English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ L ] / Liner

Liner tradutor Francês

93 parallel translation
Biliyorsun Al, 4 sefer elim kaydı ama en azından yanlış göz kalemini kullandığımı öğrendim.
J'ai beau avoir raté la balle quatre fois, j'ai au moins découvert que j'utilisais le mauvais eye-liner.
Hi-Liner SALONU Ne yapıyor o puşt orada?
Il fait quoi, ce fils de pute?
Gene geç kalacağız, Ve sen hala göz kalemimi kullanmak zorundasın. Benim ki.
On va encore être en retard, tu dois aussi mettre mon eye-liner... et c'est moi qui l'ai.
Chris Liner'ın doğum günü partisiydi.
A l'anniversaire de Chris Lonner.
Gözüne kalem çekiyor.
- Il met de l'eye-liner.
Gözüne kalem mi çekiyor?
C'est vrai? Il met de l'eye-liner?
Mısırlılara bakarsak, kötü ruhlardan korunmak için göz kalemi çekiyorlar.
Les Egyptiens utilisaient l'eye-liner pour repousser les mauvais esprits.
- Göz kalemini yani.
- L'eye-liner, je veux dire.
Jartiyer giyerdi, sürme çekerdi.
Il porte des bas et de l'eye-liner.
Ve birazcık göz kalemi sürdüm.
Et je porte juste un peu d'eye-liner.
Bizde göz kalemi kullanan fazla erkek yok. Zaten isteyen de yok.
Au Texas vous ne verrez pas beaucoup de type avec de l'eye-liner... et pas pour longtemps.
Göz kalemi mi?
Du eye-liner bon marché?
- Çok fazla sürme çekmişsin.
- T'as mis trop de eye-liner!
Geminon Liner 17-01, burası Colonial Heavy 798.
Geminon Liner 1701, ici Colonial Heavy 798.
Ve sonra da teninin rengini makyaj tipini, rujunun rengini göz farının ve kaleminin nasıl çekileceğini seçer.
Puis il choisit la couleur de la peau Le type de maquillage, dont la couleur des lèvres Le fard à paupières et l'eye-liner. Il choisit la couleur des yeux.
Eyeliner, aslında. l bir kalem yoktu.
A l'eye-liner. Je n'avais pas de stylo.
Nisan'ın 11'inde, Süperilaç'ın Erkskine şubesine gittiğin ve oradan, çorabına saklamak suretiyle göz kalemi ile bir kutu
Le 11 avril dernier, vous seriez entrée dans le Superdrug d'Erkskine. Là, vous auriez volé un crayon eye-liner et une canette de Red Bull en les dissimulant dans vos collants.
Göz kalemi diye bir şey duymadın mı?
Tu sais ce que c'est, du eye-liner?
Göz kalemi mi sürüyorsun sen?
Vous avez mis de l'eye-liner?
Gözlerin yakıyor, Matt, dehşet olmuş.
Oh! Sympa l'eye-liner, Matt, c'est cool!
Biraz uçlarda olmaktan korkmayan erkeklerden hoşlanırım. Yani, fazlaca.
J'aime bien qu'un homme n'ait pas peur d'un peu d'eye-liner.
Bunlar bana yabancı şeyler, yaşamak için kemik kırıyorum. Ben... bodrumda yaşıyordum. Bazı günler önceki günün makyajıyla işe gelirim.
Je ne suis pas dans mon élément là, je me démène pour gagner ma vie, je vivais dans une cave, la plupart du temps, je porte l'eye-liner de la veille pour travailler, je me fous de ce que les gens pensent de moi,
Birden bire kocan evdeki başka bir kız oluverir. Göz kalemini alır, ağda yapar.
Tout d'un coup, votre mari est l'autre femme de la maison, qui vous emprunte votre eye-liner et s'épile les jambes.
Bu göz kalemi var ya? Sevdiğin insanları geri getirmeyecek!
Et cet eye-liner ne ramènera jamais les gens que vous avez aimés!
Likit göz boyamı getirmeliydim.
J'aurais dû emmener mon eye-liner liquide.
Bree Hodge, aynanın karşısında gözlerine kalem çekiyordu...
Bree Hodge se mettait de l'eye-liner devant le miroir.
Kaş kalemimi silah olarak kullanabilirmişim.
Ils disent que je peux utiliser mon eye-liner comme une troisième jambe.
Biraz daha kalem kullanabiliriz belki.
Moi, je mettrais encore un peu d'eye-liner.
Haklısın, hepsi sürmeli.
Ils ont de l'eye-liner!
O Benjamin gözüne sürme çekip bayanlara kabalık eden, ağzı bozuk hergelenin teki.
Ce Benjamin n'est qu'un grossier petit merdeux qui manque de respect aux jeunes filles, et qui met du liner. On y va.
Acelem var ve acilen rujla göz kalemine ihtiyacım var.
Il me faut du rouge à lèvres et de l'eye-liner.
Dışarıdaki sürmeli dostunuzla ben konuşayım.
Votre pote avec l'eye-liner.
Kolunda kurukafa dövmeleri vardı. Gözünde göz kalemi, sivri dişler...
Il avait des crânes tatoués sur le bras, de l'eye-liner autour des yeux, des crocs.
Yeterince sürme çekilmiş.
Il a assez d'eye-liner.
Pekala, ruj, göz kalemi, selpak yulaflı çubuklar, aspirin.
Rouge à lèvres, eye-liner, mouchoirs, barres énergétiques, aspirine... Quoi d'autre?
- Bilirim. Kanepe, göz kalemi...
- La banquette, l'eye-liner.
Gözünde sürme mi var?
Tu portes de l'eye-liner?
Tayt giyen ve göz kalemi çekmiş olan?
- Avec son eye-liner?
- Bak. Kalıcı göz kalemi.
Regardez, eye-liner permanent.
Güzel. Göz kalemi mi senin gibi süreyim mi?
- Tu me mets du eye-liner?
Gey arkadaşınla olandan daha mı berbat gidiyor?
Pire que le type qui se mettait de l'eye-liner?
Ama esas bitirici olan koyu renk göz kalemi.
Mais la touche finale, c'est l'eye-liner noir.
Geceyi gözleriyle aydınlatmak gibi bir şeyler söyledi.
Elle a parlé d'éclairer la nuit avec son eye-liner.
Eğer kırıklarda bu iplikler varsa,... bu da demektir ki maktülün kanı da zeminde olmalı.
Si les fibres étaient dans les fractures, cela signifie que le sang de la victime doit être sur le liner.
Yoksa bulamıyordun.
seulement quand tu empruntais mon eye-liner sans... le remettre à sa place.
Al benim eye-liner'ımı kullan.
Prends mon eye-liner.
Tamam. Kalem çektik. Gölge yaptık.
Alors, voyons voir, on a l'eye-liner, l'ombre à paupières, la crème réparatrice de nuit, les deux fonds de teint, ça vous fait un total de 531, 22 $.
Göz kaleminden olmalı.
Ça doit être l'eye-liner.
Kızın göz kalemi çekmediğini görmüyor mu?
Il a vu qu'elle n'utilisait pas d'eye-liner?
Burada benden daha makyajlı birini görmüyorsan... evet.
Avec un mec qui met plus d'eye-liner que moi?
Göz kalemi mi sürdün?
Tu as mis de l'eye-liner?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]