Metal tradutor Francês
5,276 parallel translation
Heavy metal müzik. Ouija tahtaları. Tüm bunlar şiddet ve yıkımın karanlık dünyasına bir geçiş kapısı.
La musique heavy metal... les planches de Ouija... tout ça... ouvre la porte à un monde obscur de violence et de destruction.
Metal müzik ve şeytana tapma arasında kesinlikle bir bağlantı var.
Il y a un lien incontestable entre la musique heavy metal et le satanisme.
Botları, ceketi, heavy metal müziği uzun tel tel siyah saçları.
Ses bottes, son manteau, la musique heavy metal, ses longs cheveux noirs...
Heavy metal dinlemek kötü bir şey midir?
Est-il inquiétant d'écouter tous ces groupes d'heavy metal, si ce n'était que ça?
Uzun zamandır arkasında olduğu düşünülen bir sürü, giderek küstahlaşan metal hırsızlığı.
Soupçonné depuis longtemps d'une série de plus en plus audacieuse de vols de ferraille.
Ama sen bu arabayı parçalıyorsun. ve elinde en az 200 kilo hurda metal oluyor.
Mais tu l'as bousillée, et il te reste 400 livres de ferraille entre les mains.
Bir metal parçasından çok daha önemli bir şeydir.
C'est bien plus qu'un simple bout de métal.
O küçük listesinde köpek boku, araba alarmları okunmaz trafik işaretleri, ikiz bebek arabaları düşük bel modası, erkek kolonyası sakızlar, bisikletler, hamsterlar çöp kamyonları, komşular, metal askılar, TV kumandası kutlama kartları, taklalar, ucuz saç kesimleri için el ilanları, şişkolar güvercinler, Hava Durumu, çiş kokusu, çiçeği burnunda anneler kredi kartı teklifleri, engellenmiş telefon numaraları büyük şemsiyeler, F treni, JFK, BQE ATM servis ücretleri, bir milyoncular, radyo karakterleri örgülenim, Starbucks, Knicks Knicks, Knicks ve Tanrı.
les crottes de chien, les alarmes de voitures, les panneaux de stationnement illisibles, les poussettes doubles, la mode du jeans en dessous des fesses, l'eau de Cologne, les chewing-gums, les vélos, les hamsters, les camions-poubelles, les voisins, les cintres en métal, les télécommandes, les cartes de vœux, les sandales tongs, les dépliants de coiffeur à rabais, les obèses, les pigeons, la chaîne météo, l'odeur de l'urine, les jeunes mamans, les offres de cartes de crédit, les appels masqués, les grands parapluies, la ligne de métro F, l'aéroport JFK, la voie rapide Brooklyn-Queens, les taxes de retrait bancaire, les magasins à un dollar, les présentateurs radio,
- İsmim Metal Sakal'dır.
- Appelle moi Barbe d'Acier!
Benny ve Metal Sakal gizlice Ana Kontrol Odası'na girecekler.
Benny et Barbe d'Acier infiltrent la salle de contrôle.
- Metal Sakal, harikaydı bu.
- Wow c'était trop génial!
Kilitli bir metal kabindeyim.
Ne t'inquiète pas, je suis enfermé.
METAL ZIRHLI SÜRTÜK
FULL METAL PÉTASSE
Vay canına, Metal Zırhlı...
Putain! C'est la Full Metal Péta...
- Maden mi? - Evet, madenler. Metal.
Nos métaux.
- Metal Zırhlı Sürtük.
- La Full Metal Péta...
Bak, laboratuarda bakır izlerine baktır suç mahallinin her tarafına yayılan maddelerden değil bu metal olan bakırdan söz ediyoruz altın dişler hiçbir zaman saf altından yapılmazlar.
Fais rechercher des traces de cuivre. Pas celui des flics qui débarquent en fanfare sur la scène de crime, mais le cuivre, le métal.
- Şu metal şeyi verebilirsin mesela.
Passe-moi ce truc en métal.
Ama lise bitirme sertifikalarınız, metal işleri, matematik, fen, geçerseniz tabii, nereye gidiyor?
Mais avec votre Bac, travail des métaux, maths, science, si vous avez la moyenne, vous ferez quoi?
Metal bir kolu vardı.
Et il a un bras en métal.
O yüzden bu yapı metal olmadan beton ve kumdan inşa edilmiş.
Donc les fondations ne contiennent pas une once de métal.
BU NOKTADAN SONRA METAL YASAKTIR
Pas de metal au delà de cette limite.
Metali kontrol edebildiğini söylediler.
Ils m'ont dit que tu contrôle le métal?
Pençelerin metal olsaydı diye düşün.
Tu imagines si elles étaient en métal?
Bu adamın metali kontrol edebilme yeteneği var.
Il a le pouvoir de contrôler le métal.
Şimdi bana bu mutantların dünyadan farklı olduklarını ve en iyi savunmamızın devasa metal robotlar olacağını mı söylüyorsun?
Donc il y a des mutants qui pullulent dans le monde, Et tout ce que nous avons ce sont des robots géants?
Uzay çağı polimerinden üretildiler. Yapılarında bir gram metal kullanılmadı.
Ils sont construits dans un alliage spécial en polymère, sans métal.
Fishman'dan Metal Laboratuvarı dersi aldın mı?
En cours de soudure, avec Fishman?
Kim uzaylı metal parçaları için ailesine ihanet eder?
Quel homme trahirait sa propre famille pour un bout de métal cosmique?
Büyük yok oluşa bu metal neden oldu.
C'est le Dinobot qui a causé l'extinction.
Nadir bir Dünya metali.
Un métal terrien rare.
Metal.
Du métal.
Sadece metal. Hep öyle olduklarını sanmıştım.
J'ai toujours pensé qu'ils n'étaient que cela.
Ölü metal.
Du métal mort.
Patlama dalgası, o şehri yakıp erimiş metale dönüştürecek.
L'onde de choc va transformer cette ville en métal fondu.
Metalleri çekiyor ve bırakıyor!
Il attire le métal et le laisse tomber!
Kur'an nedir bilmem ama elinde ne olduğunu biliyordum. 7.62 kalibrelik, preslenmiş metaldi. Tıpkı AK-47'ye benziyordu.
Je sais pas à quoi ressemble un Coran mais ce qu'il tenait était en métal, tirait du 7.62 mm, et ressemblait à un AK47.
Kimyasal metal kırılganlaşma.
Chimie plus métal égale friabilité.
Piton beslemiyorsan ve sabahın 4'ünde death metal dinlemiyorsan... iyi anlaşacağımıza eminim.
Tant que t'as pas un python et du metal a fond à 4h du mat... On va devenir de très bon amis.
Gümüş mermi kullanırdı, değersiz yaşamlar için değerli metaller.
Il utilisait des balles d'argent. Le précieux métal représentait le caractère précieux de la vie.
Metal, deneyi kirletebilir.
Le métal entraverait l'expérience.
Silah metali grisi.
- Gris métal.
Silah metali grisi!
- Gris métal! Gris métal.
O metalik tat yok mu, hiçbir şeye değişmem şerefsizim!
Ce goût de métal, c'est énorme!
Heavy Metal, işçiler çıkabilir.
Heavy Metal, envoie les hommes.
vücudunda herhangi bir metal var mı? manyetik alan buna şiddetli tepki verir.
Si vous avez du métal n'importe où dans votre corps, le champs magnétique va forcément le faire sortir
Teneke!
Métal.
Bu maddeden yapılmışlar.
Ils sont constitués de ce métal-là.
Şok tabancasını gördün mü?
Tu vois les deux dents en métal?
Biz yıllar ince burada çalışıyorduk..
Hé, Jag? La tour à métal?
metal bir şey yok üzerinde değil mi?
Avez-vous un appareil cardiaque?