des attentes, que tu ressentes de la déception.
En son yaşadığın hayal kırıklığı bir şeyi umduğun için miydi?
Maintenant, je te garantis que tu es comme nous tous.
Hepimizin kafasının içinde sesler vardır. Bize hayal kırıklığı olduğumuzu söyler. Yaptığımız şeylerin bir değeri olmadığını söyler.
On entend tous ces voix dans notre tête, nous dire qu'on est décevant, que notre travail est insignifiant, qu'il n'est pas assez bien, que c'est trop long, trop difficile.
Kıkır Tozu derim. Biliyorsun, bunu cidden yapmamıza gerek yok.
Tu sais, on n'a vraiment pas à faire ça, parce qu'à chaque fois que tu fumes de l'herbe, tu frôles la mort.
Hayır, saçmalık olan onun annesi gibiyken senin için hiçbir değeri yokmuşçasına onu kurban etmiş olman.
Non, ce qui est ridicule c'est que tu as été une mère pour elle, et tu l'as sacrifié comme si elle n'était rien.
Ya da gidersin, çılgın seksi zaten alır ve bir de eve hoşgeldin seksini alırsın ki övünmek gibi olmasın asıl uzmanlık alanımdır.
Ou tu y vas, tu as quand même la baise torride et tu as la baise du retour, qui, sans me vanter, est celle où je brille vraiment.
Yeterince ince olmasını istersen sertçe kesmelisin. Kırılgan olmamalı.
Il faut qu'elle soit assez fine pour couper... dans le vif, mais pas fragile.
Kır diyordum, oyunu kırmasını söylüyordum.
J'appelais disco, en comptant l'action
Kıçımın tekrar tekmelenmesi riskini alarak seni son iki aydır bir o tarafa bir bu tarafa sıçarken seyrediyordum.
Je veux pas me faire botter le cul, encore. Ça fait 2 mois que t'hésites et que tu changes d'avis.
Onca içki ve ağlamanın arasında pek bir şey anlaşılmıyordu ama sanırım hâlâ oğluma aşık.
Entre l'alcool et les pleurs, elle n'était pas très compréhensible, mais je pense qu'elle est toujours amoureuse.
Kaburgamın biri kırık.
Tu sais que j'ai une côte cassée?
" Kıçını yataktan kaldır sert adam.
"Sors ton cul du lit, dur à cuir"
Kısır olmadığıma hâlâ inanamıyorum.
Je n'arrive pas à croire que je ne sois pas stérile.
Ben zayıf kırılgan ve güzelim, ama cana yakınım.
Je suis faible, fragile, belle, mais abordable.
Bu küçük kız göründüğünden çok daha sert bir kızdır.
Cette petite fille est plus solide qu'elle n'en a l'air.
Bana sırılsıklam aşık olacaksın.
Vous serez folle amoureuse de moi.
Evde güreşmişsinizdir, annenizi kızdırmışsınızdır.
Luttant dans la maison, rendant votre mère folle.
Bana güvenmek zorundasın artık sanırım.
J'imagine que tu vas devoir me faire confiance.
Hayır! Bu yüzden toplanmadık.
Ça n'est pas la raison de votre présence.
Kırılgan aklını kaybetmeyesin diye el ele veren o yalanlarını.
Enfilées ensemble pour garder cet esprit fragile intacte.