Mala tradutor Francês
693 parallel translation
Paralarımızı satılmayacak bir mala yatırdık.
Notre argent investi dans l'invendable.
Ama iyi bir mala, baylar.
Mais c'est un bon produit, messieurs.
Sen ve senin şu mala tapıcılığın!
C'est agaçant votre sens de la propriété!
Malları haldeki bir kabzımala bıraktım. Mike Figlia'ya. San Francisco'da.
Je les laisse au vendeur, Mike Figlia, à San Francisco, en consignation.
Ve ne kadar hayata ve mala mal olursa, suçunu bir kişiye yükleyebilirsiniz :
Pour le prix à payer en vies et en terrain, vous pouvez en blâmer un seul homme :
- Bayan Valerie buralarda mı Mala?
- Mala, Mlle Valerie est là?
- Evet Mala.
- Mala. Qui est-ce?
Baylar bayanlar! Şimdi, şu mala bir bakın.
Mesdames et messieurs, admirez la marchandise.
Bulunan mala bağlı.
Suivant ce qu'on récupère.
- Haftalardır mala vurmadım.
- Je sortais de semaines d'abstinence.
Avukat parası bulmak için o mala ihtiyacım olacak.
Il me faudrait de la came pour avoir de quoi payer un avocat.
Bu sabah elime düşen şu mala bakın.
Voyez le bel objet que je vous amène.
Eğer bir zenciyi cezalandırmak istiyorsanız mala zarar vermeden yapmanın tek yolu bu.
Pour punir un nègre... en particulier une jeune négresse... c'est un moyen de le faire sans marque et sans faire baisser le prix de vente.
Yarın için biraz mala ihtiyacım var aksi halde okulda gidemem.
Il m'en faut pour demain matin. Je peux pas aller à l'école sinon.
O spot ışığındaki iyi bir mala benzemiyor!
En voilà un dans le projecteur, il ne m'a pas l'air clair
Ne müşteriye saygı kalmış, ne de mala.
Ils ne respectent ni le client, ni le matériel...
- Bu mala para filan vermem ben!
- Je ne vais pas payer cet idiot!
Mr Brewster and Mr Nolan, saldırı ve dayak atmaktan suçlanıyorsunuz. - ( Nolan güler ) -.. tutuklanmaya direnir..... ve özel mala zarar vermekten.
M. Brewster et M. Nolan, vous êtes accusés de coups et blessures, de refus d'obtempérer et destruction de biens.
Mala zarar verme, artış % 44.
Actes de vandalisme : + 44 %.
Mala zarar vermek, ha?
C'est du vandalisme.
Vur mala hadi, Eugene!
Vas-y Eugène!
Buda gerçek mala benziyor.
On s'y croirait.
Onlar hiçbir zaman mala önem vermediler.
Ils n'étaient pas du genre à amasser les biens.
Parayı iade edeceksiniz, çünkü Van Vecten ölü mala para ödemeyecektir.
Vous rendrez tout cet argent... parce que Van Vecten n'est pas du genre à acheter de la charogne.
Erkeksi Oscar. Kesinlikle... iri, sakallı, mala vuran, sevişken Oscar, bayanların korkulu rüyası. 114 gayri meşru çocuk sahibi, dünya ağırsiklet boks şampiyonu, ve en çok satan kitap yazarı,
Tout juste... ce colosse barbu, ce tringleur paf-au-vent, terreur des dames, père de 1 14 bâtards, champion du monde poids lourd et auteur du best-seller Moi j'aime les Gonzesses...
Anne, sanki bir mala değer biçiyormuş gibi konuşuyorsun.
Maman, on dirait que tu le jauges comme une vulgaire marchandise.
Liesl. 2 milyonluk mala böyle davranılır mı?
Liesl... on ne traite pas comme ça une marchandise qui vaut deux millions.
- Gelen mala gelsin.
- C'est juste de l'argent.
Tahminim, Kanada polisinden çalınan mala birebir uyacağı yönünde.
Et je parie que ca correspond à la drogue volée.
Sıkı mala, sıkı pazarlık yapılır.
On est durs, mais tu vas gagner gros.
Çocuğunun, insanlara veya mala mülke saygı göstermeyip... canı istediği gibi azıtması doğru değil.
C'est anormal que son rejeton sème la terreur et ne respecte ni les gens ni leur bien.
Binaları boş ver. Ben asıl mala vurmak istiyorum.
Oublie les bâtiments, moi ce que je veux c'est baiser.
Bu gerçek mala benziyor.
Un méchant. Un vrai.
Bu ezik Oklahomalılar, bu dönek, sapkın mala giderler.
Les refoulés de la cambrousse adorent ces trucs tordus.
Duydum fakat eğer bunu düşürürsem, beni özel mala da zarar vermekten tutuklarsınız. " dedim.
"Mais si je la casse, j'aggrave mon cas."
Peki ne zaman mala vurdun ha?
- T'as fait ça quand?
Mala sahip çıkın. Para yolda.
RETENEZ LA MARCHANDISE ARGENT SUIT
O mala dikkat edin, çocuklar.
Attention à la marchandise, les gars.
- İyi mala benziyor.
- C'est du bon.
Yani, mala vuruyorsun değil mi. Daha ne istiyorsun?
En plus, t'arrêtes pas de baiser.
Para da mala bağlı.
- L'argent.
Mala ne oldu? Paraya ne oldu?
Pourquoi tu as pas de dope et pourquoi tu as pas d'argent?
Şahane bir mala sahip olduğunu duyduysa bunun onu rahatsız edici bir duruma sokabileceğini sanmıyorum.
Je ne crois pas qu'entendre qu'elle a une super chatte la mette mal à l'aise.
Kesin bu akşam mala vuracağım.
"J'vais m'envoyer en l'air ce soir."
Şişeden çıkan yeşil renkli sikimsonik sıvıyla mala vuramazsın tamam mı?
Vous vous enverrez pas en l'air avec cette vieille chiasse qui sort d'une bouteille, okay?
Ve annene bunun neden olduğunu sorduğunda... "Neden Mala artık oyun oynamaya bize gelmiyor?" diye sorduğunda
On demande pourquoi : "Pourquoi Mala ne veut plus venir jouer avec moi?"
"Mala vurmak" ya da "Allahını sikeyim" gibi lafları nereden öğreniyor?
Bourre-barbu et Dieu me branle?
Zira iş yapmak için mala ihtiyaçları vardır.
Ils ont besoin des autres, parce qu'ils ont besoin des marchandises pour faire des affaires.
Mala, süzgeçli kova ve fidan.
Le déplantoir, l'arrosoir et l'arbre.
İçeride mala vuruyordun, değil mi?
T'étais là-haut en train de tirer.
- O mala gününü göster!
- Bartholomew.