English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ L ] / Layık

Layık tradutor Francês

2,360 parallel translation
Ruhlar buna layık olmadıklarını hissettikleri zaman, bazen yaşayanlar için kalmayı seçeriz.
Parfois nous choisissons de rester pour travailler ensemble pour les vivants. Pour nous rendre dignes.
Böylece, Robin'le birlikte gurmelere layık bir akşam yemeğinin tadını çıkardık.
Donc, Robin et moi avons dégusté ce dîner gourmet.
Sana layık değil. Halledilmiştir!
- C'est en dessous de ton niveau.
Şimdi senin tek yapmamız gereken tek şey eve gidip içindeki küçük adamın onun aşkına layık olmadığını, korktuğunu söyle, o da seni bağışlasın.
Ce qu'il te reste à faire, c'est de rentrer en lui avouant que tu as les pétoches, que tu ne la mérites pas et que tu implores son pardon.
Umrumda değil, kıçını yedirmeyi mi layık görüyorsun, yada ne hissediyorsan, hisset, beni ilgilendirmez. - Ve bundan sonra, bundan sonra bir profesyonel gibi davranacağını umuyorum, delirmiş bir ergen gibi değil. - Öyle mi?
Je me moque qu'ils ne rigolent pas ou de ce que tu ressens, il ne s'agit pas de toi.
Kendine layık gördüğün bu muydu? İkinci kadın olma?
Est-ce que tu penses que c'est ça que tu méritais, d'être la roue de secours pour dix ou vingt ans?
Suçlamak kolay. Ama geçen hafta, Roger hayatına baktı ve dedi ki "Buna layık değilim."
Il est facile d'accuser les autres, mais la semaine dernière, Roger s'est dit que sa vie ne valait rien.
Belki binden sonra, sana layık olurum.
"Peut-être qu'après un millier, je serai digne de toi."
Bir korsanın fahişesi de merhamete layık değildir.
La putain d'un boucanier ne mérite aucune pitié.
"Ağzımıza layık fajitaları kim ısmarladı?"
Qui a commandé une fajita explosive?
"İşbu beyanla ben Hâkim Raimundo Fortuna Lacalle akli dengemi tamamen yitirdiğimi ve görevimi layıkıyla yapamadığımı beyan ederim."
"Avec cette déclaration, I, Raimundo Fortuna Lacalle du juge pénal, présentes me déclarer complètement fou et incapable d'accomplir mes fonctions"
Tıpkı bu lanet daktiloyu layık gördükleri gibi.
Tout comme ce morceau de merde machine à écrire, ils m'ont donné!
Ne? Yakında boşanacak ilkokul öğretmeni sana layık değil mi?
- Le prof du cours élémentaire bientôt divorcé n'est pas assez bien pour toi?
Krallara layık bir resmim.
C'est une bonne photo de moi. Royal.
İşinin yalnızca kendi karakterini layıkıyla oynamak olmadığını,..
Il savait qu'une partie de son travail était... non seulement de jouer ses personnages avec intégrité...
Başka aktörler işi ya layıkıyla yaparlardı, ya da yapmazlardı.
Les autres acteurs se montrent à la hauteur ou non.
Bu delik sana layık değil.
- Ce cagibi est bien indigne de vous.
Haydi ama. Sadece yazdıklarım Bailey'e layık mı ona bakacaksın.
Dis-moi si c'est à la hauteur du Dr Bailey.
Herkesin söylediği gibi buna layık olmasaydı evrendeki hiçbir güç yüzüğü parmağına takamazdı.
S'il était si indigne de confiance, personne n'aurait imposé cet anneau à son doigt.
İkinizden birinin çıkıp da sağ kolum olmaya layık olduğunu kanıtlaması.
Que l'un de vous s'avance et se montre digne d'être mon second.
Ona layık olamıyorsun.
On ne peut pas être à la hauteur.
Allison'a layık olanların hepsi ya hapishanede ya da cehennemde.
Les gars dignes d'Allison sont déjà en prison ou en enfer.
Erkek kıyafetleri giymeye bile layık değilim.
Il n'est même pas réel. C'est mon téléphone, et il est rempli de jujubes.
Ne kişiliğinin ne de güzelliğinin övgüye layık olmadığını söylüyorlar.
On dit que personne ne la loue pour sa personnalité ou sa beauté.
Baba sana layık bir evlat olamadım.
Père, pardonne-moi!
Layık olduğun için teşekkürler.
Merci d'en avoir valu la peine.
Resepsiyondaki o yavru Playboy malikanesine layık sizin gibi ahmaklar için telefonlara bakmamalı. Tam zamanında geldin Rhys.
La meuf de l'accueil devrait être à la Playboy mansion, pas à répondre au téléphone pour des têtes de noeud comme vous.
Bir seri katilden, ağzınıza layık Şükran günü yemeği tarifi.
Le Thanksgiving parfait pour un tueur en série.
Layık oldukları biçimde davranacağım efendimiz.
Monseigneur, je les traiterai conformément à leurs mérites.
Bak şimdi işte babasına layık bir oğul.
Voilà que vous parlez comme un bon enfant, comme un vrai gentilhomme.
Sonunda okadar uğraşıp en yükseğe çıkmışken Tam da bu küçük sevimli giysileri giyme şerefine layık olmuşken...
J'ai enfin atteint le sommet { \ pos ( 192,230 ) } et le droit et l'honneur de porter ce costume au lycée.
Buna layık mısın, göreceğim.
Je devrais peut-être tester le sujet pour voir s'il vaut vraiment le coup.
Kraliçe, bu ödülü size layık gördü.
C'est un cadeau à votre intention. C'est la Reine elle-même, qui vous l'envoie.
Yüksek teknolojili sistemimiz layık olduğun ruh eşini bulabilir.
Notre système de haute technologie peut vous trouver l'âme soeur que vous méritez.
İşini layıkıyla yapan cesur kız anlamında.
De manière professionnelle, tu sais, genre "Bonne fille."
Geminin kıçını kırmak için çabucak arkaya git
Come quickly lay aft To the break of the poop
Kendimizi layık hissetmek için.
Quels esprits restent pour faire ça?
Bu sağlıklı hayvanları serbest bırakıyoruz profesörler bunlara hastalık aşılayıp, sonra da ilaç ve doping verebilir.
On libère ces animaux en bonne santé avant que les professeurs leur injectent des maladies et les dopent avec des médocs.
Çıkıp, bu kötü durumlardan dolayı kendi başına içip sefil ve baygın bir halde sızacağını düşündüm ve ben de sana katılayım dedim.
Je me suis dit que tu étais en train de noyer lamentablement ton désespoir dans l'alcool et je ne voulais pas rater ça.
Sıkıcı, yargılayıcı, riyakar.
Ennui, jugement, hypocrisie.
Kızıl'a da bunu yapmalısın. Onu aşağılayıp dikkatini dağıtmalısın.
Tu dois l'insulter, le provoquer.
- Namazımı kılayım da seni bir tıraş edeyim.
Laisse - moi prier, après je te raserai.
Tıpkı ışık algılayıcılarının sizlere davrandığı gibi okuldaki kızların tümü benden nefret edip beni yok saymışlardı.
Toutes les autres me détestaient. Comme nos détecteurs le font pour vous, elles m'ignoraient complètement.
Koca bir aptal ama ışık algılayıcılarını harekete geçirmek gibi Allah vergisi bir yetenekle doğmuş ve geldiğimiz nokta işte bu.
C'est un parfait idiot. Mais il est né avec le talent naturel d'activer un détecteur de mouvement. C'est tout.
Övgüye layık işler yaptınız.
C'est très louable.
Pacino kesinlikle layıkıyla yapardı.
Pacino, absolument.
Aşağılayıcı bir şey ve bunu konuşmamıştık.
C'est dégradant et on s'est pas mis d'accord sur ça.
* İzin ver sarılayım sana * * çünkü ölüyorum senin için * * kız, benimle sevişmen için *
So, just let me hold you close to me Cause l've been dying for you girl To make love to me
Muhakeme ve irfanı meslekle eşdeğer kılmak en iyi tabirle aşağılayıcıdır.
Réduire le jugement et la sagesse à une profession, c'est, au mieux... méprisant.
Herkese layığına göre davranacak olursan kim kırbaçtan kurtulabilir ki?
Traitez chacun d'après son mérite, qui donc échappera aux étrivières?
Bu öğleden sonra, Joan'a layık bir parti yapalım.
Que cet après-midi soit une fête digne de Joan.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]