Kızın tradutor Francês
111,871 parallel translation
Catelyn Stark'ın iki kızını da korumaya yemin etti.
Elle a juré de protéger les deux Filles de Catelyn Stark.
Kızın arıyor.
C'est ta fille.
Kızın hasta olduğunu biliyorsun!
Tu sais qu'elle est malade!
- İçeride kızınız mı var?
- Vous avez une fille à l'intérieur?
Kızının adı ne?
Le nom de votre fille?
Kızın direnişe katılmıştı.
Votre fille était dans la résistance.
Kimse karanlık bir kafesteki hasta bir kızın fotoğraflarını görmek istemiyor!
Personne veut voir des photos d'une fille dans une cage.
Adı Güneşli'ydi ve onu herhangi bir kızın bir şapkayı sevebileceğinden daha çok seviyordum!
Son nom était Sunny, et je l'aimais plus que n'importe quelle fille ait aimé un chapeau!
Kızın hâlâ hayatta olabilir.
Votre fille pourrait toujours être en vie.
Naomi küçük kızını bulmak için bizimle geldiğini söyledi.
Naomi a dit que tu venais avec nous pour trouver ta petite fille?
Kızın hâlâ hayatta olabilir.
Votre fille pourrait être en vie.
Savaş başlamadan bir saat önce Doktor Strickland kızını klinikten çıkarmış.
Strickland a enlevé votre fille à la clinique une heure avant que la bataille n'ait commencé.
Hâlâ Ganymede'de ise ve onu bulursak kızını da bulacağımıza inanıyorum.
S'il est toujours sur Ganymède et qu'on le retrouve, on retrouvera votre fille.
Kızını bulabilmek için elimizden gelen her şeyi yapacağız.
Nous ferons tout ce qui est possible pour trouver votre fille.
- Strickland kızını ne için tedavi ediyordu?
En quoi consistait le traitement de Strickland?
Kızına göre, Cowley General'le kavgalıymış.. .. ölmüş kocasının bazı eşyaları ona geri verilmemiş.
D'après sa fille elle était en conflit avec Cowley à propos de biens de son défunt mari qui ne lui auraient pas été rendus.
Kızının verdiği tanıma uyuyor.
Ça correspond avec la description de sa fille.
- Kız arkadaşın var mı Jim?
- Tu as une petite amie? - Non.
Sırada küçük kızımın olduğunu söyledi. Tanrım.
Il a dit que ma fille serait la suivante.
En azından küçük kızımın büyüdüğünü görebileceğim.
Au moins, je verrai ma fille grandir.
Sophia'ya votka ve kızılcık suyu, idrar yolu sağlığını geliştirmesi için.
Sophia voudrait une vodka cranberry pour éviter les infections urinaires.
Tamam, bağışlanan her kıyafette fare kakası aramalıyız.
On doit vérifier que les vêtements n'ont pas de crottes de souris.
Şimdiki problemimiz kız kadın düşmanı.
Son problème actuel est qu'elle est misogyne.
Bir tane klinik var... kampın karşısında kapısının üzerinde kızıl haç bulunan.
Il y a une clinique... dans le camp, avec une croix rouge sur la porte.
Mars'ın son kız evladıyım.
Je suis la dernière fille de Mars.
Bütün sorularınızı kısa ve öz tutmalısınız. - Anladınız mı?
Toutes vos questions et réponses doivent être courtes et directes.
Kız beton yığını gibi.
Elle est bâtie comme une camionneuse.
Ayrıca o kızı sokak köpeği gibi bağladık, dünyanın sonu geliyor ve ben...
On a ligoté cette fille comme un chien errant, c'est la fin du monde, et je...
- Bırakın kızı!
- Ne la touchez pas.
Bu adil değil ve giyinmemin bir yolu yok Süslü bir kıyafet içinde ve kameralar için gülümseyerek Böylece anket numaralarınızı alabilirsiniz.
C'est injuste, et il n'est pas question que je me mette sur mon 31 et fasse un grand sourire devant la presse, histoire de te faire monter dans les sondages.
Açık havada ne kadar çok sevdiğinizi biliyorum Ve konuşmalarımız için daha resmi olmayan bir mekan olacağını düşündüm.
Je sais combien vous aimez le grand air, et j'ai pensé que ça donnerait un côté plus informel à nos discussions.
Ekibi, Kızıl El'in güvenli evlerinden birine baskın yaptı.
Son équipe a perquisitionné une planque de la main rouge.
Merak ediyorum, çekici ve fanatik kız arkadaşına yardım etmek için kartımı çaldığında sadece kendin için değil, bu yerdeki diğer herkes için de ne gibi sonuçları olacağını hiç düşündün mü?
Je suis curieux de savoir si quand tu as pris ma carte-clé pour aider ta jolie copine fanatique, tu as réfléchi aux conséquences, pas seulement pour toi mais pour tous les autres ici.
Kızımın burada yaşıyor olabileceğini duydum. Ve nerede olduğunu bulmaya çalışıyordum.
J'ai su que ma fille pourrait vivre ici, et j'essayais de savoir où elle pourrait être.
Kızıl El'e geri dönmedi mi?
Il n'est pas retourné auprès de la Main Rouge?
Evet, ne yazık ki kartınızı kırmak durumundayım.
Oui, j'ai bien peur de devoir détruire votre carte.
Dükkanın masraflarını karşılayamayız artık!
On peut plus financer le magasin!
Tanrım, hayır. Reklâmlarda, sahibi oynamaları için C sınıfı oyuncularla görüşmeye başladık bile.
Nous sommes déjà en contact avec des acteurs de série Z pour jouer le patron dans les pubs.
Kız kardeşinin şapkasını gördün mü?
Ah... As-tu vu le chapeau de ta soeur?
Bakın protomolekülün artık evrene yayıldığını kabul etmek zorundayız.
Écoute, la Protomolécule est à l'extérieur maintenant, nous devons l'accepter.
Kızımın doktorudur.
C'est le pédiatre de ma fille.
Kızımın doktoruydu, hepsi bu.
C'était le pédiatre de ma fille, c'est tout.
Bağlantı adamın kızı.
Le lien est la fille.
Artık Tycho İstasyonu'nda hoş karşılanmazsınız.
Vous ne serez plus les bienvenus sur la Station Tycho.
Kızımın doktoru ve çok yetenekli bir genetikçidir.
C'est le pédiatre de ma fille. Un généticien talentueux.
Bağlantı adamın kızı.
HOLDEN : Le lien, c'est la fille.
Peşinde olduğunuz şu protomolekülle kızımın ne ilgisi var?
Qu'a-t-elle à avoir avec cette protomolécule dont vous courrez après?
O kadar fedakârlık ve eğitiminin ardından onu en iyi askerlerinden biri yaptığınızı söylediğiniz eğitimin ardından o kadar sıkı çalışmadan sonra Travis'in silahını aptalca ateşleyip yakın dostlarını tehlikeye atabileceğine gerçekten inanıyor musunuz?
Croyez-vous vraiment qu'après tout ce sacrifice, et son entraînement, la formation qui le fit, selon vos dires, un de vos meilleurs soldats, croyez-vous, après tout ce dur travail, que Travis mettrait en péril la vie de ses compagnons de guerre en jouant bêtement du pistolet?
Başarı, kalp kırıkları, sıkkınlık, kahkaha ve ayak tırnaklarınızı kesmekten oluşan koca bir şehir.
Une ville construite de triomphe, de cœur brisé et d'ennui, de rire et d'ongles des pieds coupés.
Güzel bir evin kuka kulübü komitesinde bir koltuğun olabilir. Ama aşağı indiğimizde aynı kıçın yanaklarıyız.
Vous avez peut-être une belle maison et des entrées au club de bowling, mais au bout du compte, on est juste deux oeufs dans le même panier.
Long Hampton hastanesinde 11 yaşında bir kız öldüğünde sizin bakımınızdaymış
Une fillette de 11 ans, morte à l'hôpital Long Hampton, sous votre garde.