Misır tradutor Francês
2,562 parallel translation
OSS gök yüzünden gelen bir çare olan Chronos Safır'ini kullanarak deneyi sona erdirdi.
L'OSS a mis fin à cette expérience grâce à un minéral qui est littéralement tombé du ciel. Le chronosaphir.
İki yıldır seni bu durumda görmek için nelere katlandık.
Tu t'es vraiment mis dans de beaux draps.
Sen aklını mı kaçırdın? Bizi davet etsin diye altı aydır Thelma'nın gözüne girmeye çalışıyorum.
J'ai mis 6 mois à nous faire inviter par Thelma.
Demek istediğim, bu işe yatırdığımız tüm parayı batırırsak.
On a mis toutes nos économies dans ce projet.
Bir adamın kızı bazı kişilerce kaçırıldı ve çalışmaya zorlandı.
Des voyous ont mis la fille d'un type au tapin.
Bu adamın, kanıtı olmadan, yıllardır inşa ettiğimiz itibarımızı yok edebileceğini düşünmek mi?
Penser qu'il peut ruiner des réputations qu'on a mis des années à bâtir sans l'ombre de la moindre preuve.
Kamu binalarındaki bayrakların yarıya çekilmesini emrettim fakat şunu söylemeliyim ki Edgar Hoover bazen acımasız hal alan saldırılara karşı büyük cesareti sayesinde FBI'ın bayrağının hep yükseklerde dalgalanmasını sağlamıştır.
Les drapeaux du pays seront mis en berne, mais je dois ajouter qu'Edgar Hoover, avec un indomptable courage contre des attaques parfois vicieuses, s'est assuré que le drapeau du FBI flottera toujours haut.
Randall olayını, beni oradan uzaklaştırıp kafama sıksın diye tezgâhlamış.
Il a mis en scène l'histoire avec Randall pour pouvoir m'abattre.
Annem sürekli, patlamış mısırın içine bir tane tereyağı dök diyordu ama ben üç tane döktüm çünkü midem bulanmaz sandım!
Et c'est pas le pire. Maman me dit toujours de mettre 1 noix de beurre sur mon pop-corn, là, j'en ai mis 3, et j'ai pas supporté.
Ben de parantezli yere "New" yazdım ve yolladım. Sanırım bildim.
J'ai mis "New", et j'ai dû avoir bon.
Öğretmeni taciz etmekten hariç aynı zamanda aşırı tepki göstermişsiniz.
Mis à part harceler une enseignante, vous avez été "excessive",
Hayır baba. Burada değildin ama Zionsville maçında 12 tane attım.
Tu n'y étais pas, mais j'en ai mis 12 au match contre Zionsville.
Dinle. Sanırım bir müşteri geldi.
Aayat, qui t'as mis du henné pour ton mariage!
Onlar fırını ateşe verdiler.
Ils ont mis le feu à la boulangerie.
Hayır, ince bir nesneyle olmuş, mesela bir bıçak gibi kafatası ve birinci omur arasına saplanmış ve kafasını omurgasından ayırmış.
Non. Un objet mince comme un couteau a été mis entre le crâne et l'atlas... coupant sa tête de sa colonne vertébrale.
Hayır, ben de tam olarak üç dediğinde uzattım.
Non, j'ai mis le mien exactement sur le trois.
Bu şerefsizlerin fırınıma ceset koyduğuna inanamıyorum.
Ces salauds ont mis un cadavre dans mon four!
- Tepem atmıştı. 5 yıldır buğuda tavuk göğsünü ben pişiriyorum. Makarnasını sabahın 4'ünde tupperware'a ben koyuyorum.
Pendant cinq ans, j'ai préparé ses blancs de poulet à la vapeur, mis ses pâtes dans le Tupperware à 4 h du matin, je lui ai tenu compagnie au gymnase et il me dit :
Tren istasyonun altında buluştular. Sonra kavga başladı. Bağırış çağırış...
Ils se sont retrouvés sous le métro et se sont mis à hurler.
Jules! Sanırım ıskaladık.
Je l'ai mis sous sédatif mais son état est critique.
Kızların sadık olmadığını düşünüyorsun, ama biz şaraba bayılırız,... ve oraya adımımızı bile atmadık.
Tu nous disais déloyales mais on adore le vin et on n'y a même pas mis les pieds.
O çiti muhtemelen çörek dükkanından kadını uzak tutabilmek için kurmuşlardır. - Doğumda...
Ils ont mis cette grille pour la tenir éloignée de la pâtisserie.
Mahkeme kayıtları halka açıktır... Demek, durduk yere * destekli sutyen taktın?
- Les archives sont publiques, donc tu as mis un décolleté pour rien?
Ben de ambulans bekledim. Bir seferinde, bir adamla bayağıdır çıkıyordum ve dizinin üstüne çöktü ve onu bir daha aramamam için yalvardı.
Un mec que j'ai vu longtemps s'est mis à genoux en me suppliant de plus l'appeler.
Bir hatırlatma tabelası yaptık ve tarih çadırımızda bir Wamapoke sergisi de var.
On a mis une plaque commémorative, et il y a une expo Wamapoke.
Deliller, bodrumdaki bir kasaya kaldırılır. Siz de çeker gidersiniz.
Les document sont mis en chambre forte, terminé.
Bu gerçekleştiğinde o kişiyi bulduğumuzda kusurlarını ve hayal kırıklıklarını görmezden geliriz.
Et quand on y parvient, on découvre qu'on a... mis de côté ses imperfections et ses déceptions.
Ekmek kırıntılarına buladık. Sazanlar hoplayıp yemeye çalışsın diye.
On a mis de la chapelure dessus pour que la carpe saute sur les plumes.
Sanırım o yüzden babam karate öğrenmemi istedi.
Mon père m'a mis au karaté pour ça.
Konuştuğun için şişlenmeyesin diye seni karantinaya aldık. - Ama arkadaşlarının içinde konuşmayı tercih edersen... - Hayır, hayır. hayır.
On t'a mis en quarantaine pour t'éviter le surin, mais si tu préfères parler devant tes amis...
Sen sınır çizmedin.
Tu n'as pas mis de limite.
Hava Kuvvetleri trende ne taşır?
Qu'est-ce que la Force aérienne aurait mis dans ce train?
Beni buraya her kim tıktıysa, istediğini alır almaz beni öldürecektir.
Si ceux qui m'ont mis ici n'ont pas ce qu'ils veulent, je suis mort.
Radyoda söylediği birkaç şey 15 yıldır burada olması işten alınan amirler.
Je me base sur ce qu'il a dit à la radio. Policier depuis 15 ans. Les chefs mis au placard.
su fıskiyesi ile tek taraflı sözleşme yaptığından beri hastalık hastası olan Hope için Mandi'nin "vücut sıvısına hayır" kuralına güle güle dedik aman tanrım aman tanrım
Pour Hope, qui était devenue hypocondriaque après avoir attrapé la mononucléose en buvant de l'eau, on a mis fin à la règle "pas de fluides corporels" de Mandi.
Mısır gevreğine Kahlua mı koymaya başladın yine?
Tu as mis du whisky dans ton lait?
Başka bir vampiri daha kızdırıp koydun götü uzandın, yavrum.
Tu as mis en rogne un vampire et tu as tourné de l'œil.
- Kaldırıma koymuşsunuz ama.
Vous l'avez mis sur le trottoir.
Onlara yaklaşınca kamyoneti ardımda bıraktım. Kaçırıldığım imajını üstüme oturtmak için toza toprağa bulandım. Sonra nöbetçilerle karşılaşana kadar yol boyunca tepindim.
Une fols dans les parages, j'ai abandonné le camion... mis un peu de maquillage de kidnapping... et marché jusqu'à ce que je trouve des éclaireurs de Veracruz.
Dünyamız altüst olduğunda bize sıklıkla hatırlatılmasını istediğimiz şeyler vardır.
On doit se rappeler quelque chose quand notre monde est mis sens dessus dessous.
Neyse ki iç çamaşırı giymiştim.
Heureusement que j'ai mis un caleçon.
Evet, Wisteria Lane sakinleri sadakat olmadan bir hiçtirler. Ancak sadakatlerinin sınandığı anlar da vardır.
Oui, les habitants de Wisteria Lane ne sont rien s'ils ne sont pas fidèles, mais il ya des moments lors que la loyauté est mis à l'épreuve...
Aman Tanrım. Hayır hayır hayır "Aman Tanrım"
Mais elle s'est mis en tête que vous alliez vous séparer.
Sanırım hafızası zayıflamaya başladı.
Sa mémoire flanche. Tu m'as mis ministre de la Justice.
Hayır, sadece yolumuzu açıyorlardı.
Ils nous auraient mis des bâtons dans les roues.
Her şey zorlaşır zorlaşmaz birbirimizin yakınında bile olmak istemiyorduk.
Et quand ça s'est mis à se corser, on ne pouvait même plus se voir en peinture.
Hayır, zamanlayıcı her bir şehir için ayarlanmıştı ancak geri sayım sadece New York için.
Non. Le décompte était mis pour chaque ville, mais New York est la seule pour laquelle il s'est réinitialisé.
- Bence iç çamaşırı giy git Di mi?
T'as mis ta belle lingerie?
Başından beri o gemiyi hazır tutuyordunuz.
Vous l'avez mis en attente pendant tout ce temps.
O sesi duymuştuk, Pete bağırıyordu ve ışığı hisseder hissetmez, o şey aniden kaybolmuştu ve o sırada bir şeyi anladım ışık, onu bizden uzak tutmanın tek yoluydu.
On a juste entendu ce bruit, Pete criait, et,... dés que j'ai mis la lumière dans sa direction la chose a... disparu - - en haut à gauche - - c'est grâce à ça que je me suis rendu compte que la lumière était notre seule façon de les éloigner de nous.
Baş Yardımcı olarak, bu tür diplomatik olaylara çağırılacağımı düşünürdüm. Aslında...
En tant que vice-chancelier, j'aurais dû être mis au courant d'une rencontre diplomatique.