Montenegro tradutor Francês
137 parallel translation
Bu kararı kaldırmak için yukarıda sıralanan iddialara ek olarak... Paris Yüksek Mahkemesi'nin 5 Ağustos 1897'de Montenegro Hükümetine karşı... Prenses Marishka'nın davası için... verdiği kararı bildirmek isteriz.
Au sujet de cet arrêt, nous citons le jugement du tribunal parisien dans le procès intenté par la princesse Marishka au gouvernement monténégrin, le 5 août 1897.
Sıradaki! Maya? Maya Montenegro?
- Maya Montenegro?
İyi malları tutup, St. Petersburg'a, Slovenya'ya ve Montenegro'ya gönderdiler.
Ils envoient les meilleures voitures à Saint-Petersbourg... en Slovénie et au Monténégro.
Bay Modell, vatanseverlikten çok para koparmak için Montenegro'daki bir silah satıcısından yeni bir biyolojik madde örneği çalmış.
M. Modell, pour des raisons plus pécuniaires que patriotiques, a volé un échantillon d'un nouvel agent biologique à un trafiquant d'armes du Monténégro.
Derek Modell denen bu adam son dokuz ayını Montenegro'daki Sava Hastanesinde gönüllü çalışarak geçirmiş.
Maintenant, cet homme Derek Modell a passé les neufs derniers mois en tant que secouriste à l'hôpital Sava au Monténégro
Silah ve uyuşturucu operasyonlarını politik çalkalanmalar yüzünden Montenegro'nun dışında yürütüyor.
Il tient son opération de drogue et d'armes au Monténégro, profitant de l'instabilité politique du pays.
Bu yüzden, seni Montenegro'ya, OMNIFAM'ın Birleşik Krallık şubesi gönüllü çalışanı olarak gönderiyoruz.
Don, Sydney, on t'envoie au Monténégro en tant que secouriste pour la filiale anglaise de l'OMNIFAM.
Böldüğüm için üzgünüm. Montenegro'dan bağlantı hazır.
Désolé de, euh, interrompre. on a la transmission du Monténégro
Aramızda en iyimiz sizsiniz, Bayan Montenegro.
Vous êtes la meilleure d'entre nous, Mlle Montenegro.
Ben Angela Montenegro.
Je suis Angela Montenegro.
Günaydın Bayan Montenegro. Bunlar nerden geldi?
- Bonjour, Mlle Montenegro.
- Dr. Temperance Brennan ve Angela Montenegro ikisi de Jeffersonian enstütüsünden.
Temperance Brennan et Angela Montenegro du Jeffersonian.
Dr. Temperance Brennan ve Angela Montenegro.
Dr. Temperance Brennan et Angela Montenegro.
Bayan Montenegro'ya röntgenletelim.
Passez-la aux rayons x.
- Bu Bayan Montenegro, bu bir Raeburn.
Ce dessin, Mlle Montenegro, est un Raeburn.
- Bayan. Montenegro, lütfen güç kablosu olan tüm tünelleri çıkarın.
Retirez les tunnels contenant les lignes électriques et le câble.
Martina da bana Karadağ'daki en uzun erkek olabileceğimi söylüyordu.
Martina vient de me dire qu'au Montenegro, je serais l'homme le plus grand.
Cidden bilmem Bayan Montenegro.
- Non, Mlle Montenegro.
Montenegro.
Angela Montenegro.
- Kronometrenize basın lütfen, Bayan Montenegro.
- Arrêtez votre chrono, Mlle Montenegro.
Bayan Montenegro yaptı.
On le doit à Mlle Montenegro.
- Dr Brennan, bayan Montenegro sizi eve bırakmak için gönüllü oldu.
Dr Brennan. Mlle Montenegro propose de vous ramener chez vous.
Ben buna Montenegro Kefeni diyorum.
Je vais l'appeler le linceul de Montenegro.
Ben Howard'ı seviyorum Bayan Montenegro.
J'aime Howard, Mlle Montenegro.
Bayan Montenegro bir sahtekarlıkla karşı karşıyaydı.
Mlle Montenegro a dévoilé une fraude.
Bay Doyley, Bayan Montenegro'nun kocasını araştırma işiyle kişisel olarak ilgileneceğine dair garanti verdi.
M. Doyley m'a assuré qu'il s'investissait personnellement dans la recherche du mari de Mlle Montenegro.
Angela Montenegro, doğduğunda konan ismin değil.
Angela Montenegro n'est pas votre nom.
Bayan Montenegro'nun kocasından bahsetsek daha iyi olmaz mı...
Ça ne serait pas mieux si on parlait du mari de Mlle Montenegro,
Gözlerinde yaşlarla, senin hakkında konuşuyordu Bayan Montenegro.
Il parlait de vous, Mlle Montenegro, avec les larmes aux yeux.
Bayan Montenegro, hayret verici görünüyorsun.
Mlle Montenegro, vous êtes superbe.
Bayan Montenegro?
Melle Montenegro? Je suis Bill Dowd, le père de Judy.
Görünüşe bakılırsa Karadağ'da sorun yaşıyoruz.
Il paraît qu'on a des embêtements avec le Monténégro.
Bay Saint-Croix'i iyi tanır, buralarda zor durumdaydı.
- Elle fréquente M. de Saintecroix. Il a eu une histoire compromettante au Monténégro.
Norveç'ten ya da Çin'den geldiğiniz zaman dünyanın en güzel yerini görürsünüz.
Que vous veniez de Norvège ou de Chine Du Transvaal ou du Monténégro
Adriyatik Denizi'ndeki Dağlık Karabağ bile.
Même le petit Monténégro, du côté de la mer Adriatique!
Modell vatanseverlikten çok maddi nedenlerden dolayı, Karadağ'da bir silah tüccarından yeni bir biyolojik silah çaldı.
M. Modell, pour l'argent plus que par patriotisme, a volé un nouvel agent biologique à un marchand d'armes du Monténégro.
Derek Modell 9 aydır Karadağ'da Sava Hastanesi'nde yardım görevlisi olarak çalışıyordu.
Modell était bénévole depuis neuf mois à l'hôpital Sava, au Monténégro.
Silah ve uyuşturucu işlerini Karadağ'dan yürütüyor. Oradaki siyasi dengesizlikten faydalanıyor.
Il gère son trafic d'armes et de drogue du Monténégro, grâce au chaos politique.
Affedersiniz, lafınızı bölüyorum ama Karadağ'la bağlantı kurduk.
Pardon. On est en liaison avec le Monténégro.
Muhteşem bir fikir Bayan Montenegro.
- Riche idée.
Karadağ'daki Casino Royale'de yüksek bahisli bir poker oyunu oynatmasını açıklıyor.
Ça expliquerait ce poker no limit au Casino Royale, au Monténégro.
On milyon Karadağ'daki hesabınıza aktarıldı ve ben temkinli yatırım olarak görürsem beş milyon daha aktarılacak.
10 millions sur votre compte, au Monténégro, provision pour 5 autres si j'estime l'investissement prudent.
Hesaplamalarınızdan emin misiniz Bayan Montenegro?
- Êtes-vous certaine de vos calculs?
Bayan Montenegro haklı.
Mlle Montenegro a raison.
Angela Montenegro.
Angela... Montenegro.
Dediğine göre, Celibici'nin dağlarında bir yerlerde saklanıyormuş tam Karadağ sınırının yakınında.
Il affirme qu'il est dans les montagnes de Celebici. Tout près de la frontière du Monténégro.
Şu kahrolası şeyi Karadağ'a gidene kadar tüm yol boyunca çalacak mısın? Evet.
Tu vas quand même pas jouer ça jusqu'au Monténégro?
Sırp Cumhuriyeti ve Karadağ sınırında.
Frontière entre la République serbe de Bosnie et le Monténégro.
Karadağ'a doğru gidiyoruz.
On s'en va vers le Monténégro.
Hayır, biz sadece turistiz, Karadağ'a gidiyoruz.
On est des touristes, on va au Monténégro.
Biliyorsun, yardım etmeme izin vermelisin. Hayır.
Angéla Monténégro...