Mange tradutor Francês
25,109 parallel translation
Yemek yiyorum burada.
Je mange.
Yemek yerken mutlak sessizliği tercih ederim.
Je préfère le silence absolu quand je mange.
- Yesene hayatım.
Mange, mon chéri.
- Hadi oğlum, ye.
Continue, fiston. Mange.
Ye bakalım.
- Tiens, mange.
Yemeğini ye. Sakin Jack.
Mange ta bouffe.
Ben peynir yemem.
Je mange pas de tofu.
Köpük lezzetli gözükse de çok fazla yememelisin.
La mousse est appétissante, n'en mange pas trop.
Hâlâ et yiyorum tabii.
Je mange toujours de la viande, évidemment.
Zihnini açar, ye mutlaka.
Mange. C'est bon pour le cerveau.
Suşi yemem, metro da kullanmam ama bana enteresan geliyor.
Je ne mange pas de sushis et je ne prends pas le métro, mais ça m'intéresse.
Sonra da Caputo'nun çok meşgul olduğunda kullanmak zorunda kaldığı büfede yemek yedim ve o kadar da kötü değildi.
Et j'ai dû manger une barre comme en mange Caputo parfois quand il n'a pas le temps de manger, c'était pas trop mauvais.
- Nedenmiş?
- Maman ne mange pas ça!
Ateş püskürüp bebek yiyormuş falan.
Elle crache du feu? Mange des bébés?
Aslında zor olan bir şey, oda arkadaşın senin yoğurtunu yemediği gibi.
Quelque chose de vraiment dur, pas le coloc qui mange votre yogourt.
- Orası gayet güzel bir yer Dr. Fletcher.
On y mange bien, Dre Fletcher.
Yesene.
Mange.
Yemeğini ye dostum.
Hey, mange ton repas.
Yemeğini ye.
Mange ton repas....
İnek gelip onları yiyinceye kadar büyüyorlar.
Jusqu'à ce qu'une vache arrive et la mange.
... berbat saç kesimli aç bir zorba, hamburgerleri yeme fırsatı elde eder.
... Un voyou affamé Avec une mauvaise coupe passe, mange les hamburgers.
Ve sonra, sırasıyla, otluk alan zenginleşir, ki başka bir inek gelir ve onu yer.
Et ils enrichissent le champ d'herbe, ou une autre vache vient et mange.
- Personelimle yiyeceğim.
- Je mange avec mon équipage.
Benimle birlikte yiyin.
Elle mange avec moi.
Uzun yolculuğunun ardından git yiyip iç, Thorhall.
Va, mange et bois après ton long voyage, Thorhall.
En iyi yemekler burada.
C'est là qu'on mange le mieux.
Ama sen en iyisi oturup ye çünkü soğuyunca bir şeye benzemez.
Et puis mange, parce que froid, c'est moins bon.
Japonyaya geldiğinden beri hiç et yedin mi?
En avez-vous mangé depuis que vous êtes au Japon?
Yıllardır yemek yememiş gibisin.
On dirait que t'as pas mangé depuis des lustres.
Geçen gün Meksika yemeği yedik.
On a mangé mexicain, l'autre jour.
- En son ne yediğini biliyor musunuz?
Elle a mangé quoi?
Daha yemeğimizi almadık ki.
On n'a pas encore mangé.
Öyle. Gün boyunca bir şey yemedim de.
Je n'ai pas mangé de la journée.
Birkaç ay öncesine kadar Hint yemeği tatmamıştım.
Il y a encore quelques mois, je n'avais jamais mangé indien.
Hadi ama, yeterince yedin.
Ça suffit. Tu as assez mangé.
- Daha bir şey yemedik ki.
- On n'a pas encore mangé.
Canım. Seni gördüğüme o kadar sevindim ki.
Mon moment préféré c'est quand tu as mangé trop de gâteau, et qu'ensuite tu as vomis sur les cheveux de ce gars mignon.
Çikolatalı pastayı sen mi yedin?
As-tu mangé... le gâteau au chocolat?
Ben yemedim. Annenin de yemediğini biliyoruz.
Je ne l'ai pas mangé, et on sait que Maman ne l'a pas mangé, donc...
Ben yedim.
Je l'ai mangé.
- Yemekte ne var anne?
On mange quoi, maman?
- Bu yüzden onun yemeğini babası yemiş sen de sevdiğin adamı öldürmüş oldun. Kaderin cilvesine bak sen.
Ce qui est la raison pour laquelle son père a mangé sa nourriture, et vous avez tuée l'homme que vous aimez.
Belki de yediğim çikolata kötüydü.
Peut-être que j'ai mangé du mauvais chocolat.
- Hayır, hayır sandviç söylüyoruz sonra da masamızda yiyoruz.
On commande et on mange à nos bureaux.
Kötü davranışını teşvik etmek gibi geldi bana ama yine de kurabiyeyi yedik.
Pas vraiment mérité, selon moi, mais on l'a mangé quand même.
Büyük bir tabak makarna yemişsin gibi gözüküyor.
On dirait que tu as mangé des pâtes.
- İki esrar tüttürmüş, dört pizza yemiş ve 2C'deki adama etek-pantolonun yeniden moda olduğunu söylemiş bir adam gibi.
A fumé deux joints, mangé quatre pizzas, et dit au gars du 2C que les jupes-culottes étaient de retour?
Yoğurumu yediğinde hâlâ boktan bir şeydi, miller.
C'est moche que tu aies mangé mon yogourt, Miles.
Hayır, turtanı aldı, turtanı yedi ben de onu yedim.
Non, c'est lui qui a volé la tarte, qui l'a mangée, puis je l'ai mangé, lui.
Olamaz, Karpuz Sam'i mi yedin?
Non, tu as mangé Sam la Pastèque?
Siz dünyayı kurtarırken ben Hooters'da kanat mı yiyordum yani?
Comme si j'avais mangé des ailes de poulet pendant que vous salvavate le monde?