Merak edecek bir şey yok tradutor Francês
86 parallel translation
Merak edecek bir şey yok.
Ne vous inquiétez pas.
Merak edecek bir şey yok.
C'est un garçon.
- Merak edecek bir şey yok, boşver.
- Ne t'inquiète pas. Passons.
Kendisi iyi olduğu sürece, merak edecek bir şey yok gibi.
On s'arrange comme ça. Je suis satisfait.
Carl iyi. Merak edecek bir şey yok.
Il va bien, ne vous inquiétez pas.
Merak edecek bir şey yok.
Ne vous faites pas de souci.
Merak edecek bir şey yok. Koç!
Ce n'est rien.
- Merak edecek bir şey yok.
- Non. ll n'y a rien à craindre.
Evet, bu konuda merak edecek bir şey yok hanımefendi.
Vous n'avez pas à vous inquiéter à ce sujet madame.
Merak edecek bir şey yok hanımlar ve beyler.
Nous prenons soin de lui. Vous pouvez continuer à jouer.
Bu çiftin normalde olması gerektiği gibi gün ışığında değil de böyle erken saatte evlenmesi hakkında konuşacak ya da merak edecek bir şey yok.
Il ne faut pas... vous étonner... si ce couple s'est marié si tôt... et non à la lumière du jour comme cela se fait d'habitude.
Merak edecek bir şey yok.
N'ayez crainte.
Merak edecek bir şey yok.
Alors ne t'inquiète pas.
Merak edecek bir şey yok. Başımın çaresine bakıyorum.
Il n'y a pas de raison, je suis grand.
Merak edecek bir şey yok.
Pas de quoi s'inquiéter.
Yapmış olduğunuz operasyonla ilgili merak edecek bir şey yok artık!
Pas étonnant que vous n'ayez pas su opérer cette appendicite :
- Merak edecek bir şey yok komutanım.
Ne vous inquiétez pas.
Merak edecek bir şey yok.
N'aie pas peur!
Uyuşturucu baskını Reub. Merak edecek bir şey yok.
Une rafle-stups, t'inquiète pas.
Merak edecek bir şey yok.
Vous n'avez aucun souci à vous faire.
- Merak edecek bir şey yok, anne.
Oh maman, t'as pas de quoi t'inquiéter.
Merak edecek bir şey yok.
Il n'y a pas à s'inquiéter.
Merak edecek bir şey yok, Monica.
Il n'y a rien à se demander.
Merak edecek bir şey yok.
Pas de panique.
Bence merak edecek bir şey yok.
On a aucune raison d'avoir peur.
Merak edecek bir şey yok. Durumu iyi.
Ne vous en faites pas.
Merak edecek bir şey yok.
Pas de soucis, M. Knapp.
Merak edecek bir şey yok.
Tout ira bien.
Merak edecek bir şey yok.
Il n'y a rien d'intéressant.
Ama sonra ne giyeceğimi merak ediyorum. - Merak edecek bir şey yok.
Mais je n'ai rien pour me changer.
Merak edecek bir şey yok.
Ne t'inquiète pas.
Çocuklar, merak edecek bir şey yok.
Les gars, on n'a pas à s'en faire.
Tamam, o hâlde merak edecek bir şey yok. Evet, çok sağ ol Federico.
C'est bon, tu me rassures, merci Federico.
Cukor dedi ki : " Merak edecek bir şey yok. Her şey düzelecek.
Cukor a dit : " Ne vous inquiìtez pas, tout ira bien.
Merak edecek bir şey yok.
- Oh, oui.
- Merak edecek bir şey yok.
- Tout va bien. Rassurez-vous.
Küçük bir polis meselesi. Merak edecek bir şey yok.
Il aide un peu la police, pas de quoi s'inquiéter.
Jeffrey ile ilgili merak edecek bir şey yok.
Ne t'inquiète pas pour Jeffrey.
Merak edecek bir şey yok.
Il n'y a pas à vous inquiéter.
Evet, iyiyiz. Merak edecek bir şey yok.
Oui, c'est bon. ll ne faut pas s'en faire.
Merak edecek bir şey yok.
Tout va bien. Juste un instant, s'il vous plaît.
Ama merak edecek bir şey yok. Sadece derisi sıyrılmış.
Mais ce n'est qu'une blessure superficielle.
- Merak edecek bir şey yok.
- Ne vous en faites pas.
Merhaba, merak edecek bir şey yok.
Hé, partenaire, tu n'as rien à craindre.
Çocuklar, merak edecek bir şey yok.
Y a vraiment pas de quoi vous en faire.
Senin bodrumunda yarım zekalı bir şey kilitli değil ve merak edecek bir karın da yok.
T'as pas à te soucier ni d'un monstre dans ton grenier... ni d'une femme.
Ama merak edecek bir şey yok, dedin?
Mais il n'y a pas de quoi s'inquiéter?
Merak edecek bir şey yok.
Je ne dirai rien.
Şimdi hepiniz gerçek milyonerlersiniz, merak edecek hiç bir şey yok.
Maintenant que vous êtes tous millionnaires, vous n'avez plus de soucis à vous faire.
Merak edecek bir şey yok.
- Tu rigoles?
Merak edecek bir sey yok.
Ce mot a remplacé ma femme dans ma mémoire.