Mirage tradutor Francês
280 parallel translation
Bunu hayal etmediğinden emin misin? Kesinlikle. Bundan korkuyordum.
Ce n'est pas un mirage? Vous m'en voudrez si je parle la bouche pleine?
Gelen bir serapsa, birkaç gün sonra sana benzemeye başlayacağım.
Si c'est un mirage qui arrive, dans quelques jours, je serai comme toi.
Ama onu tam anlamıyla kavrayana ve kağıda dökene kadar içkilerin etkisi geçer ve her şey bir serapmış gibi ortadan kayboluverirdi.
Mais avant de pouvoir vraiment le saisir et le coucher sur le papier... l'effet des verres s'estompait, et tout disparaissait... comme un mirage.
HİNDİSTAN'A GİDEN GEMİ
L'ETERNEL MIRAGE
Sinema oyuncusu olmayı düşleyen bir sürü kişinin sonu hüsranla bitti.
Tant de gens succombent au mirage du cinéma.
O sadece korkunç açlığının neden olduğu bir serap.
C'est un mirage causé par la soif.
Ama sizi hayal sandigimi hatirliyorum.
J'ai cru à un mirage en te voyant.
Onlar tutkunun susuzluğunu çekmez ya da kayıp aşklarının serabının ardından körlemesine gitmez.
Ils ne souffrent pas de la soif de la passion ni ne titubent aveuglément vers quelque mirage d'un amour perdu.
Bu bir serap.
- C'est un mirage.
- Serap mı?
- Un mirage?
Serapmışçasına bakıyorum.
Je fais comme si c'était un mirage.
Bir serabın peşinden koşarken ölmek mi istiyorsun?
Vous voulez mourir pour un mirage?
O zaman bunun bir serap olmaması için dua et.
Alors, prie que ce ne soit pas un mirage.
Belki de hepsi seraptır.
Ce n ´ est qu ´ un mirage peut-être.
- Bu bir serap olmalı.
C'est un mirage.
- Gerçeklerin peşinde değilsin.
- Vous poursuivez un mirage.
Bir serap.
Un mirage.
Bir serap, Tatiana Nikolayevna.
Un mirage, Tatiana Nikolayevna.
Bu bir numara. O bir serap.
C'est un mirage.
Biz bu serap'ı ziyarete gidiyoruz.
On va rendre une petite visite à ce mirage.
Bu bir serap.
C'est un mirage.
Çöllerde görünen seraplara benzer bir projeksiyon.
Une astucieuse projection, comme un mirage dans le désert.
Eğer o gemi bir serapsa, gerçek gemi nerede?
Si ce bateau était un mirage, où est le vrai?
Serap projektörü bu plakanın altında olmalı.
Cet astucieux projecteur de mirage doit être derrière cette plaque.
Bir serabın harika beyin dalgalarınızı bozmasını hayal bile edemiyorum.
J'imagine mal un mirage venant troubler vos ondes cérébrales si parfaites.
- Bir seraptı.
- C'était un mirage.
Evet. Bir serap gibi.
Oui, comme un mirage.
Sadece bir serap diyorlar
Un simple mirage, c'est ce qu'on dit
- Hayal görmüşsündür.
- C'est un mirage.
Gemi senin hayal ürünün.
Ce bateau est un mirage.
Şu anda durgun olan bu su sakinliğiyle aldatıyor ancak bu dağın altında ay ve su yeniden buluştuğunda yaşamın gizli ırmağı serbest kalacak.
Cette eau, en apparence calme, n'est qu'un mirage trompeur puisque sous cette montagne, quand la lune et l'eau seront réconciliées, le fleuve secret de la vie sera révélé.
Senin için her şey sihirli bir biçimde hallolmazsa, o bir serap.
Tu vois, si tout ne marche pas comme par magie, pour toi, c'est un mirage.
Havada süzülen bir hayalet olmadığını
Et non pas un mirage prêt à s'évanouir
Hayvanlar göl boyunca Kalahari'den göç ediyorlar su gibi görünen, ama üzerine basınca su sıçratmayan acımasız serapların içinden yürüyorlar ve hiç gölgesi olmayan hayali ağaçların içinden geçiyorlar.
Les animaux traversant le lac du Kalahari... avancent dans un mirage d'eau qui ne clapote pas sous leurs pattes... et passent devant des arbres fantômes qui ne font pas d'ombre.
Bunlarla konuşmak, çölde su aramak gibi bir şey.
Parler avec eux équivaut à puiser l'eau d'un mirage.
İşte yaz geçip gitti. Hiçbir iz bırakmadan.
Voici que l'été est passé, Autant dire un mirage.
Bos bir hayaI ugruna oIursun sen.
Mourir pour un mirage!
Serap olabilir.
Ce pourrait être un mirage.
Daha önce gördüğüm bir seraba benziyor.
Ca ressemble à un mirage que j'ai vu une fois.
Sanki bir serap.
C'est presque un mirage.
Bu serap ne kadar sürecek?
Tu crois qu'il va durer longtemps, ce mirage?
Bu bir rüya olmalı!
Comme un mirage.
Bu bir serap.
Un mirage.
Kaptan, nasıl bilmiyorum ama, o benim... bilgi değişimi için mi yapıldığımı soruyor.
Notre attaquant a tiré sur un mirage. Ce que tout bon navigateur aurait fait, mais vous avez été le premier. C'était une manoeuvre pour sauver notre peau.
Serap görüyorum galiba!
Un mirage!
Hayat sadece bir seraptır.
La vie n'est qu'un mirage
Belki dünya bir serap ve herkes mezarlığa doğru atılıyor.
Le monde doit être un mirage... et on est tous à se ruer sur nos tombes.
Ben hiçbir şey göremiyorum, Varyemez Amca hatta serap bile.
Je ne vois rien, oncle Picsou, même pas un mirage.
Ben neyim, Görünmez Adam mı?
Je suis un mirage?
Bir seraptı.
C'était un mirage.
Bir hayal olabilir.
Un mirage peut-être.