Madeline tradutor Francês
882 parallel translation
Sen değişmişsin, Madeline.
En revanche, toi, tu as bien changé.
Seni tekrar görmek güzeldi, Madeline.
J'étais content de t'avoir revu. Vraiment?
- Ayrılmazdık, Madeline.
- C'est faux.
Tamam. Sana inanıyorum, Madeline.
Je te crois, Magdalen.
Ben de seninle konuşmak istiyordum, Madeline.
Je voulais te parler.
Az önce seni izlediğim için beni bağışla, Madeline.
Pardonne-moi de t'avoir suivi, tout à l'heure.
Hayatımdan tekrar çıkıp gitmene izin vermeyeceğim Madeline.
Je ne te laisse plus me quitter.
Bana söylemeni istediğim sadece tek bir şey var, Madeline.
- Tu n'as qu'une chose à m'expliquer.
Madeleine ve ben kavuşur kavuşmaz evlenmeyi planlıyorduk ancak bay Beaumont bizi buraya gelmeye ikna etti.
Madeline et moi avions prévu de nous marier dès son arrivée, mais monsieur Beaumont nous a convaincus de venir ici.
- Neil, sen de hoş geldin.
Madeline!
Hazırlanmak için vakit o kadar azdı ki sizin için düşündüklerimin yarısını yapamadım.
C'était très gentil à vous, Madeline, de vous prêter à la lubie d'un homme seul.
Madeleine! Madeleine!
Madeline, Madeline...
Saçmalık! Hayır hayır...
Voulez-vous dire que Madeline a été tuée dans le but que quelqu'un dérobe son corps?
Madeleine! Seni buldum.
Madeline.
Madeleine, beni tanımıyor musun sevgilim?
Madeline, ne me reconnaissez-vous pas, chérie?
Madeleine, sevgilim.
Madeline ma chérie!
- Hayır, adın Madeline'di.
- C'était...
Paris'te tanıştığı Madeline adlı biriyle karıştırdı beni.
Il m'a confondu avec une Madeleine.
Madeline'i görmeye geldim.
- Je suis venu voir Madeline.
Boston'dan buraya Madeline'i görmek için at sürdüm ve onu görmeden gitmeye niyetim yok.
J'ai fait la route depuis Boston pour voir Madeline. Je ne partirai pas sans l'avoir vue.
Madeline, Tanrı aşkına, yatağına dönemlisin.
Tu dois absolument retourner au lit.
Madeline, ısrar ediyorum.
Madeline, j'insiste.
Bay Usher Boston'da birlikte geçirdiğimiz zaman boyunca böyle bir durum vuku bulmadı. Bunu Madeline'e de söyledim... Birbirimizin kaderini belirlemediğimizi.
Pendant la période qu'on a passée ensemble à Boston, j'ai toujours pensé, et Madeline aussi, que nous étions faits l'un pour l'autre.
Madeline neden evlenip çocuk yapamasın?
Pourquoi Madeline ne fonderait-elle pas une famille?
- Lekeli mi, bayım? - Madeline'i ve beni gördünüz.
Vous nous avez vus.
Bugün onu gördüğünüz ve ileride de olacağı gibi...
Madeline restera comme vous l'avez vue aujourd'hui.
Madeline ve ben camdan yapılma biblolar gibiyiz.
Madeline et moi sommes comme des figurines de verre.
Seni terk etmeyeceğim, Madeline.
Je ne te quitterai pas.
Hiçbir şeye dokunmadın, Madeline.
Tu n'as rien mangé.
Korkarım Madeline dinlenmeli.
- Madeline doit se retirer.
Madeline, yemin ederim yarın buradan benimle birlikte ayrılacaksın.
Je te jure que demain, tu partiras avec moi.
Unutmak o kadar kolay mı, Madeline?
Tu oublies si facilement?
- Öyle mi, Madeline?
- Ah oui?
Burayı terk edemezsin, Madeline.
Tu ne peux pas partir.
Bayan Madeline hala kahvaltı etmedi mi? Oh, hayır, efendim.
Mlle Madeline a-t-elle pris son petit-déjeuner?
Ve Bayan Madeline'in, efendim.
Et de Mlle Madeline.
Madeline.
Magdalen!
Ama sen bir hayli değişmişsin, Madeline.
- Toi, tu es différente.
Sadece bir kaç gündür.
Madeline me l'a présenté sur le quai à Port-au-Prince.
Seni seviyorum Madeleine, bu dünyadaki her şeyden daha çok.
Je vous aime, Madeline,
Madeleine!
Madeline!
Madeleine, neyin var?
Madeline qu'y a-t-il?
Madeleine, sevgilim, lütfen.
Madeline ma chérie, s'il vous plaît.
Madeleine!
Madeline.
Ve dudakları buz gibiydi.
Oui, mais quel rapport avec Madeline? Je l'ai embrassée quand elle était dans le cercueil.
Affet beni Madeleine! Affet beni!
Oh, pardonnez-moi, Madeline.
Madeleine!
Madeline,
- Ben iyiyim, Madeline.
- Je vais bien.
Madeline'in güvenliği için.
Pour la sécurité de Madeline.
Seni özlüyoruz, Madeline.
Tu leur manques.
İyi olacağız, Madeline.
Ça va aller.