English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ M ] / Mıra

Mıra tradutor Francês

3,237 parallel translation
Artık ben de geleceğin bir parçasıyım. Dehalar Konseyi'yle toplandık. Toran-Ra Ayini yaptık ve hatta aklım başımdaydı.
désormais. et je suis même allé sur me.
Bu sırada siz de ahıra gidin. Kamera kayıtlarından şüpheli çıkacak mı bir bakın.
Vous deux, allez au haras, le suspect peut avoir été filmé.
Hatıra almışsındır umarım.
J'espère que tu as emporté un souvenir.
Ama annem Cadılar Bayramı'nda hava karardıktan sonra şeker mi şaka mı yapmamıza izin verir, eğer sıra ondaysa.
Maman nous laisse rester dehors quand elle nous a pour Halloween.
İtiraf ediyorum ara sıra da "Anne Rice" veya "Harry Potter".
Il m'arrive de lire de l'héroic fantasy ou Harry Potter.
Ama ara sıra mesaj atarım.
Mais je t'enverrai des messages parfois.
Sıra sizde, duyalım!
Allez-y. C'est à vous.
Al bakalım Bob. Küçük bir hatıra.
Tiens, Bob, un petit souvenir.
Şimdi sıra, son konuşmacımızda.
Maintenant, c'est l'heure de notre dernier locuteur,
Kitaba göre Mumm-ra'yı yenenler atalarımız, Thundercat'lerdi.
Le livre montre, que ce sont lesThundercats, nos ancêtres qui ont défait les Premiers, Mumm-Ra.
Ne olduğunu anlamamıştım ama kılıçta gördüğüm Mumm-Ra idi.
J'avais vu la vision de Mumm-Ra à travers l'Epée.
Sıra sende, tatlım.
À toi, mon ange.
Sıra annene geldiğinde şişeyi çevirdi ve şişe beni gösterdi.
Quand ça a été le tour de ta mère, la bouteille m'a désigné.
Hala bir itici güce ihtiyacım var. Onlara gerçek anlamda bir darbe vurup,... kazanma şanslarını sıfıra indirmem gerekiyor.
Il me faut quand même un truc pour les coincer pour qu'ils soient foutus s'ils gagnent.
Ben biraz sıra dışıyım ve medyum değilim.
J'ai arrêté. pas Aussi psychique.
Araştırmalarımız kesin olarak tespit etti ki toprakta bulunan Trikloretilen seviyeleriyle istatiksel olarak sıra dışı kanser ve karaciğer rahatsızlarının bölgede yaşayan çocuklarla kesin ilişkisini tespit ettik.
Nos résultats ont montré qu'il y avait un lien direct entre les niveaux élevés de trichloréthylène dans le sol et la fréquence anormale de maladies du foie chez les enfants de la commune.
Benimle görülmek istemiyorlar benimle çıkmak istemiyorlar berbat olmasının yanı sıra bu tişört hayatıma devam etmemi engelliyor.
Ils ne veulent pas être vus avec moi, ni sortir avec moi. Ça m'empêche de tourner la page, et c'est d'un goût affreux.
Mumm-ra'mı?
Mumm-Ra?
Bilirsin işte, arasıra özlüyorum ama- -Tatlım, tatlım...
Tu sais de temps à autre je fais.. bébé... bébé, je vois certains des types de l'équipe.
Yoksa yarısı özgür mü olurdu? Ya o çocuğu ara sıra eve çağırsaydım ne olurdu? Okuma yazmayı öğretsem...
Ou serait-il à moitié libre? et que je lui apprenais à lire et écrire?
Acıktığında seni besleyeceğim, çağırdığım an geleceksin. Ayrıca ara sıra rol yapman gerekecek.
Je te nourrirai quand tu auras faim, du moment que tu viennes quand je t'appelle, tu devras aussi occasionnellement faire des tours.
Patlamış mısıra olan düşkünlüğümü hatırlıyor musun?
Rappeles-toi quand j'ai été Super Pop en Jiffy?
Hayır, hayatım "İşte Şamandıra" diye bir bot varmış zaten.
Zut, chéri. Y a déjà un bateau qui se nomme "Yeah Buoy."
Sadece bir filme gidip suratımı bir kova mısıra gömmek istiyorum.
Je veux juste aller voir un film et m'empiffrer de popcorn.
Ondan bir hatıra olarak saklarım diye düşünmüştüm.
Je voulais le garder en souvenir d'elle.
Hükümet Konağı'nın ve Washington Meydan Park'ındaki Hatıra Anıtı'nın yapımında kullanılmış.
Ils l'ont utilisé pour construire Federal Hall et le Memorial Arch à Washington Square.
Sanırım sıra bende.
Huh, je pense que je suis d'accord.
Ara sıra olmak kaydıyla Raj'ın banka evraklarını onaylıyorum.
Il m'arrive de réaliser des documents bancaires pour Raj.
İşte böyle sıkıcı bir hikayeydi, sıra sende. Tony Anthopoulos. 16 yaşındaydım.
Et c'était une histoire ennuyeuse, alors à votre tour.
Asla sigara içmedim, egzersiz yaptım kırmızı eti, mandıra ürünlerini azalttım, kafeinsiz kahveye geçtim.
Je n'ai jamais fumé, je fais du sport, je me limite en viande, je bois du déca.
Öyle yapalım, çünkü evcilleşmemiş bir aygıra biner gibi bineceğim sana.
Oh... Ok, génial, parce que Je vais te monter comme un étalon.
- Bunu bire bir mi söyledin? Yoksa alıştıra alıştıra mı?
Tu as été normale ou tu as fait ta prof?
Alıştıra alıştıra söylemeye çalıştım. Ama sözcükler ağzımdan su gibi aktı.
J'ai essayé normale, mais les mots s'enchaînaient sans cesse.
Kendine küçük bir hatıra mı sakladın?
Vous avez gardé un petit souvenir?
Ara sıra gerçeği yansıtan şeyler de duyması lazım.
Il a juste besoin de connaître la vérité.
Sadece alıştıra alıştıra reddetmem lazım.
Je dois juste le larguer gentiment.
Hedefi bir kez izleme altına aldınız mı bir sonraki adıma yani aracı durdurmaya sıra gelir.
Une fois votre cible retracée, il faut maintenant arrêter le véhicule.
Toplantı yeri biraz sıra dışı. Farkındayım.
Le lieu est un peu atypique, je sais.
Ben de tavukları açayım, sonra sıra sıra pişiririz. Yemek saatini biraz erteleriz.
Et je vais décongeler ces oiseaux, et on les cuisinera à la suite, et on repoussera juste un peu le dîner.
Gizli görev sıramı savdım, şimdi sıra sen de.
Maintenant c'est à ton tour.
Tamam, Ben eve bakayım Ve sende çadıra.
Bon, que diriez-vous si je prends la maison et vous prenez la tente?
Yani, hiç bir şekilde ve surette mısıra bağlı yaşamıyorsunuz?
Donc, les gars nous n'êtes pas relié au maïs ou à n'importe quelle autre genre?
Şu sıra yakalamaya çalıştığımız adam gibi.
avec un flingue, tout comme le type qu'on cherche.
Yani ara sıra durumu idare etmek için orada gerçekten çalışmak zorundayım.
Donc parfois je dois vraiment travailler la bas pour sauver les apparences.
Doo Bin sıra arkadaşım...
Je suis assis à côté de Doo Bin...
Yani Gil Ra Im burada Kim Jo Won da orada mı?
Alors, Gil Ra Im est ici et Kim Joo Won est là?
Ben bu tarafa bakacağım. Gil Ra lm, sen dinle.
Je vais vous regarder, alors Gil Ra Im, écoute.
Eğer bu kadar istiyorsan Gil Ra lm'in geleceği söz konusuysa, yapacağım.
Si tu y tiens tant et si ta vie est en jeu, je le ferais.
Ama ona ne yaptıysam ulaşamadım.
Mais Ra Im n'est pas venue.
Ra Im'in babasının ölüm yıldönümü, 5 Aralık'mış. 13 yıl önce ölmüş.
Le père de Gil Ra Im est décédé le 5 Décembre, il y a 13 ans.
Gil Ra Im, burada mı?
Gil Ra Im est-elle là?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]