Medeniyet tradutor Francês
354 parallel translation
Hey Windy, uzun bir süreliğine görebileceğin son medeniyet burası.
Hé, Windy, tu ne verras plus de civilisation pour un moment.
Medeniyet bu mudur?
Est-ce la civilisation?
İlkelliği büyüleyici bir hale sokmak medeniyet belirtisidir.
C'est la civilisation. Le ciel est un élément du charme.
İşte medeniyet dediğiniz bu.
Voici ta civilisation.
Buradaki medeniyet seviyesinin yakınından bile geçmiyorsun.
Tu n'as aucune notion de la civilisation d'ici.
Belki temiz hastaneler, beton otoyollar ve Kanada sınırında asker bulunmaması benim medeniyet anlayışıma daha yakındır.
Peut-être que des hôpitaux propres, des routes en béton... et une frontière canadienne sans armée représentent la civilisation pour moi.
Kendi medeniyet seviyemle onların her birine bir tutam da olsa katkı sağlamış durumdayım.
J'ai contribué à chacune de ma propre civilisation.
Evet, uzun zaman önce, atalarımız uzak diyarlara yerleşmiş, sizin medeniyet dediğiniz yerlere.
Jadis, nos ancêtres vivaient dans un pays lointain, dans ce que vous nommeriez civilisation.
Erdemlerini, para ve medeniyet bu yüzden satın alamadı.
Et c'est pourquoi leur vertu est restée inviolée par l'argent ou la civilisation.
Son bin yıldır yeni bir medeniyet kurmaya çalışıyoruz.
Nous bâtissons une nouvelle civilisation durable.
Her zaman doğruyu yaptığımızı söylemiyorum. Ama buraya medeniyet getiriyoruz.
Les Blancs ont des torts, mais ils apportent la civilisation!
4 temmuza dönen yeni bir medeniyet.
Une nouvelle civilisation envolée.
- Medeniyet bize emirlerini iletti.
- Vous avez eu des ordres...
Medeniyet dediğin şey nedir?
- tant la civilisation?
- Bu medeniyet. Hep öyle oldu.
- On n'est pas des sauvages.
- Medeniyet.
- La civilisation.
- Medeniyet mi?
- La civilisation?
Medeniyet yavaº yavaº bizi sariyor çocuklar.
Elle nous grimpe dessus, les gars.
Medeniyet yavaº yavaº bizi sariyor çocuklar.
La civilisation nous grimpe dessus les gars.
Yasalar olmazsa, binbaşı, medeniyet de olmaz.
Sans lois, il n'y a pas de civilisation.
Burada medeniyet yok.
lci, la civilisation n'existe pas.
'Yalnız'Rhodes diye bilinen büyük medeniyet çarkının küçük bir dişlisi olmanın... verdiği hazzı düşünün siz de.
Soyez heureux d'être un engrenage dans la grande roue de l'humanité, autrement dit Lonesome Rhodes. La voilà.
Bu medeniyet dışı ormanda demek istediniz sanırım.
Vous avez failli dire : dans ces contrées sauvages.
Pete, hadi tekrar medeniyet tarafına geçelim.
Pete, retournons à la civilisation.
Kim demiş Sicilya'da medeniyet yok diye?
Les Siciliens, des barbares?
- Tamam. Görevimize devam edelim, Oralara medeniyet götürmemiz lazım.
- Nous allons donc poursuivre notre mission civilisatrice.
Fakat Orta Amerika'nın tropikal ormanlarında ise bir medeniyet yeşermişti.
Mais dans la jungle tropicale d'Amérique centrale, une civilisation était à son apogée.
Medeniyet.
La civilisation.
Medeniyet.
De retour à la civilisation.
- Amazon ormanlarında barbarların yok ettiği medeniyet.
Ah, diable.
Medeniyet onlar sayesinde gelişti.
- West, ouvert de nouveaux territoires et il m'a enrichi. Il a dompté le Far
Medeniyet ışığa muhtaç, gece bile.
Être éclairé la nuit est-il un signe de civilisation?
Çoğu durumda, bir medeniyet kurabilen zeka, barışçıl jestleri anlama yeteneğine de sahiptir.
Dans la plupart des cas, une espèce capable de civilisation saura comprendre des gestes pacificateurs.
Medeniyet, en derin ve doğal hayvani güdülerimizi evcilleştirdi.
La civilisation a eu pour effet d'inhiber nos instincts sauvages les plus profonds.
Cehennemin evrensel uyumuyla bir medeniyet olacağız!
Par l'harmonie universelle des enfers... Et nous arriverons à une civilisation!
İleri bir medeniyet. Yüzyıllardır uzaya uçuyorlar ancak hiç risk almadılar.
Il s'agit d'une civilisation avancée, mais ils ne se sont jamais aventurés au-delà de leur système.
Normal şartlar altında, hiçbir medeniyet buna dayanamazdı.
Dans des conditions ordinaires, aucune civilisation n'y survivrait.
Tüm medeniyet yok olurdu.
C'est toute une civilisation qui serait détruite.
Sizlere medeniyet namına sesleniyoruz! Durdurun bunu!
Au nom de la civilisation, mettez un terme à tout ceci!
Bu tepetaklak olmuş lanet medeniyet nasıl başladı?
Comment cette civilisation à l'envers a - t-elle commencé?
Tamam. - Başka bir tür medeniyet sıra alacak.
Ce sera au tour d'une autre civilisation.
Buradaki medeniyet her ne kadar doğal bir felaket sonucu bitmiş görünse de, bizden biri mağaraya sığınmış gibi görünüyor.
Bien que la civilisation ait été anéantie par une catastrophe naturelle, un spécimen de notre race a dû s'abriter dans la caverne.
Gamma Vertis IV'teki medeniyet gibi.
Comme la civilisation sur Gamma Vertis IV.
Şans ögesi Vianlar gibi bir medeniyet tarafından yok edilebilir.
Une civilisation aussi avancée que les Vians ne laisse rien au hasard.
Sarı medeniyet neredeyse yok edildi. Beyazınsa işi bitti.
La civilisation jaune a été presque anéantie.
İşimiz maden ve sizler burada biraz medeniyet göreceksiniz. Yani buradan ayrıldığınızda suç işlemeden önce iki kez düşüneceksiniz.
Notre tâche est de vous civiliser pour qu'à votre libération, vous ne commettiez plus d'actes anti-sociaux.
Bu gezegende ne tür medeniyet varsa, buradadır.
S'il existe une civilisation ici, c'est à l'intérieur qu'elle est.
VE VAHŞİ TOPRAKLARA MEDENİYET GÖTÜREN....... KADIN VE ERKEKLERE İTHAF EDİLMİŞTİR.
QUI ONT IMPLANTÉ LA CIVILISATION EN RÉGION SAUVAGE... ET LE COURAGE DANS LE SANG DE LEURS ENFANTS.
Medeniyet öldü.
Le dernier a servi sur l'autre moteur.
Onu yapan medeniyet artık yok.
Éclairez ma lanterne.
Örgütlü medeniyet yok.
Aucune civilisation organisée.