English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ L ] / Ligne

Ligne tradutor Francês

18,267 parallel translation
Uyan bakalım.
Continuez la ligne.
Ekstra uzun "yang" hattı.
Et la longue ligne du yang supplémentaire.
Anna diğer hatta.
Anna est sur l'autre ligne. Au revoir.
Zamana baksana ; 42. Kesintiden 8 dakika sonrası.
Vérifiez le temps ligne 42, 8 minutes après la panne d'électricité.
- Zaman çizelgesi ne olacak?
Et la ligne temporelle?
Zaman çizelgesini ilk defa tamamen mahvetmememizin şerefine.
Un toast pour la première fois où nous n'avons pas complètement ruiné la ligne temporelle.
Zaman çizelgesinin güvende olduğunu söylemiştin.
Je pensais que tu avais dit que la ligne du temps était sûre?
Ne zaman ilerleme kaydetme şansımız olsa bitiş çizgisini ileri alıyorlar.
À chaque fois qu'on s'approche de la ligne d'arrivée, ils la bougent un peu plus loin.
"Hat 1" yazan düğmeye bas.
Appuyez sur le bouton "ligne une". - Une.
Onlar harçlıklarını abur cubura ve internetten pornoya harcıyorlar.
Ils dépensent leur argent dans les poppers et les pornos en ligne.
Zaman çizelgesinin güvende olduğunu söylemiştin.
Je croyais que la ligne temporelle était sauve.
Zaman Çizgisi'nin değiştirilebildiğini gördünüz. Düzeltilene kadar akıştadır.
Vous avez vu à quel point la ligne temporelle est malléable... fluctuante avant de se stabiliser.
Kendin için Zaman Çizelgesini değiştirmek istediğin için bizi yanına aldın ama buna rağmen kendi geleceklerimizi görmemize izin vermeyecek misin?
Tu nous as mis sur une mission pour changer la ligne temporelle pour ton compte. Et tu ne veux même pas nous laisser voir nos futurs?
İhtiyar ile ana devreleri çalıştırmayı başardık.
Grey et moi avons le réseau en ligne.
Şu an meşgulüm.
Je suis occupé en ligne.
- Düz bir çizgi.
- Quoi? - Une ligne droite.
Sabit bir telefona yakın olmalıyım.
Je dois juste être près d'une ligne fixe.
Hayır Han, İnternet'ten randevu aldım.
Non, Han, j'ai réservé en ligne.
Arkamda bekleyen çok fazla insan var.
Cette ligne derrière moi attend de pouvoir entrer.
Geri sıraya geç.
Retournez sur la ligne.
Dört numara, geri sıraya geç.
Numéro quatre, retournez sur la ligne.
Sistemi kontrol ettim yazılımı güncelledim bu kumandayı değiştirene kadar şömineyi çevrimdışı yaptım.
Ok, bon, j'ai vérifié le programme et j'ai mis à jour le logiciel et j'ai mis le pare-feu hors ligne jusqu'à ce que je puisse remplacer la manette.
Darhk'ın dünyayı kurtarmanı isteyip istemediği önemli değil.
Ça ne compte pas que Darhk veuille sauver le monde. Il a franchi la ligne.
Profesör Macalester'ın teorisi doğruysa ve bu harita düzgünse en güçlü sinyali alabilmek için Darhk'ın ley hatlarının yakınında olması gerekiyor.
Si la théorie du professeur Macalester est exacte et si cette carte est précise... Alors Darhk doit se trouver près de l'une de ces ligne Ley afin qu'il puisse avoir un signal de meilleure qualité.
Organizasyonun kalanını toplayalım.
Laissons le reste de l'organisation sur la ligne.
Rubicon çevrimdışı oldu!
- Ça a marché. Rubicon est hors ligne!
Kötü haber ise Rubicon çevrimdışı, dolayısıyla sızabileceğim bir şey yok.
Et la mauvaise? La mauvaise est que comme Rubicon est hors-ligne, il n'y a rien que je puisse hacker.
Ses kayıtlarına geçiyorum şu an.
Je vous bascule sur leur ligne maintenant.
Böylece füzeye görüş hattı saldırısını yapıp de aktif edebiliriz.
On pourrait changer la ligne de mire sur le missile lui même et le désarmer.
- Eminim Ley hatlarından birindedir.
Je parie qu'elle tombe sur une ligne Ley.
Felicity devreleri kapattı ve yeni bir sorun ortaya çıktı.
Felicity a mis le sous-noeud hors-ligne, et nous avons un nouveau problème. - Quoi?
Rubicon devre dışı.
Rubicon est hors-ligne.
Evet, arka çizgi. Arka çizgi. Tabii, doğru.
La ligne du fond, oui, bien sûr.
Telefonda ama geldiğinizi söylerim.
Elle est en ligne, je la préviens.
- Yolun sonuna geldin Nainsan.
Fin de la ligne, inhumain.
Online oyun maratonu mu?
Un marathon de jeu en ligne?
Başından beri yanılıyormuşum.
J'avais tort sur toute la ligne.
Uluslararası istekli bir alıcı gibi ortaya çıkacak ve teknolojiyi istediğini söyleyecek.
Elle jouera une acheteuse internationale en ligne et essayeras de piquer la technologie.
Resepsiyonda, internette kendi cüzdanında bile. Yeni alınmışa benzeyen kredi kartları hariç.
Pas à la réception... ni en ligne... ou encore dans votre portefeuille... excepté ces cartes de crédits, qui semblent étrangement nouvelles.
- Bu da ne demek? Federallerle yaptığı talihsiz iş birliği sonucunda annemin gözü Benji'de. Onu hedef almış durumda.
Depuis sa malencontreuse amitié avec les fédéraux, notre Benji a une cible sur le dos, dans la ligne de mire de ma mère.
Bizim zaman dilimimizde, Barry'nin annesi ölmüş biri. Ölümü, sabit bir nokta.
Dans notre ligne temporelle, la mère de Barry est déjà morte, et sa mort est un point fixe.
Ne zaman birisi, zaman çizgisini bozsa sonuçları olur. O sonuçların ne olacağını bilmek imkansızdır.
Il y a des ramifications chaque fois que quelqu'un foire avec la ligne temporelle, et c'est impossible de prédire les résultats de ces ramifications.
Seninle sınırı aştım.
J'ai franchi une ligne avec toi...
Gideon, zaman çizgisini 1960 yılını baz alarak Sara Lance... -... veya sarışın kanunsuz olarak arat.
Gideon, fouille la ligne temporelle pour une référence à Sara Lance, ou une justicière blonde, vers 1960.
Efendim, Zaman Çizgisi'ndeki anormalliklere bakılırsa Dalgagüdücü Nanda Parbat'a ulaşmış.
Monsieur, plusieurs anomalies dans la ligne temporelle suggèrent que le Waverider s'est posé à Nanda Parbat.
Ama hat bağlantısı kesildi.
Et j'ai essayé d'appeler Phoebe mais la ligne de son numéro n'existe plus.
Merkez bağlandı.
Overwatch en ligne.
- Devreleri kapatmanız gerekecek.
Je vais avoir besoin qu'on mette ce sous-noeud hors-ligne.
Arka çizgide olman gerekiyor.
Va à la ligne du fond.
- Bilgisayarınız nerede?
- c'est en ligne?
Laptop, bir saat önce aktifleşti.
L'ordinateur est réapparut en ligne il y a une heure.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]