Lakabım tradutor Francês
322 parallel translation
Lakabım değil.
Ce n'est pas un surnom.
Lakabım "Hızır Ezra."
"Ezra le Sauveur", c'est moi.
Lakabım Altın Kamçı
Je me surnomme Fouet d'or.
Korkunç bir lakabım vardır
J'ai un surnom assez déplaisant.
- Benin lakabım "stil" dir. - Stil, mitil, ayrıcada iğrençsin.
Je suis un comique de style.
İlk lakabım Göz değildi.
- On ne m'a pas toujours appelé l'Oeil! ...
Lakabımı o taktı bana.
C'est lui qui m'a donné mon surnom.
Söylediğim gibi Normie, Koç lakabımı bana Barry taktı.
Comme je le disais, c'est Barry qui m'a surnommé Coach.
Okuldaki lakabımı neydi, biliyor musunuz?
Tu sais quel était mon surnom à l'école?
Lakabım Süslü Dan'di.
Mon surnom était "Dan le fantasque".
Bence bir lakabım olsa iyi olur.
Je pense qu'il me faut un surnom.
Annie bunun benim yeni lakabım olduğunu söylüyor.
Annie dit que c'est mon nouveau surnom.
Evet, ofisteki lakabım bu. Göğüs.
C'est mon nouveau sobriquet, Mamelon.
Giriş Ben kimim? Lakabım Şehir Avcısı suçlarla savaşırım.
Je suis Niki Larson, dit "City Hunter." Je suis détective.
- Benim lakabım. - Nedir senin lakabın?
- Dis-moi ton nom.
- Yine de lakabım üzerinde çalışıyorum.
Mais je me cherche un sobriquet.
İnternetteki lakabım siber eşkiyası'dır.
Sur Internet, mon pseudo, c'est Cybervoyou.
Benim lakabım, Kanlı Joxer.
Mon surnom est Joxer le Sanglant.
Lakabım Allie idi. Allie?
Tout le monde m'appelait Ally.
Lakabım seni yanıltmasın.
Ne vous laissez pas berner par mon surnom.
İyi olmayanlar ise asistanlarımın kullandığı ama benim bilmediğimi sandıkları lakabımı, "kötü kalpli canavar cadı" yı kullanacak.
Les autres m'appelleront comme le font mes assistants derrière mon dos : la vieille harpie de la mort.
Yeni lakabım bu mu yoksa?
C'est mon nouveau surnom?
Kendi lakabımı tercih ederim.
Je préfère mon surnom.
Benim neden lakabım yok?
Je peux pas avoir un autre nom?
Lakabımı biliyor musun?
Tu connais mon surnom?
Benim de hiç kimsenin kullanmadığı bir lakabım vardı. "Ross-a-tron"!
Mon surnom n'a jamais été adopté : "Ross-électron".
Evet, çocukken bana "timsah derili" lakabı takmışlardı.
C'est absurde, n'est-ce pas? Moi, vous savez, on m'appelle "Totoche-Cuir-d'Éléphant".
Bay Keith, "Sarı Boyalı" lakabını hiç duydunuz mu?
M. Keith, avez-vous déjà entendu l'expression "Taches Jaunes"?
Bu lakabın o fırtınayla bir ilgisi var mıydı?
Ce surnom était-il en rapport avec le typhon?
Bizim apartmandaki bir çocuk taktı bu lakabı.
Un garçon m'appelle comme ça. On habite dans la même rue.
Çekiçler, hangi İngiliz futbol takımının lakabıdır?
Les Marteaux est le surnom de quelle équipe de foot anglaise?
Herkes bu lakabın benim ticari markam olduğunu biliyor.
Tout le monde sait que ce titre m'appartient
- Ben Çar'ım. - Lakabın mı?
Je suis le Tsar.
Bütün suratı yara bere içinde olan bir adam tanıyordum. Bil bakalım lakabı neydi? İnanmayacaksın.
Un gars avait une cicatrice sur tout le visage et ils l'appelaient...
Benim zaten bir sürü lakabım var.
Des prénoms j'en ai des tas :
Prens Andronnikov, lakabı "Tahtakurusu-Prens", "Dilenci".
M. Andronnikov prince, dit "La punaise", "Le mendiant"
Çekiçler. Çekiçler hangi İngiliz futbol takımının lakabıdır?
"Les Hammers" désignent quelle équipe de foot anglaise?
Evet, sanırım maymun lakabı hoşuma gitti.
Oui, ça me plaît, ça. Brute.
- Ama lakabın Kiraz mı?
- Mais on vous surnomme Cherry?
Aslında, haklı sayılırsın Larry çünkü hiç birinci sınıf uçmadığım için bana o lakabı verdiğini düşünmüştüm.
Tu as peut-être raison, Larry. Je croyais que c'était parce que je circulais en automobile.
- Hayır, bu benim lakabım.
C'est mon indicatif.
- Hayır, sanırım onun lakabı "Ayışığı".
On le surnommait "Moonlight"
Çılgın bir bilimadamına benzer. Ona Zépherin lakabını taktım.
On dirait un savant de J. Verne.
Bir lakabın filan var mı?
T'as un surnom?
Senin lakabın var mıydı Ted?
Et toi, tu avais un surnom, Ted?
Bir lakabın var mı?
T'as un surnom?
"Ejder"? Bu birinin lakabı mı?
"Dragon", c'est le surnom de qui?
Katliam Çavuş lakabını taktığımız bölük çavuşumuz gördüğüm en sert ve acımasız eğitim çavuşuydu ve her sabah çoraplarını yıkardı.
on l'appelait le sergent Carnage... un vrai méchant. Il avait l'habitude de laver ses chaussettes chaque matin.
Yeni lakabım bu mu? " dedi.
C'est mon surnom? "
Şimdiden bir lakabım var...
Salut, ma petite.
Prens lakabını, ticarî amaçlar uğruna ben ihsan ettim.
Il m'emmène avec lui. - Vous? - Moi.