Misın tradutor Francês
13,560 parallel translation
- Evet. Hayvanları karantinaya aldıklarını duydum.
Une rumeur dit que les animaux vont être mis en quarantaine.
- Sen öyle san. Andrew'un hayatını tehlikeye attın.
Tu as mis en danger Andrew.
Bilgi paylaşma konusunda anlaştığımızın farkındasın değil mi?
Et qu'on s'est mis d'accord pour partager nos informations?
İşleri batırdın Sherlock
Tu t'es mis dans le pétrin, Sherlock.
Kaçırılmanın düzmece olduğunu düşünmeye başladım.
... Je commence à penser que le kidnapping était mis en scène.
İtfaiye arabasını insanlarla aynı anda izleme fırsatım olmamıştı tabii.
Bien sûr, je n'avais pas mis le passage du camion en relation avec les gars.
Kaldığın yerde. evindeki methler ve arkadaşının arabamızın gaz tankına attığı o fişekler dahil...
Tout comme les méthamphétamines retrouvées dans la maison où vous étiez, et la fusée éclairante que votre ami a mis dans le réservoir de notre voiture.
Walter ve onun kız arkadaşıyla ve Yargıç Ryan'ın oğlunun oratadan kaldırılmasıyla ilgili güzel haberi duymadık ; emin olabilirsiniz.
Avec Walter et sa petite amie, et nous n'avons pas eu la bonne nouvelle concernant le fils du juge Ryan ayant été mis K.O. Je vous promet ça.
Standart prosedür gereği bildiğin üzere Farrell'ın ev telefonunu fidye tehdidine karşı izliyorduk.
Comme vous le savez, pour la procédure standard, nous avons mis sous surveillance le téléphone des Farrell dans le cas où il y aurait une demande de rançon.
Uyuşmuştum ve internette beni düzeltmeleri için bir reklam paylaşmıştım. Herhangi birilerine yani.
J'ai mis une annonce sur internet disant que n'importe qui pouvait venir.
Geçmişimde o çatı odasını inşa etmişler.
Ils ont mis en scène ce grenier... grâce à mon passé.
Kendi sağlığınla riski göze aldığını söyleyecekler.
Ils diront que tu as mis ta propre santé en danger. Que tu étais imprudent...
Akılla bir kız olsa, şu anda parmağını sola doğru sürüklerdi.
Toute fille sensible t'aurait mis de côté dans cette situation.
Böyle bir durumda kaldığın için çok üzgünüm ama ilk kez bunun sebebi ben değilim.
Je suis désolé que tu sois dans cette position en ce moment, mais pour une fois, je ne suis pas celui qui t'a mis dedans.
Bunu neden kilit altında tutarsın?
Pourquoi as-tu mis ça sous clef?
Kostümün hiç silahı yok bu yüzden senin için bu diskleri yaptım.
La combinaison n'est pas équipée d'armes alors j'ai mis au point ces disques.
Beni birazcık olsun kızdıran tek şey, Howard'ın ilk üç kartta çekilmemesiydi.
Le seule chose qui m'a un peu mis en colère est que Howard aurait dû se coucher avec ses trois premières cartes.
Öyle geç kalmasına sebep olmuş ki Doktor ve Bayan Fluke asla yetişemezmiş.
Et ça l'a mis tellement en retard que le docteur et Mme Fluke n'ont jamais pu rattraper les autres.
Levyeyi bulaşık makinesinden geçirip ocağın altına koydum.
J'ai lavé le pied-de-biche dans le lave-vaisselle et l'ai mis sous la cuisinière.
Hiçbir şeyi tehlikeye atmadım.
Je n'ai rien mis en danger.
- Neden kızın poposuna...
- Et pourquoi tu lui as mis
Sardığın için daha iyi.
Bien mieux depuis que tu as mis les pansements.
Ama kavga etmenin sorunlarımızı çözmeyeceğini hemen anladık farklılıklarımızı bir kenara koyup önceliği Emma'ya verdik.
- Très vraie. Mais nous avons rapidement réalisé que se battre n'allait pas résoudre de problèmes, donc nous avons mis de côté nos différences et pensé au bien d'Emma en premier.
Adamlarımı yönetmek için miğferi taktığımda, hiçbir şey yapmadı.
Quand je l'ai mis pour rassembler mes hommes, ça n'a rien fait.
Doktor olacaktım ama Esther bu işe girişince ona yardım ettim. Ve ben bu işi yapmaya istekli olduğumu söyleyince bana yarısını vereceğini söyledi.
J'allais devenir un docteur, mais j'ai mis cela en attente pendant qu'Esther voyait son entreprise décoller, et quand j'ai dit que je voulais faire cela elle a dit que j'aurai la moitié.
Hayır hiçbir bokta anlaşmadık. Ta ki bilip bilmediğini bana söyleyene dek.
Non, rien n'a été mis au clair jusqu'a ce que tu me dises si tu savais ou pas.
Şunun dışında başka bir şey yazmıyor :
Il n'y a rien d'autre dans le passage mis à part ceci.
Varlıklarının yarısını risk koruması olmadan türev ürünlere * mi yatırmışlar?
Ils ont mis 50 % de leurs revenus dans des emprunts sans protection?
Straussbank tarafından kazançlarını artırmak adına oluşturulmuş ve pazara sunulmuş türev ürünler.
Emprunts créés et mis en place par Sraussbank. pour augmenter leurs propres bénéfices.
Zamansal bir alana sınırsız bir vakum koydum ve bir dünya ortaya çıktı.
J'ai mis un vide illimitée dans un champ temporel jusqu'à qu'un monde se développe.
Evet, birbiriyle alakasız olan şeyleri ilişkilendirmiş olabiliriz.
Ouai, C'est possible que ayons mis en corrélation des choses qui n'avait rien avoir entre-elles du tout.
Dede, bence sen zihnini bu bedenin genç beynine koyunca, her genç beynin yapacağını yaptı.
Grand-père, je pense que, quand tu as mis ton esprit dans le jeune cerveau de ce corps, ça a fait ce que les jeunes cerveaux font...
İçişleri bakanıyım. Bekletilmeye alışkın değilim.
Je suis le Ministre de l'Intérieur, et je ne suis pas habitué à être mis en attente.
Saul adını listeye ekledi.
Saul a mis ton nom sur la liste.
- Adımı kutuya Saul'un koyduğundan emin değilsin o zaman. - Tanrım.
Donc tu n'es pas sûr que c'était Saul qui a mis mon nom dans la boîte.
Quinn, eğer Saul adımı kutuya koymadıysa bu operasyona birileri sızmış demektir.
Quinn, si Saul n'a pas mis mon nom dans la boîte, alors il y a une taupe dans ta mission.
Facebook'unda bekâr görünüyor. Ondan hoşlansaydı neden böyle yazsın?
Sur Facebook, il est seul, s'il l'aimait, pourquoi il aurait mis ça?
Yeterince zamanını aldı.
T'en as mis du temps.
Öyleyse dikkatli olsam iyi olur... yoksa sonum geçen kızdığındaki insanların sonuna benzer, değil mi?
Alors, je ferais mieux d'être prudent, ou sinon je vais finir comme toutes les personnes qui t'ont mis en colère, n'est-ce-pas?
Yangın mı başlattın?
Tu as mis le feu?
Ben zeytin dalı uzatırken Alyssa'nın işi üzerindeki ışığı söndüren sendin. Tekrar saçmalık.
Tu es celui qui a mis sous les projecteurs l'affaire d'Alyssa pendant que je tendais un rameau d'olivier.
Mesele şu ki Jack Harvey'le uğraşınca öğütücüleri iş cambazlarına karşı çukurlaştırdın.
Le truc, c'est que Quand tu as attaqué Harvey, tu as mis les bulldozers contre les faiseurs de pluie, c'était une belle opération, mais tu veux passer au niveau supérieur?
Bunu kabul ediyorum, Harvey'in maaş bordrosunu fotokopi makinesine koyanın ben olduğumu da söyleyim bari.
Je devrai lui dire que j'ai mis le salaire d'Harvey sur la photocopieuse.
Saklanıyordun. Daha yeni kızını uçağa bindirdin.
Tu te cachais, tu as juste mis ta fille dans un avion.
Ya o ve Saul notlarını karşılaştırıp Carrie Mathison'ın adını kutuya benim koyduğumu öğrenirlerse.
Que va-t-il arriver quand lui et Saul vont réaliser que c'est moi qui ai mis le nom de Carrie Mathison dans cette boite.
Saul adımı kutuya koymadı. Ruslar koydu.
Saul n'a pas mis mon nom dans cette boîte, mais les Russes oui.
Yani bunun kimin yaptığını bilmek istiyorsan kimin işimize burnunu soktuğunu.
Si ça t'intéresse de trouver qui a fait ça bien sûr, - qui a mis son nez dans nos affaires.
Saul ve o kafa kafaya verirlerse ve benim kutuya Carrie Mathison'ın ismini koyduğumu anlarlarsa?
Que se passera-t-il quand ils compareront leurs notes et réaliseront que c'est moi qui ai mis le nom de Carrie Mathison dans la boite?
Bu sabah, Calico karısını ve çocuklarını Tallinn'e giden bir uçağa bindirdi, sözde eşinin akrabalarını ziyaret etmesi için.
Ce matin, Calico a mis sa femme et ses enfants dans un avion en direction de Tallin, soit disant pour rendre visite à de la famille.
Anti zihin kontrol kulaklıklarını yeni yaptım.
J'ai mis au point ces écouteurs anti contrôle psychique.
O üniformayı adalete inandığın için giyiyorsun.
Tu as mis cet uniforme car tu crois en la justice.