Mantık tradutor Francês
2,113 parallel translation
Boynundaki bir mantık elması mı?
Un diamant logique?
Mantık, olasılık, tümden gelim, tahmin değildir.
Déduction, logique, et probabilités ne sont pas des devinettes.
Her şey çok hızlı gelişti ama artık her şey çok mantıklı.
C'est arrivé si vite, mais là, c'est logique.
"Mantık insanı kendini sakınmaya, kuvvetli bir baskıya sürükler."
La raison pousse à se protéger, mais l'influence agit.
Böyle bir mantık yürütebiliyorsan senin dünyanın gerçekten çok küçük olmalı.
Votre monde doit être bien vide si c'est ce que vous avez conclu.
Hector'un inşaat şirketinde çalışıyorsun, satış Başkan Yardımcısı baş ağrıları, oryantasyon bozukluğu, uyuşukluk hafıza kaybı, mantık yetersizliği.
Vous avez sorti le grand jeu. J'ai parfois des pics d'énergie quand je n'ai pas besoin de m'allonger, etc. Sois pas modeste.
Mantıklı. Muhtemelen tanıdık bir polisten alınan hırsızlık listesidir.
Logique, il est rencardé par un flic sur les cambriolages.
Artık hiç mantıklı gelmiyorsun.
Là, vous n'êtes plus logique du tout.
Booth, içgüdüsel ve insancıl ben ise mantıksal ve deneyciyim. Gerçi, son zamanlarda, yıkıcı saf mantığın nasıl olduğunu gördüm.
L'agent Booth est l'humaniste intuitif, alors que je suis l'empiriste logique, bien que j'aie récemment constaté les capacités destructrices d'une logique pure.
Mantıksız bir kaynağın, mantık için bizi yanıltması.
Une qualité qui nous évite une passion irrationnelle pour le rationnel.
Evet, çok zeki, çok becerikli ve mantıklı insanları, kızgın bir alev topuna döndürmekte usta.
Oui, elle est très intelligente, avec un grand potentiel et elle a un don pour transformer des gens raisonnables en furies incontrôlables.
O zaman, mantık olarak algılamıştım.
À l'époque, je considérais ça comme logique.
Sanırım, 17 yıl hücrede kalmış birini şüpheli olarak değerlendirmemek çok mantık dışı değil.
Etant donné qu'il est enfermé depuis 17 ans, on peut l'exclure en tant que suspect.
Şu anda, sana inanıyorlar ve sana hizmet etmeye hazırlar ama sen bu güveni mantıksız kararlar vererek bozarsan kısa zamanda senden uzaklaşacaklardır.
Ils te croient pour le moment et sont prêts à te servir, mais si tu brises cette confiance en prenant des décisions irrationnelles, ils se détourneront de toi.
Ruslarda mantık vardır, korku yoktur.
Les Russes ne sont pas idiots, ils sont sans peur.
"Biliyorum, şiddeti daha fazla şiddetle caydırmak mantıksız geliyor. " Ama ölüm cezasını caydırıcılık sebebiyle desteklemiyorum.
" Je sais qu'il n'est pas logique de dissuader par la violence, mais ce n'est pas la dissuasion qui me fait croire en la peine de mort.
Buna mantık denir.
C'est la logique.
Saçma. Anlamsız. Mantık dışı.
C'est grotesque, lamentable, totalement illogique.
Evet, mantık dışı.
Oui. C'est illogique.
Mantık bombası!
C'est une bombe logique...
Sunucuya girmek için mantık bombasını kullanabilirsin.
Tu infiltres le serveur à l'aide d'une bombe logique.
Graham Allison "Mantık Kuramı" diyordu buna.
Graham Allison en a fait son théorème de rationalité.
Belki onlara biraz mantık aşılar.
Elle leur inculquerait le bon sens.
Bu, 9.Şubede'den onu neden kaçırmak istediklerini mantıklı kılıyor
Ça expliquerait pourquoi ils ont pris tant de risques.
Mantık bana senin aletinin dün gece nerede olduğunu sormamızı söylüyor.
Je crois qu'on devrait demander à ta queue où elle était hier soir.
Dikkatlice izleyin, Julia'nın da yardımıyla, şimdi çok şaşırtıcı, belkide imkansız birşey göreceksiniz, Bir mantık yada prensibe dayandırmanız çok zor.
Regardez attentivement, parce qu'avec l'aide de Julia, vous allez voir quelque chose d'étonnant, d'invraisemblable, dont il sera difficile de déduire un fait ou principe.
Adamla gece tanışıyorsun. Şimdi de duşundasın. Sadece mantık yürütüyorum.
Vous l'avez rencontré ce soir et vous êtes déjà sous sa douche.
Mantık mı istiyorsun, Nick?
Tu veux que je sois rationnelle, Nick?
O zaman ikimiz de yargıcın karşısında mantıklı oluruz çünkü kızımın tam velayeti için seni mahkemeye veriyorum.
Soyons rationnelle tous les deux. devant le juge à la cour, où je vais te poursuivre, pour la garde de ma fille.
Mantık basit :
Le principe est donc simple.
Kıza duygusal reaksiyonların kesinlikle mantıksız olma gibi bir yönü olduğunu söyleyin ya da aptalca.
Dites-lui que les choix émotionnels sont irrationnels de façon définitionnelle. Ou débiles.
Kız ilk önce mantıklı olana gitmiş. Bu da duygusal bir süreç olmadığı anlamına gelir.
Commencer par le rationnel signifie "pas d'émotionnel".
Sadece kurduğun mantık silsilesini izlemeye çalışıyordum.
J'essayais juste de suivre votre logique.
Aslında mantıklı çünkü artık bu işte istekli değildim.
Ce qui est logique, vu que j'avais plus le coeur à ça.
Bir satıcıya karşılık üç satıcıyı sokaklara salıvermenin mantık kurallarına mukavemet etmek olacağını söyledim.
Je leur ai dit que mettre en liberté trois dealers assassins dans les rues en échange d'un seul défiait toute logique.
Bu mantıklı bir çözüm ve sanki kızlarımı satıyormuşum gibi hissediyorum.
C'est un remède intelligent qui me donne l'impression d'être un négociant en prostituées.
Hiç mantıklı değil. Ayrıca, kilosu hakkında yalan söylerken kızardı.
Et puis, il a rougi en mentant sur son poids.
Güvendiğiniz bir kılıcı kullanmanız daha mantıklı.
Votre épée habituelle vous siérait mieux.
Mantık ve kuvvet, hiddet ve tutkuyla birleşti.
Mes Cybermen! Logique et force, doublées de furie et de passion!
Bana söyledikleriyle mantık kazandırdı.
Ce qu'elle a dit avait du sens.
Böylece kısmi ihtiyat ayırmalı bankacılık sistemini anladığımıza göre Mantıklı ama kaçamak bir soru aklımıza gelebilir :
Donc, maintenant que nous comprenons comment l'argent est créé par ce système bancaire de réserves fractionnaires, une question logique, pourtant subtile, vient à l'esprit :
Eylemlerimin neresi mantık dışı?
En quoi mes agissements manquent de raison?
Eğitim ve öğretimdeki yararları anlayabiliyorum. Ama Tanrıdan konuşmaya başladığınızda mantık deyince ikisi pek uyuşmuyor değil mi?
Je vois les avantages de l'éducation et de l'instruction, mais quand tu te mets à parler de ton Dieu, il n'est pas forcément associé à la raison...
Komitenin toplanıp "Basına sansür" uygulamasını başlatmayı hesaba katması, mantıksızlık olmaz.
Il serait plus prudent de consulter le comité afin d'envisager le Secret d'État.
Bunu görüyorum ve anlıyorum ama artık artık çok mantıksız davranıyorsun.
Je le comprends. Mais tu es un peu déraisonnable.
İkisi de aynı mantık ama!
C'est le même principe.
Bu nasıl bir mantık?
Ça ne veut rien dire!
- Mantık bombası.
- Une bombe logique!
Mantıklı kılmaya çalışmıyorum.
Je cherche pas à comprendre.
Çekici, esprili ve güzel kızlar benim yaşıma geldiklerinde benimle bir işleri olmuyor. Tamam, o senin mantığın.
Mais quand les femmes belles et pleines d'esprit atteignent mon âge, je les intéresse plus.
Ve mantık ile zekâ sana sunulduğunda sırtını dönüyorsun.
Quand on t'y confronte, tu lui tournes le dos.