Misyoner tradutor Francês
301 parallel translation
Merak etmeyin Çin'deki hiçbir misyoner doktor Strike'ın düğününü kaçırmayacaktır. Evet, kesinlikle.
Aucun missionnaire ne raterait le mariage du Dr Strike.
Gerçek bir misyoner ruhuna sahipsiniz.
Vous possédez un véritable esprit missionnaire.
Babamın başı, atalarımın kemikleri üzerine ve misyoner okulundaki kutsal kitap üzerine yemin ederim.
Je le jure sur la tête de mon père et sur celles mes ancêtres. Et sur le livre sacré des missionnaires.
İç şunu, evlat da... bütün Thuggeeler gözüne birer misyoner gibi görünsün.
Avale ça, mon garçon et tu auras l'impression que les Thugs d'Inde sont des tapettes.
- Uçan misyoner. - Hatırlıyorum.
Le "missionnaire volant"!
Bu ülkenin sıkıntısı da, her ikinci adam misyoner olarak doğduğunu düşünürken her üçüncü adamın da aklını bir şeylerle bozmuş olması. Teşekkür ederim.
Dans ce pays, 1 personne sur 2 se prend pour un missionnaire, et une sur trois a une idée fixe.
Ben de bir misyoner gibi din değiştirecek kişileri ormanda aramaya gerek kalmadığını çünkü o vahşilerin ayağına geleceğini düşündüm.
Je me suis senti comme un missionnaire qui découvre qu'il n'a pas à chercher des ouailles dans la jungle car les sauvages viennent à lui.
Sınavları geçemezsem, gönüllü misyoner olacağım. Rose da olacak. Pek alımlı bir kadın değil ama o da Tanrı'nın evinde hizmetçi olabilir.
Si, je rate l'examen, je deviendrai missionnaire, avec Rose, Rose n'est peut-être pas très jolie, mais elle fera...
4000 mil-kare alana yayılan 11 misyoner kilisesi olmakla birlikte, peder, görevli bulunduğu kendi ruhani bölgesi olan Mosquero'daki Saint Josef's'ten gelmenin uzaklık dezavantajının üstesinden, uçakla uçarak gelebiliyor.
Bien que ses 11 églises missionnaires soient étalées sur plus de 6'000 Km carré le "Padre" peut surmonter ce handicap de la distance en volant de sa principale paroisse, Saint-Joseph dans Mosquero, vers peu importe où ses fonctions l'emmènent.
Tabut, misyoner kilisesinin yanındaki küçük mezara.. .. doğru taşınırken.. çiftlik yakınındaki arkadaşları da eşlik ediyor.
Amis d'une ferme voisine rejoinds la famille pendant qu'un simple cercueil de bois est transporté jusqu'au petit cimetière à côté de l'église missionaire.
Yani biz şimdi bir misyoner hakkında mı yoksa bir fanatik hakkında mı konuşuyoruz?
Mais dans notre cas, parlons-nous d'une exaltée ou d'une missionnaire?
- Misyoner.
- Qui est-ce?
Sen yine misyoner olurdun.
Mais vous pourriez être missionnaire.
Misyoner bir kadın.
Une poupée de la mission!
Dedim ya, misyoner kızı Havana'ya götürmeye çalışan adam o. Ha, o mu?
- Je te l'ai dit... c'est le gars qui a essayé d'emmener la poupée de la mission à La Havane.
Ama sen kazanırsan hepimiz misyoner kızın kabaresine gideceğiz.
Si tu perds, on a 1000 $ chacun? Mais si tu gagnes, on vient tous à la mission de la poupée?
- Politikacı veya misyoner değilim. - Aslında, söylemem gerek...
Je ne suis ni politicien, ni missionnaire.
Misyoner.
Miss Sonnaire.
İngilizceyi bir misyoner öğretti.
Vous avez appris avec un missionnaire?
Evet, efendim. Misyoner.
Oui : avec Miss Sonnaire.
Şu anda Fransız Ekvator Afrika'sında..... misyoner olan tatlı bir genç.
No 2 : un charmant garçon qui est à présent missionnaire en Afrique Equatoriale Française.
Şu anda Fransız Ekvator Afrika'sında..... misyoner olan tatlı bir genç.
No 2 : un très gentil garçon qui est à présent missionnaire en Afrique Equatoriale Française.
Orada yaptıklarınızla ilgili koloni aileleri ve... misyoner babalardan bir çok mektup var.
Tant de lettres de la part des familles coloniales et des pères missionnaires remplies d'éloges à ton égard,
Sen misyoner gibi değilsin.
Tu n'es pas comme le missionnaire.
Belki Misyoner de sizin gibi Eskimo görmemişti.
Peut être le missionnaire n'avait jamais vu un esquimau.
Misyoner, yamyam ve revü kızını duymuş muydun?
Tu connais celle du missionnaire, du cannibale et de la danseuse?
Şu misyoner, yamyam ve revü kızı nedir, anlatsana?
Raconte-moi l'histoire du missionnaire, des cannibales et de la danseuse.
Misyoner yerinden geldi.
- Dans un colis de charité.
Bayan Templeton, misyoner olan amcam şöyle derdi :
Miss Templeton, mon oncle, le missionnaire, disait :
Misyoner, filantrop, filozof ve de bir doktor.
Un missionnaire, un philanthrope, un philosophe, un docteur.
Bir Alman misyoner ve iyi bir aileden gelen Çinli bir kızın istenmeyen çocuklarıydım.
Je suis le fils non désiré d'un missionnaire allemand et d'une Chinoise de bonne famille.
O süslü şapkalι Fransιzlarιn yanιnda Apaçiler misyoner gibi kalιyor.
Ces types aux beaux chapeaux feraient passer les Apaches pour des saints.
Ve Bay Jameson. Tahmin etmişsinizdir, Bay Jameson ve Bayan Eckert misyoner.
Comme vous l'avez compris, ce sont deux missionnaires.
Ben misyoner değilim, öğretmenim.
En fait, je suis une institutrice.
Benim de misyoner olmamı istiyorlardı.
Ils voulaient que je sois missionnaire.
Bir çeşit mühendis misyoner olarak gelebilirsin.
Vous pourriez devenir un missionnaire mécanicien.
Ama yakınlarda yaşayan Amerikalı bir misyoner vardı, kendisi sivil hayatında yetenekli bir estetik cerrahıydı...
Mais un missionnaire américain vivait dans les parages. Il était en fait chirurgien esthétique dans la vie civile...
teolog ya da misyoner değilim. Karınız imana gelip kiliseye katılsaydı memnun olur muydunuz?
Vous aimeriez qu'elle rejoigne la religion catholique.
Ben, Tanrı'nın hizmetçisi, misyoner.
Moi, le serviteur de Dieu, le prêcheur,
Metodist bir misyoner.
Apparemment, c'est un missionnaire méthodiste.
Bu yüzden, Afrika'da benim gibi geç gelişmiş çocukları eğitmek üzere misyoner olarak çalışmaya başladım.
C'est pourquoi je suis devenue missionnaire en Afrique pour éduquer de petits noirs arriérés.
- Bir misyoner mi?
- C'est une évangéliste?
Kenya'da bir belgesel yapıyordum ve orada fevkalade bir misyoner kadın vardı. Bu nedenle misyoner mi diye sordum. Müthişti.
Je faisais un documentaire au Kenya, il y avait une femme merveilleuse qui était une évangéliste, c'est pour ça que j'ai demandé si c'est une évangéliste.
Rabbimizin ücretsiz misyoner.
Un libre missionnaire de notre Seigneur.
Gospel Misyoner Birliği.
L'association des missionnaires évangéliques.
Ama açık konuşmak gerekirse misyoner pozisyonu o kadar da parlak değildi. Başka bir deyişle, hayal gücü eksikti.
Si l'on veut se montrer exigeant, ce fut un peu moins bien dans la position sur le dos, où vous manquâtes un peu de... fantaisie.
Buradan 25 km. uzaklıkta, ormanda yaşayan bir misyoner.
Un missionnaire qui vit dans Ia jungle, à 150 km d'ici.
Nehirden misyoner merkezine ulaşmak 5-6 gün sürer.
Par Ie fleuve, iI faut 5 ou 6 jours pour atteindre Ia mission.
Ama görevi için çabalamayan misyoner kötü bir misyonerdir.
Mais chacun doit faire son devoir.
Misyoner Yeri?
- Un colis de charite?
misyoner tepeden geliyor.
Il rejoue Missionary Ridge.