Machine tradutor Francês
11,787 parallel translation
10 milyon dolarlık hesap, istediğiniz bir hesaba, Ma'an da adamlarınızla savaşmak için... söz verirseniz para sizin.
Un virement de 10 millions de dollars sur le compte de votre choix si vous et vos hommes faites machine arrière et attaquez Ma'an.
Hayır, istemem çünkü Robert Zane'e bana bir ortak gibi davranmasını sen söyledin. ... sonra da geri dönüp elimi ayağımı kestin.
Non, parce que tu as dit à Robert Zane de me traiter comme un associé, puis tu as fait machine arrière, et tu m'as coupé l'herbe sous le pied.
Bu makine, deneğin beynindeki romantik partnerini algılayış kısmını ayırıyor.
Cette machine isole la partie du cerveau du sujet contenant toutes les perceptions de son partenaire romantique.
Kahve makinesinden uzak durun yeter.
Ne t'approche pas de la machine à café.
Uçan makineden siktir git!
- Hey ho ho ho! Dégage de cette putain de machine volante!
- Bana röntgen cihazı lazım.
- J'ai besoin d'une machine à rayons X.
Lily, büyük bir buluşa çok yaklaştım ama içimde neler olduğunu görmem için röntgen lazım.
Lily, je suis très proche d'une avancée majeure, mais il me faut une machine à rayons X pour voir l'intérieur de... moi.
Röntgen cihazı pahalıya mâl olabilir.
Une machine à rayons X peut être assez chère.
Dikkatli ilerleyin. Epey pahalı bir röntgen cihazı.
Allez-y doucement, c'est une machine à rayons X assez chère.
Baksana Lily. Makine için yardımcı olsana.
Ici, Lily, euh... aidez-moi avec la machine.
Röntgen cihazından çıkan radyasyonu sevmedi.
Il n'a pas aimé les radiations de la machine à rayons X.
Asfiksasyon makinem için hırdavat mağazasından malzemeleri alıyordum. Çünkü bildiğin gibi kendime oto erotik asfiksasyon yapacağım. Sen de iyi bir uyku çekebilesin diye gerekli malzemeleri alayım demiştim.
J'achetais des trucs pour ma machine à asphyxie auto-érotique, parce que comme tu le sais, je compte m'asphyxier auto-érotiquement, donc autant acheter de quoi réparer le lit pour que tu puisses dormir.
Ancak, makinenin programlanmış yolunun bozulabileceği de bir gerçek değil mi?
Mais n'est-il pas vrai que le trajet programmé de cette machine pourrait être perturbé?
Yarın yalan makinesine bağlanacaksın.
Toi et la machine, demain.
Palmer Teknolojide benim tekrar büyük olmamı sağlayan bir makinenin şematikleri var.
A Palmer Tech, j'ai les schémas d'une machine qui devrait pouvoir me redimensionner.
- Sen nereye? Ray'in makinesinin şematiklerini çıkarmak için Palmer Teknoloji'ye.
À Palmer Tech pour imprimer les schémas pour la machine de Ray.
Sadece demek istediğim Curtis ile şu anda çok önemli bir ekipmanı nasıl kuracağımızı düşünüyorduk da, aksi halde birileri ölebilir.
C'est juste qu'à l'instant, Curtis et moi sommes entrain d'essayer de comprendre comment construire une importante machine, ou quelqu'un pourrait mourir.
Sen makineyi kurmaya başla, ben de o sırada çoğaltıcıyı bulayım.
Tu commences à construire la machine, et je t'apporte le collecteur.
Dikkat dağıtma aleti Stefan.
La machine à distraction de Stefan.
Bu atari salonundaki kıskaç makinesinden daha iyi bir sahtekârlık olabilir.
C'est un plus gros foutage de gueule qu'une machine à pince.
Onun, FBI protokolünü korumak için programlanmış bir makine olmadığına emin misin?
Il n'est pas une machine programmée pour suivre le protocole du FBI?
Hemodiyaliz makinesini ara, koca adam.
Cherchez la machine d'hemodialyse, avec vos grosses pattes.
Durdurun makineyi!
Éteins la machine.
Bir dakika. Zaman makinesi mi icat ettiniz?
Attends.Vous avez construit une machine temporelle?
İçgüdüleriniz neşterden keskin ve herhangi bir makineden hızlı olmalı.
Votre instinct doit être plus aiguisé que votre scalpel et plus rapide qu'une machine.
Sen kök hücreler yığınısın, dikkatli gözlemleri sayesinde duyguları taklit etmeyi öğrenmiş bir makinesin.
Vous n'etes qu'un assemblement de céllules, une machine qui a appris a imiter les émotions grâce a ses observations.
Ağlamak, koşmak, bir şey kırıp dökmek istiyorsunuz. Çünkü bu kitle imha makinesini durduramayacağınızı anlıyorsunuz.
Et on veut pleurer, courir, casser un truc, car on réalise qu'on ne peut pas arrêter cette machine de destruction massive.
Makine iste.
Demande leurs la machine.
Seni hayatta tutan tek şey yanındaki şu makina.
La seule chose qui vous garde en vie en ce moment c'est cette machine
Hayatta sahip olduğumuz tek zaman doğduğumuz zaman o da elimizde olmadan ilerliyor.
La seule machine à remonter le temps que nous ayons dans notre vie est celle dans laquelle nous sommes nés, et elle ne va que vers l'avant.
- Tommy'yi bir makine öldürdü.
Une machine a tué Tommy.
Makine onun yerine nefes alıyor.
La machine l'oxygène, oui.
Biz gözümüzü onun üstünde tutarken siz de DNA'yı alıp test eder ve ufak makinenizle yapacağınız şeyi yaparsınız.
Tu prends l'ADN, tu le testes pendant que nous le surveillons et tu fais ton truc avec notre petite machine.
Bilgileri Ada'ya göndermesi için bütün kumarhanelerdeki para sayma makinelerine donanım ekledik.
On a équipé chaque machine de monnaie de chaque cage avec un sténopé sans fil découlant directement à Ada.
Çıldırmış ölüm makineleri dışarıda, kuralları kim takar.
Il y a une machine à tuer ultra motivée dehors qui s'en fout des règles.
Kesin yine karın sıkılaştırma aletine saçını kaptırmıştır.
Il s'est sûrement coincé les cheveux dans la machine pour les abdos, encore une fois.
Şu aptal sıkılaştırma aleti.
Cette putain de machine.
- Bu senin hatan. - Onunla savaşmamı sen istedin.
Et maintenant, votre insouciance a libéré une machine tueuse incontrôlable dans National City.
Röntgen cihazımız olmadığı sürece.
A moins que vous ayez une machine à rayon X. S'il vous plait.
Ana kola çubuk ve kıskaçlar ekledim, bir atroskopik cerrahi cihaz gibi davranacaklar.
La pince et la canne que j'ai fixé au foc principal agira comme le bras d'une machine de chirurgie arthroscopique.
Ama metal dişlileri olmadan makine çalışmaz.
Mais sans l'engrenage mécanique de la machine, ça ne marche pas.
Sanırım benim görevim, işi bırakıp konuşmaya başladığında makineye vurmak.
Je suppose que mon rôle est de donner un coup de pied à la machine quand elle commence à parler et ne se concentre pas.
Bizim için aşağı yollayabilecekleri bir oksijen tankı yapmaları için lazım olacak her şey var burada.
C'est tout ce dont ils ont besoin pour faire une machine à oxygène qu'il pourront nous faire parvenir.
- Bu aletin gücü bu kadar.
Cette machine à elle seule en sait tellement sur elle.
Belli ki makineyi seviyorsun.
De toute évidence, vous gérez avec cette machine.
Makine gibi bir adam.
C'est une vraie machine.
Onların sistemine bağlanmıştık.
Attachés à leur machine.
Olası Özel Kuvvet tipi ölüm makinesi.
Possible membre des forces spéciales. Type : Machine à tuer.
Senin zaten bir spor aletin var sanıyordum.
Je pensais que vous aviez déjà une machine d'exercice.
Öfkeli karıca yiyen makinamız var.
On a une grosse machine à manger les fourmis... Il me lèche!
Peki ya kafasındaki parça?
Et pour la machine dans sa tête?